Yeni bölüm geldi. Bol bol yorum yaparak ve yıldıza basarak yazarınızı mutlu edebilirsiniz. Yazarınız mutlu olursa, size çok çabuk bölümler gelir. Keyifli okumalar.
Multimedya: Oğuzhan Koç Sükut-u hayal
★★★★★Bölüm 3: Büyümek ★★★★★
2016 Nisan. Füzuli ilçesi. Ulduz
Gözüm kararmıştı, adamı izlemeye başladım. Nişan alıp, tam kalbinden vurmayı düşünüyordum, ancak bu adamın bir kalbi var mı, ondan şüpheliyim.
Ben silahı hazırlarken, karanlıkta kayboldu. Bir kaç dakikadır aramama rağmen elde tutulur hiç bir şey bulamadım. Onu yakalamamın tek yolu yer değiştirmekti, ancak bunu yaparsam, görevim başarısızlıkla sonuçlanacaktı. Karşımda babamı vahşice katleden, çocukluğumu travmalarla geçirmeme sebep olan bir adam vardı ve ben geçmişin buğulu havasının tesirinden çıkamıyordum. Babamın katili karşımda dururken, bu fırsatı kaçırmam mümkün bile değildi. Görevimi tamamlamak için vaktim vardı, ancak o kaçarsa, bir daha asla bulamazdım. Karar vermek için sadece 5 dakikam vardı.
Gözlerimi kapatıp hızlı bir şekilde tekrar açtım. Gecenin karanlığında ışıl ışıl parlayan açık kahverengi gözlerim öfkeden siyaha yakın bir renk almıştı. Kararım kesindi, ne pahasına olursa olsun o adamı öldürecektim. Snayperi orada bırakıp, sadece silahımı yanıma aldım, sürünerek arkaya doğru dolaştım, bizden 10 kilometre uzaklıkta olan mevziye yavaş ve temkinli bir şekilde süründüm. Karanlık olduğu için fazla dikkat çekmeden ormanlık alanda, iri bir ağacın gövdesi arkasına doğru süründüm. Burası onların mevzi kurduğu yerin arkasında, ormanlık bir alan olduğu için fazla önemsememişlerdi. Bundan faydalanarak, açıklarını yakalaya bilirdim. O iğrenç dillerini bildiğim için, o adamın yerini öğrenmek kolay olacaktı.
1985, Şuşa ilçesi, Daşaltı köyü, Hurşit
Saat gecenin üçüydü. Ben hâlâ yerimde dönüp duruyordum. Mavinin en koyu tonu olan gözleri aklımdan çıkmıyordu. Sevdiği biri yoktu ve bunu bana itiraf etmişti. Bilmem için ısrarla söylemişti.
Neden yapmıştı ki bunu? Neden durmadan söylemişti sevdiği birilerinin olmadığın? Yoksa beni? Hayır, hayır. Kesinlikle yanılıyordum.
Yine aptal bir hikaye uydurmuştum kafamda ve o hikayeye inanmak için beynim durmadan bahaneler üretiyordu.
Düşünmek bile sıcak basmasına neden olmuştu. Üzerime hırkamı geçirip bahçeye çıktım. Karadut ağacının yanına gidip, tırmandım. Kuşlarımla sohbet etmek iyi gelirdi, en azından bir az olsun o gözleri unutabilirdim. Belki...
Yuvaya doğru yavaşça eğildiğimde kuşlarımın uyuduğunu gördüm. Onları uyandırmamak için, sessizce dalda oturdum. Gecenin soğuk meltemi yüzüme vurdu, içimin titrediğini hissettim. Böyle havaları pek sevmezdim. Fazla üşüyen biri olarak, yaz sıcaklarını, kışın ayazlarına tercih ederdim. Ama şimdi boğulacak gibi hissediyordum, bu yüzden soğuk hava bana iyi gelecekti. Derin bir nefes alıp soğuk havayı ciğerlerime çektim. Hava burun deliğimden girip ciğerlerime dolduğunda içimdeki sıcaklık bir nebze olsun geçti.
Ona karşı bir şeyler hissetmiyordum, bu duygular sadece hayranlıktan ibaretti, zamanı geldiğinde geçip gidecekti. Belki de gözleri değişik olduğu için ya da askerlere duyduğum hayranlık yüzünden, onunla geçirdiğim her ana fazla anlam yüklüyordum. Ben birini sevmeye hazır değilim. Evlenmek, bir yuva kurmak benim için çok uzaktı. Benim gerçekleştirilmeyi bekleyen hayallerim vardı. Ben diğer kızlar gibi değildim ki ben farklıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karabağ'ın esir çiçeği
RomanceŞuşa dağlarında Kharibulbul adı verilen alışılmadık bir çiçek yetişir. Gül bu ismi bülbüle benzediği için almıştır. "Khar" diken anlamına gelir, yani "dikenli bulbul" demektir çiçeğin adı. Uzun zamanlar önce Kharibulbul güzelliğin, şıklığın ve cesa...