Bölüm 16: Beklenmedik

56 14 81
                                    

Uzun bir aradan sonra yeni bölümle karşınızdayım. Size söz bundan sonra düzenli olarak bölüm gelecek. Hikayeden vazgeçmeyin, çünkü her şey daha yeni başladı. Keyifli okumalar 🤗🤗.

Multimedya: Erdem Yıldırım Kelebek

★★★Bölüm 16: Beklenmedik★★★★

2016 Nisan. Füzuli ilçesi. Ulduz

Tetiği çekmek için hazırdı ancak çekmiyordu. Bu adamın sağı solu belli değildi. Ölüm korkacağım bir şey değildi. Sadece o adamın elinde ölmek istemiyordum. Babamın katilini öldürmek için yanıp tutuşurken, onun beni öldürecek olması ağrıma gidiyordu. Bunca yıl içimde benimle büyüyen bu intikam hırsı, şimdi canımı çok feci bir şekilde yakıyordu. Gözlerinin içine bakmaya devam ettim, aynı hırs, aynı öfke ve aynı nefret, bunlar ona bakarken gözlerimden asla eksik olmayan duygulardı ve asla da eksik olmayacaktı.

Gülşah ve küçük kızı Nuray iki askerle birlikte geldiğinde yüzünde sinsi bir gülümseme belirdi, silahı indirip onlara taraf döndü. Bu gülümseme hayra alamet değildi, bunun farkındaydım. Dikkatlice her hareketini izlemeye başladım.

Küçük kızın yanında duran suratsız adam "Başarısız olduk komutanım. Hasan istediğimizi vermedi, canımızı zor kurtardık." Dedi gergin bir sesle, korktuğu her halinden belliydi. Bir yandan sevinsem de, küçük kız ve annesinin kurtaramamalarına üzülmüştüm. Hasan'ı tanımıyordum, ancak yaşadığı hisleri tahmin ediyordum. Bu pislikler oğlumu kaçırdığında kendimi kaybetmiştim, doğru dürüst karar verecek durumda bile değildim. Bu zamanlarda amcam yanımda olmuş, bana onu sağ salim getirmişti. Kendi başıma kalırsam, ne olacağını düşünemiyordum bile.

Silahı Gülşah'a taraf çevirip tetiği çektiği gibi kadını alnından vurdu, silah sesi kulağımı tırmalarken, iğrenç sesiyle "beceriksizler" diye bağırdı.

Küçük kız korkuyla yerinde donup kalırken, kadın yere yığıldı.

"Sen" dedi bana taraf dönerek, "Doğru söylüyorsun vaden daha dolmadı. Daha yaşayacak acı dolu günlerin var."

Onu umursamadan gözlerimi küçük kıza dikmiş, şok geçirmiş masum çehresini, dolan gözlerini izledim. Nefesini tutmuş, neler olduğunu anlamaya çalışıyordu, belki de çoktan anlamıştı ancak inanmak istemiyordu. Ben bu bakışları tanıyordum, bu bakışlarda ki o çaresizliği biliyordum. Küçük kızın yaşadığı şoku, küçücük kalbinde hissettiği o acıyı benden daha iyi kimse bilemezdi. Babam gözlerimin önünde öldürüldüğünde yaşadığım hislerle aynıydı bu hisler...

Nuray suskundu, bağırıp çağırmıyor, içine akıttığı gözyaşlarının kalbinde yanan alevi söndürmesini bekliyordu. Ama o gözyaşlarının içindeki alevi harmanlandığından habersizdi. Küçücük bir kız çocuğuydu o daha 5 yaşında küçük bir kız çocuğu. Umutları, hayalleri olan bir kız çocuğu. Annesiyle birlikte tüm hayallerini toprağa gömecek olan bir kız çocuğu...

General "Doktoru çağırın. Şu kızı bir kontrol etsin." Diye emir verdiğinde beyninden vurulmuşa döndüm. Bu sözlerinin anlamını biliyordum. Bilmek hiç bu kadar acı olmamıştı. Keşke bilmeseydim, keşke o anları hatırlamasaydım...

Mübariz İbrahimov'un sınırı geçerek Ermeni karargahını darmaduman etmesinin asıl nedeni, küçük bir Azerbaycanlı kızın organlarının hiçbir anestezi olmadan çıkarılmasıydı. Bu vahşet Ermeni gazetesi tarafından yazılmış, tüm kamuoyuna duyurulmuştu. Bunu kendi diline çevirip okuyan her Azerbaycanlı gibi Mübariz de beyninden vurulmuşa döndü. Mübariz iki ordu arasındaki bir kilometrelik mayın tarlasını tek başına geçerek beklenmedik bir şekilde, ilk saldırıda çok sayıda Ermeni Silahlı Kuvvetleri askeri ve subayı öldürür, ardından düşmanın kendi silahlarını kullanarak 5 saat boyunca onlarla tek başına savaşır. Düşmana ağır kayıplar verir ve zayıf kanatlarını açığa çıkarır. Sabah saatlerinde ise Mübariz şehit olur. O sadece küçük kızın intikamını almaz aynı zamanda onun bu cesareti ardından gelecek binlerce Azerbaycan askerine örnek olur.

Karabağ'ın esir çiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin