Kaya'nın sesinin kulağıma dolmasıyla, şaşkınlıkla kalmıştım öylece. Sözleri midemde tuhaf bir his oluştururken elimi elinin üzerine koydum. Nasıl yapıyordu bu adam bunu? İçimde böyle bir his oluşturmayı nasıl başarıyordu sürekli?
'Beni böyle tanımanı beklemiyordum.' Kaya gülerek yanımdaki tabureye geçti. 'Ben seni her halinle tanırım amore.' Yüzümde istemsizce kocaman bir gülümseme oluşurken, önümdeki içki bardağına baktım. 'Peki neden bu hâldesin?' İşte çok güzel bir konuya değinmiştik. 'İhale için toplantı vardı.'
'İlla burnumun dikine gideceğim diyorsun yani?' Neden bunu yapmak zorunda olduğumu anlamak istemiyordu?
'Kaya..' lafımı bitiremeden böldü. 'Tamam, bunu yapmak zorundasın. Anladım. Ama sana bir şey olursa, yemin ederim yakarım bu şehri.'
Dudaklarına uzanıp, onu öpmek isterken, kendimi tutarak sadece gülümsedim. Ne hâlde olduğumu unutmamam gerekiyordu. Azra Akselin imajı bir aldatma haberi daha kaldıramazdı.
'Senin işin kaçta bitiyo burda?' Kaya sırıtarak bana yaklaştı. 'Aklında ne var?' Gülerek başımı geriye çektim. 'Onu da artık çıktığında görürsün.' Kaya'ya göz kırparak, oturduğum tabureden kalktım. 'Çok az bi işim kaldı benim.'
'Tamam, çıktıktan sonra bana gel. Ben de şu üzerimdekilerden kurtulayım o sırada.' Henüz ona arkamı dönemeden, beni tutarak kendine çekti. 'Seni fazla bekletmem.'
Hafifce gülümseyerek, gözlerine baktım. 'Bence de bekletme.'
Delirium'dan çıktıktan sonra direkt olarak eve geçtim.
'Yeşim?!' Bir kaç kere seslendikten sonra, yatak odasının kapısını açarak içeri baktım. Yatağı boştu, evde de yoktu. Telefonumu alarak, Yeşim'i aradım.
'Efendim Nihan?' Neyse ki açması uzun sürmedi.
'Nerdesin?'
'Deniz'deyim, seni aradım ama ulaşamadım. Bu gece burdayım.' Bildirilerin arasında görmemiştim galiba.
'Tamam, sadece nerede olduğunu merak ettim. Selam söyle Deniz'e.'
Telefonu kapattıktan sonra, aynanın önüne geçerek, ilk önce kafamdaki peruktan kurtularak, yüzümdeki makyajı da temizledim. Sonrasında ise üzerimdekilerden kurtulup, duşa girdim. Hızlı bir şekilde rutin işlerimi halledikten sonra tekrar çıktım.
İlk önce üzerime eski tişörtlerimi geçirmeyi düşünürken, aklıma başka bir şey gelmişti. Kıyafet dolabımı açarak, elbiselerime baktım.
İçinden Kaya'nın hoşuna gidebileceğini düşündüğüm mini siyah, dantel detaylı saten bir elbise çıkardım.
Elbiseyi üzerime geçirdikten sonra, tekrar aşağıya indim. Masanın üzerinde duran mumları yakmakla uğraşırken, kapı çaldı.
Kapıyı açtığımda, Kaya'nın ciddi yüz ifadesi ile karşılaştım. Başını kaldırıp, bana baktığında o sert ifadesi yumuşamıştı. 'Kaya, bir sorun mu var?' Bir cevap vermeden, belimi kavrayarak, beni kendine çekip sıkıca sarıldı.
'Şu anda hiç biri önemli değil amore mio.' Burnunu, boynuma gömerek derin bir nefes aldı.
Birlikte içeri geçtikten sonra, Kaya koltuğun üzerine geçti. 'Ben bize içecek bir şeyler getireyim. Ne içersin? Viski, şarap?'
Kaya elimi tutarak beni tekrar kendine çekti. 'Boşver içkiyi şimdi, sen gelsene.' Yüzümü ona doğru dönmüş bir şekilde, kucağına oturdum.
'Peki, o hâlde bana canının neye sıkıldığını anlat.' Yüz ifadesinden tekrar gerildiğini anlayabiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elysium | 18
Action'Sana benden uzak durmanı söylemiştim.' Dibime kadar girdiğinde geriye gidemeyip, sadece elimi göğüsüne koyabilmiştim. 'Karşıma çıkan sensin ama, üstelik bu hâlde.' Burnuma kokusu dolarken kelimeleri kafamda düzenlemeye çalışıyordum. 'Buna bir anlam...