Yeni bölüm geldi keyifli okumalar 🤗🤗
Multimedya: Sakiler Dünyadan uzak
★Bölüm 33: Benim güneşim, sensin... ★
2016 Ağustos. Bakü. Hurşit.
Odam da masanın üzerinde duran takvimin diğer sayfasını çevirdim. Artık Temmuz bitmiş Ağustos ayına girmiştik. Havalar hâlâ sıcaktı, gündüzleri sıcaktan nefes almak mümkün olmuyor, akşamları ise esen hafif meltem eşliğinde bahçede oturup sohbet etmek güzel oluyordu. Klasik yaz günleriydi, Cevat'ın dediğine göre. Ben havanın nasıl olduğunu bilmezdim, genelde dört duvarın arasında hapstim. Ne bahar, ne de kış olduğunu anlamazdım. Odamda pencere bile yoktu. Ama şimdi tüm mevsimleri deneyimlemek istiyordum. İlk önce yazla başlamıştım. Boğucu bir sıcağın hakim olduğu, tek damla yağmurun yağmadığı bir mevsim olsa da, ben sevmiştim. En çokta geceleri esen meltemin yüzümü okşamasını...
Güneş battığı zaman bahçe de dolaşmaya bayılıyordum, ağaçların arasında, temiz havayı içime çekerek, özgürce... Bahçede kuru otlar, gri toprak ve benim boyumun iki katı kadar uzun ağaçlar var. Karadut ağacının dalları arasında bir kuş yuvası görmüştüm geçenlerde. Cevat onların kırlangıç olduğunu söylemişti. Evet, evet kırlangıçlar...
Bazı zamanlar koltukta oturup kırlangıçları izliyorum. Annesi qaqasında bir şeyler getiriyor, minik kuşlar qaqalarını açıp getirdiği şeyi ağızlarına bırakmasını bekliyorlar. Sonra anne kuş gidiyor, onlar da arkasından bakıyor. Bazen saatlerce dönmüyor, bazen hemen dönüyor, onları izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum.
Fakat birşeyler hep eksik gibi geliyor bana, bahçe de sadece ağaç var mesela, dümdüz yemyeşil. Kırmızısı, sarısı, moru, pembesi eksik... Bu bahçenin renkleri, canlılığı eksik... Çiçekleri eksik... Akşam Cevat'a bir sürü çiçek ekmesini söyleyeceğim, kokusu tüm bahçeyi saran rengarenk çiçekler... Beni kıramayacağına eminim. Bu beni biraz şımartıyor açıkçası. Onun sevgisi beni her geçen gün güzelleştiriyor.
Gözlerimi kapattığım an Cevat'ın gözlerini görüyorum. En sevdiğim renk sarı ancak her seferinde onun gözlerinin mavisine hayran hayran bakarken buluyorum kendimi. Onu izlerken kalbim küt küt atıyor, mutlu oluyorum. Sanırım ona aşık oluyorum. Belki de çoktan oldum bile.
Eskiden ne olduğumuz önemli değil, önemli olan bugün ve ben onu seviyorum. Ona onu sevdiğimi söylesem çok mutlu olur belki, yüzündeki hüzün silinir, yerini gülücükler alır. Onu gerçekten mutlu görmek istiyorum. Gülüşlerini tamamlamak istiyorum... Aslında ben yarım olan kalbimi onunla tamamlamak istiyorum... Başka birisi değil, sadece o... Çünkü o en iyisine layık ve ben ona layık olmak istiyorum.
Hava serinlemeye başlamıştı, elbisemi değiştirip dışarı çıktım. Cevat bahçede bir şeylerle uğraşıyordu. Bu adam aklımı mı okuyordu yoksa? Etrafı rengarenk çiçeklerle sarılmıştı, heyecanla yanına koştum.
"Çiçek mi ekiyorsun?" Diye sordum heyecanıma engel olamayarak.
Elinin tersiyle alnındaki teri silip "Evet" dedi.
"Yardım edebilir miyim?" Sesimdeki heyecan onu güldürdü.
"Olur. Sen ektiğim çiçeklere su verebilirsin."
Alt dudağımı ısırarak gözlerimi gözlerine diktim, çekinerek "Peki ben toprağa dokunmak istesem, buna da izin var mı?" Diye sordum.
Gülümsedi. "Gel,"dedi, yanına çöküp gösterdiği yeri kazmaya başladım. Çiçeği saksısından dikkatlice çıkarıp nazikçe kazdığım çukura bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karabağ'ın esir çiçeği
RomanceŞuşa dağlarında Kharibulbul adı verilen alışılmadık bir çiçek yetişir. Gül bu ismi bülbüle benzediği için almıştır. "Khar" diken anlamına gelir, yani "dikenli bulbul" demektir çiçeğin adı. Uzun zamanlar önce Kharibulbul güzelliğin, şıklığın ve cesa...