Ne demişti o?
Hayal aleminde olup olmadığımı anlamaya çalışırcasına Korel'i izliyordum.
"Kolumdaki baskıyı hissettiğime göre bu gerçek oluyor herhalde." diye bir yorumda bulunmamla ciddiyet kokan ifadesi bir gülümsemeyle bozuldu.
"Gerçek." Kolumu bırakmıştı. "Ama sana da hak veriyorum. Sonuçta benden böyle itiraflar duyamazsın kolay kolay."
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Benden hoşlanıyorsa ne olmuş yani? Korel hala aynı Korel'di. Sinir bozucu, aklı havada , toz parçasıyla bile alay etme potansiyelini taşıyan Korel...
"Sen de şanslısın." dedim, onu dikkate almadığımı ispatlama gayretiyle. "Tabi şunu bilmelisin, ayık kafayla o cümleleri benim ağzımdan duyamazdın."
"Hadi ya." Hırsını dile getirmemiş olsa da hareketlerinden, mimiklerinden okuyabiliyordum. Guruna dokunmuştu. O hislerini dile getirmişken benim sadece kafamın yerinde olmamasından kaynaklı dile getirmiş olmam. Hoş, hislerimi bile kabul etmemiştim. Çekimden dolayı olduğunu öne sürmüştüm.
Korel, şu an hırstan kuduruyor olmalıydı.
Durumların bu kadar lehime olmasının hoşnutluğuyla sandalyemde zevkten büyüdükçe büyüdüm. Yüzümde sakin bir gülümseme vardı. İçimde ise kahkaha atmayı bekleyen bir Mahperi vardı.
"İddiaya var mısın?"
Dudağımı büzdüm. "Hangi konuda?"
'Alay mı ediyorsun' dercesine ters ters baktı. "Sence? Şu konudan bahsediyorum. Bana kendin itiraf edeceksin. Kendi isteğinle."
Kıkırdadım. "İyi şakaymış."
Israrcı davrandı. "Mahperi. Var mısın, yok musun? Onu söyle." Uzattığı parmağa baktım. Sonra gurur yaptığı belli olan Korel'e. İçimdeki sesi dinleyerek parmağımı parmağına kilitledim. Yüzüne gülümseyerek bakıyordum. Riskli hareket etmiştim. Ama ona meydan okumaya pek karşı koyamıyordum. Bu davranışımı düzeltmenin bir yolunu bulmalıydım.
"Bu akşam uygun musun?"
Sorusuyla dişlerimi göstererek gülümsedim. "Fazla hızlısın. Ama tamam. Göster numaralarını."
"Bu arada..." Duraklamasıyla söyleyeceği şeyin merakıyla dolmuştum. "...sözünü ettiğim geçici bir hoşlantı. Senin çekimle ilgili zırvalıkların gibi. Yani bu hissin kısa zamanda geçeceğine eminim."
"Kesinlikle." dedim, büyük bir rahatlamayla. Benim de umut ettiğim buydu. Korel'e olan hislerimin geçici olması.
Sırıttı. "Mahperi. Şu an bile kabul ediyorsun."
Dilimi sertçe ısırdım. Cidden pot kırmakta üstüme yoktu. Benden adam olmazdı. Konuyu dağıtmaya çalıştım. "Akşam nerede buluşuyoruz demiştin?"
"Demedim." Baştaki keyifli hallerine geri dönmüştü. Yerinden kalkarken büyük bir sırıtma eşliğinde, "Sana mesaj atarım." dedi.
Beni kucaklayıp arabaya bindirdiğinde vücuduma sakin olmasını söylemekteydim. Basit bir hoşlantıydı. Ben neleri atlatmıştım, bunu da atlatırdım.
Sakince yolu izlerken ne ben ne Korel bir konuşma çabası içine girmişti. Bu itiraf durumunun büyük sıkıntı yaratacağını düşünmüştüm. Oysa her şey hayal edebileceğimden daha iyi gelişiyordu. Tek sıkıntı şu engel olamadığım hislerdi. Ama onu da halledecektim. Nasıl halledecektim bilmiyorum ama halledecektim. Kafam Korel'in sözlerine kaydı istemsizce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şşşt, Anda kal prenses
ChickLitMükemmel arkadaşlara ve istediği her şeye sahip olan bir genç kız. Hayallerindeki üniversiteyi de kazanmasıyla sevincine diyecek yoktur. Ta ki geçirdiği kazaya kadar. Artık yürüyemiyordur, tekerlekli bir sandalyeye mahkum kalmıştır. Hayata küsen gen...