Y i r m i: "Oyuna devam diyorsun ha. Sen bilirsin."

217 24 1
                                    


Final sınavlarımın da sona ermesiyle artık daha düzenli bölüm atmaya çalışacağım. Umarım beğendiğiniz ve keyifle okuduğunuz bir bölüm olur:)

.......................


Kepekli grissiniden bir ısırık aldım. Bilgisayar ekranındaki boş word dosyasına dalgınca bakıyordum. Paketten bir grissini daha çıkardım. Her yiyişimde ilhamın gelmesini sabırla bekliyordum. Bu da bitince elim tekrar pakete uzandı. Olması gereken grissini yerine boşlukla karşılaşınca elimi sağa sola götürdüm. Ama hiçbir değişiklik olmadı. Gözlerimi pakete çevirdim. Hiçbir şey kalmamıştı. Hepsini yemiştim. Ve tek bir kelime bile yazamamıştım. Elimle saçımı karıştırdım. "Bu aşırı sinir bozucu." Bilgisayar ekranını sertçe kapattım. "Bugün niyeyse hiçbir şey yazamıyorum." Biraz temiz hava almanın iyi geleceğini düşündüm. Sandalyemi pencerenin önüne götürdüm. Her yeri saran kara bulutları seyrettim. Hava baya dolmuştu. Yakında şiddetli bir yağmur yağacak gibiydi. Bakışlarım aşağıya düştü. Bahçede garip bir şekilde bana hem yabancı hem de tanıdık gelen bir silüet çekti dikkatimi. Arkası dönüktü. Sarı saçlarını görebiliyordum ve spor giyimini.

"Anneniz, birkaç saatliğine dışarı çıktı Mahperi Hanım. Ve önceki gibi bir tabloyla karşılaşmamak için sizi uyarmamı istedi."

Korel'in suçu bana kalmıştı resmen. Annemin aracı kullanarak ilettiği lafı umursamamaya çalıştım. Fatma ablanın gelmesi iyi olmuştu. Aklımı kurcalayan soruyu sordum. "Bahçedeki adam kim?"

"Hangi adam?..." Elimle camı işaret ettim. "...He, kimden bahsettiğinizi anladım. Sizin arkadaşınız olduğunu söylemişti." Adamın adım adım uzaklaşmasını izledim. Evime kadar gelen bir arkadaş. Zaten tanıdık da gelmişti. Ama kim olduğunu çıkaramamıştım. "Uzun zamandır uğramamıştı."

Fatma ablaya çevirdim kafamı. "Daha öncede mi gelmişti?"

"Sanırım, siz kaza geçirdikten sonra sık sık gelmişti. Sizse her seferinde onu göndermemizde ısrarcı olmuştunuz."

"Barış." Pencereye gitti gözlerim. Onunla konuşacağıma söz vermiştim. Kesin yine ondan kaçtığımı düşünüyor olmalıydı. Sinirle söylendim. "Bana sormak aklınıza gelmedi mi?"

"Size sormamdan rahatsız oluyordunuz. O yüzden sorma gereği duymadım."

Bu sebeple kızdığıma dair birkaç anı kafamı doldurdu. "Onu geri çağırabilir misin?"

"Ne?"

Fatma abla aşağı inene kadar Barış çoktan giderdi. "Ya da ben çağırırım." dedim. Pencereden aşağıya, "Barış." diye bağırdım. İsmini üçüncü tekrarlayışımda duymuştu ancak. Adımları durdu, arkasına döndü. Elimi havaya kaldırdım delicesine sallayarak. Beni gördüğünden emin olmamla gel dercesine elimi hareket ettirdim. Buraya doğru yürümeye başladı. Gülümsedim. Beni fark etmişti. Pencerenin başından ayrıldım. Bilgisayarıma baktım. Zaten bir şey yazabildiğim yoktu. Barış'la konuşarak kafamı dağıtabilirdim. Daha sonra da yazabilirdim. Fatma ablanın yanından geçtim. Asansör kapanmadan önce o da binivermişti.

"Arkadaşınız mı?"

"Arkadaşım olmasa neden onunla görüşmek isteyeyim?"

Hazır cevaplılığını konuşturdu. "Görüşmeyi kesince artık arkadaşınız olmadığını düşünmüştüm."

"Fatma abla, tüm arkadaşlarımı bilmek zorunda olduğundan haberim yoktu. Annem bile bu kadar karışmıyor bana."

"Hayır, yanlış anladınız." diye toparlamaya çalıştı.

Şşşt, Anda kal prensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin