Bölüm 12: Masal gibi

67 14 146
                                    

Yeni bölüm geldi. Keyifli okumalar.

Multimedya: Rei ah canım sevgilim

★★★★★Bölüm 12: Masal gibi★★★★★

2016 Nisan. Füzuli ilçesi. Ulduz

Silaha aldırış etmeden yüzümü ona doğru döndüm "Ben küçük bir fare değilim. Fare gibi saklanmak sizin işiniz. Ben aslanım, cesur ve korkusuzum." Dedim gözlerinin içine korkusuzca bakarak.

Avını savunmasız yakalamış bir sırtlan edasıyla sırıttı. "Bu boş sözlerle mi kandırıyorsun kendini. Unutma aslan bile olsan düşman topraklarda esirsin. Benim esirimsin. Hayatın bu demir parçasına bağlı, ben istersem ölürsün, istersem yaşarsın. Sen artık benim yeni kuklamsın. Seninle severek oynayacağım." Dedi silahı hareket ettirip alnıma doğru getirirken.

Söylediği sözler komikti, ben de kendimi tutamayarak gülmeye başladım.

"Ben senin kuklan değilim ve olmaya da niyetim yok. Kafama sıkman ve sıkmaman umrumda bile değil. Ben ölümü bilerek girdim buraya, şimdi senden korkacak değilim." Dedim dimdik duruşumu bozmadan.

"Sen ona çok benziyorsun, Ulduz. Saçların, gözlerin, yüzün, duruşun, hatta yürümen bile aynı. Annen çok güzel bir kadındı, şimdi sen de tıpkı onun gibisin." Beni tanıdığını biliyordum. Özel kuvvetlerin tüm generalinin evlatlık aldığı kızını tanınmaması mümkün değildi. Üstelik tüm generalin ailesini vahşice katlettikten sonra. Amcam ailesi öldükten sonra uzun zaman kendine gelemedi. Biz Şuşa'dan Bakü'ye geldiğimizde darmadağın olmuş bir halde olmasına rağmen bana ve anneme sahip çıktı. Ben onun kaybettiği çocuğunun yerini doldurmaya çalışırken, o da benim kaybettiğim babamın yerini doldurmaya çalıştı. İkimizin de acısı büyüktü ve biz bir birimize sarılarak yaralarımızı iyileştirmeye çalıştık. Ne kadar başarılı olduğumuz tartışılır, fakat bir az olsun mutlu olmayı başardık. Ben burada ölürsem, annemden sonra üzülecek tek insan o olacak, ikinci kez aynı acıyı yaşamasını hiç istemezdim. Ama elimden bir şey de gelmiyordu. İntikam tüm duygularımdan daha üstündü.

"Annemi karıştırma pislik herif." Dedim bağırarak. Bilerek yapıyordu, beni kızdırmak istiyordu.

Beni kale bile almadan konuşmaya devam etti, "Tek bir şeyi babandan almışsın, o da sabırsızlık. Baban da aynı senin gibi sabırsızdı. İşini çabuk halletmek isterdi, bu yüzden yakalandı. Şimdi de sen aynı onun gibi acelecisin. Ben daha temkinli olmanı beklerdim. İnce ince plan yapmanı, ancak sen bu odada olan şeyi o kadar merak ettin ki, aceleci davrandın. Ve bingo kapana kısıldın."

Babam hakkında konuşması bardağı taşıran son hamle olmuştu. Elimle silahı itip yere düşürdüm, dikkatinin dağılmasından fırsat bilerek karnına sert bir tekme attım. Dengesini kaybedecek gibi oldu ancak yere yığılmadı. Kendine gelmesine izin vermeden yakasına yapıştım, güzel bir kafa atıp onu yere düşürdüm. Hızlıca üzerine çıkıp yüzüne art arda yumruklar indirdim. Arkadan birinin belimden sarılıp beni adamın üzerinden kaldırmasıyla kendimi kaybedip dirseğimle adamın göğsüne vurdum. Adam acıyla inlerken, kendimi kurtarıp adamın boynuna hafif sayılacak bir darbe indirdim. Bu darbe tam yerine isabet ettiği için adam bayılmıştı. Bu adamı halletmiştim, ancak general kendini toparlayıp yerden silahı almıştı. Yine başa dönmüştük yani.

"Çevik ve güçlüsün. Hamlelerin akıllıca, sabırsız ve aceleci olman dışında yeteneklerin müthiş. Benim askerim olsan birlikte çok iş başarırız." Dedi iğrenç sırıtışıyla.

Ona tiksinerek bakarak "Ben senin askerin olacağıma ölmeyi tercih ederim, pis katil." Dedim.

"Komutanın bu sözlerini duysa seninle gurur duyardı. Maalesef duymayacak. Sen firari bir asker olarak vatan haini damgası yiyeceksin. Burada çürüyüp gittiğinden kimsenin haberi bile olmayacak. Tıpkı buradaki arkadaşların gibi."

Karabağ'ın esir çiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin