Final: Kharibulbul efsanesi

129 9 19
                                    

Final bölümüyle karşınızdaydım, şimdi siz bölümü okumaya başlayın, bölüm sonunda konuşuruz keyifli okumalar 🤗🤗

Multimedya: Mutlu sonsuz olsun

★★★Final: Kharibulbul efsanesi ★★★

2022 Nisan, Şuşa, Ulduz

Kimileri güçlüdür bu hayatta, kimileri de zayıf. Ben hep güçlü olan taraf oldum. Kendimi hep güçlü olmaya mecbur bıraktım. Kimse değil kendim yaptım bunu. Sen güçlü olmak zorundasın, dedim kendi kendime. Hep bunu aşıladım ruhuma. Çünkü güçlü olursam kimse beni yıkamazdı. Öyle sanıyordum. Belki de öyle olduğunu annemden öğrenmiştim. Babamı kaybettiğinde yıkılmaması, benim için çabalaması... Ben ondan hep güçlü durmayı, gerçekçi olmayı, hayal kırıklığına uğramamak için boş hayallere dalıp zamanımı boşa harcamamayı öğrenmiştim. O benim rol modelimdi. Hep onu örnek almıştım.

Bu hayatta güçlüler değil, hiçbir zaman pes etmeyenler kazanırmış oysa ki. Ben çocuk gibi mesleğimden vazgeçip bir kenara çekilirken, bir başkası olmayan bacağına, koluna rağmen sonuna kadar savaşabilirmiş. Ben yetişkin vücudunda koca bir çocukmuşum. İşte bu gerçekler yüzüme tokat gibi çarpıldığında, toprağa gömdüğüm başımı çıkarıp baktım etrafıma. Cevat amcam yine haklıydı. Ben mesleğimi bırakarak büyük hata yapıyordum. Bu hatadan geç olmadan döndüm. Tekrar mesleğime geri döndüm. Artık saha da çalışamayacak olmak zor olsa da, vatanım için bir şeyler yapmak çok güzeldi. En azından bir şeylere faydam dokunuyordu, bu bile mutlu olmak için yeterdi.

İkinci Karabağ savaşında tekrar snayperimi alıp gönüllü olarak cepheye gittim. Tam olarak düşmanla yüz yüze olmasam da snayperimle bir kaç önemli ismi etkisiz hale getirip ön cephede savaşan arkadaşlarıma küçük de olsa yardımım dokundu.

İkinci Karabağ savaşı zaferle bitmiş topraklarımızı o canilerden temizlemiştik. Savaşa katıldığımda Nergis isminde iki yaşlı bir kızım vardı. Babası ona ve Polat'a çok güzel bakmıştı. Polat tam bir abi gibi davranmış küçük kardeşinin bakımında bana ve babasına yardım etmişti.

Andrey hayatımda gördüğüm en anlayışlı adamdı. Ben görevdeyken çocuklarla o ilgileniyordu. Bir kez bile şikayet ettiğini duymadım bugüne kadar. Onu çok seviyordum, hem de çok. Kemal'e duyduğum aşkı gibi değildi ona duyduğum aşk. O zaman küçüktüm belki de, ancak şimdi büyümüş, olgunlaşmıştım. Aşka bakış şeklim de bir hayli değişmişti. Artık aşkı çılgınca değil de, daha sakin, daha dostça bir duygu olarak görüyordum.

Onu gerçekten sevdiğimi ve onsuz yaşayamayacağımı onu Rusya da bırak Bakü'ye dönmek zorunda olduğum da anladım. O gün Rusya'da onu bırakıp döndüğüm de sanki diğer yarımı orada bırakmış gibi canım yanmıştı. Bana beni bekle, demişti, sana layık olmaya çalışacağım. Buna gerek yoktu aslında. İki insanın bir birine layık olması için yürekleri bir birine denk olmalıydı. Bizim yüreklerimiz çoktan o dengeyi yakalamıştı. Ancak ona izin verdim. Kendini geliştirip önüme kendi dediği gibi güçlü bir adam olarak çıkana kadar bekledim. Liseli aşıklar gibi telefonla konuşup, bir birimize mesaj gönderiyor ama görüntülü konuşmuyorduk. Onu iki yıl sonra görmemi istemişti, şimdi değil, demişti. Bu istediğine de saygı duydum.

İki yıl çok zor geçti. Onu ilk defa gördüğümde heyecandan dilimin tutulduğunu hatırlıyorum, bir süre hiç bir şey dememiş sadece onu izlemiştim. O kadar yakışıklıydı ki, iki yıl durmadan spor yapıp sağlıklı beslenmiş, okuyarak kendini geliştirmişti. Babasından kalan hisseleri devralmış, şirketin Azerbaycan şubesini yönetmek için amcasından izin çıkar çıkmaz soluğu burda almıştı. Tabiki amcasının gözü hep üstündeydi, daha kendi başına yönetecek kadar gelişmemişti. Ancak beş sene sonra artık kendi başına yönetecekti. Uzun ve zorlu bir yol var önünde, ben de onunla birlikte yürüyeceğim o yolu. Onun karısı olarak destek olacağım ona.

Karabağ'ın esir çiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin