'Çok kolay değil mi eli kolu bağlı birine işkence etmek.' Başını iki yana salladı. 'Ellerini çözsem ne fark edecek?' Başımı hafifce yana doğru yatırdım. 'Çözdükten sonra görürsün.'
'Yeterince yorulmadın mı? Artık konuşmaya ne dersin? Ha seni birinin kurtarmasını bekliyorsan o iş yaş, bak kaç gündür burdasın gelen giden yok.' Gülerek başımı iki yana salladım. 'Kimseyi beklediğim yok!' Adam ellerimi çözdükten sonra sertçe kolumu kavrayarak beni sandalyenin üzerine oturttu. Ardından ise ellerimi arkamda kelepçeledi. Kollarımın ağrısını asıl şimdi hissediyordum. Eğer burada biraz daha durursam beni öldürürlerdi ve burada ölmeye hiç niyetim yoktu. 'Sen biraz düşün burda,' parmağını karnımın üzerindeki yaraya bastırdığında kendimi sıkarak gözlerimi kapattım. 'Bende fantazi bol, seni konuşturmanın elbet yolunu bulurum.' Adam odadan çıkar çıkmaz derin bir nefes aldım. Kapıyı kilitlememişti, işte kaçma şansım.
İlk önce kelepçeden kurtulmam gerekiyordu, bunu nasıl yapacağımı biliyordum. Tekrar derin bir nefes alarak sağ elimin başparmağını tuttum. Parmak kırıldığında hissettiğim acı ile kendimi sıktım. Ses çıkarmamam gerekiyordu. Sağ elimi yavaşca kelepçeden kurtarmayı başarmıştım.
Parmağımı tekrar yerine oturttuktan sonra etrafıma baktım. İleride yerde bulduğum demir parçasını elime alarak kapıya doğru ilerledim. Kapıyı yavaşca açarak diğer tarafa baktım. Kimse gözükmüyordu. Dış kapının önünde iki kişi duruyordu, onları atlattığım an özgürdüm.Arkaların durduğumda çaldığım ıslık ile ikisi de bana doğru döndü. Birinin kafasına demiri geçirdikten sonra yere düşen tabancasını alıp, diğerinin kafasına sıktım..
'Cazzo! Kız kaçmış!' Anlamadığım bir çok İtalyanca kelimeler vardı, ama oturup bunları düşünecek değildim. Benim burdan kaybolmam gerekiyordu. Ayaklarımın üzerinde zor durmama rağmen bir şekilde koşmayı başarmıştım. Arkamdan patlayan silah seslerine aldırmayarak devam ettim. Böyle fazla devam edemezdim. Bir delik bulup saklanmam gerekiyordu. Diğer taraftan hızla üzerime doğru gelen arabanın farları gözlerimi alıyordu. İçinde kim olduğunu göremediğim için silahımı arabaya doğrulttum. Tetiği çekmeye hazırdım.
Araba tam önümde durduğunda içinden birisi indi. 'Nihan? Bin hadi çabuk!' Aras'ın sesini duyduğumda son gücümü kullanarak ona doğru bir adım attım. Beni arabaya oturttuğunda gözlerimin içine baktı. 'Sen dur burda.' Bileğini kavrayarak gitmesini engelledim. 'Olmaz, götür beni burdan lütfen!' Derin bir nefes aldıktan sonra başını salladı. 'Tamam mia bella, gidelim.' Direksiyonun arkasına geçtikten sonra gaza yüklenerek oradan uzaklaştı.
'Nasıl buldun beni?' Aras endişeli şekilde yüzüme baktı. Ne halde olduğuma dair bir fikrim yoktu. 'Ben sana ulaşamayınca endişelendim. Tekrar bar'a gittiğimde ise arabanı gördüm. Araba iki gündür oradan ayrılmamış. Bardakilere beni sormuşlar.' Bunların artık fazla önemi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elysium | 18
Akcja'Sana benden uzak durmanı söylemiştim.' Dibime kadar girdiğinde geriye gidemeyip, sadece elimi göğüsüne koyabilmiştim. 'Karşıma çıkan sensin ama, üstelik bu hâlde.' Burnuma kokusu dolarken kelimeleri kafamda düzenlemeye çalışıyordum. 'Buna bir anlam...