5. Bölüm

21.8K 670 76
                                    

"Eyvallah." Öğleye doğru Yağız'dan gelen mesaj ile uyanmıştım. Araba işini halletmişti demek ki. Artık Cihan denen istese de bulamazdı. Üzerimdeki örtüyü kenara atarak koltuktan kalktım. Banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra da mutfağa geçtim. Yeşim içeride kahvesini yudumluyordu.

'Günaydın.' Kendime de bir kahve alıp, karşısındaki sandalyeye geçtim. 'Günaydını mı kaldı, öğlen olmuş bak.' Yeşim'in yüzündeki gülümseme silinirken bir şey diyeceğini anlamıştım. 'Ben dün gece odada bir çanta buldum. İçi silah dolu.' Eliyle masadaki kahve bardağını ileri geri hareket ettiriyordu. 'Sen bütün onları kullanmayı nereden biliyorsun?' Beklediğim soru bu değildi açıkcası.

'Sadece otuz saniyen var Nihan.' Önümde dağıtılmış şekilde duran otomatik silah parçalarına bakıyordum. Bütün bunları otuz saniyede birleştirmem gerekiyordu. İlk denemen iki dakikayı geçmişti, bunun için de saatlerce dayak yemiştim. İkinci denemem bir buçuk dakikaydı yine dövülmüştüm. Otuz saniye içinde birleştirmeyi öğrenene kadar devam etmişti bu ama başarmıştım sonunda. Tıpkı diğer görevleri başardığım gibi.

'Bunun bir önemi var mı? Öğrendim işte.' Eskiyi düşünmenin bir anlamı yoktu. Geçmiş, geçmişte kalmıştı.

'Şey ben kahvaltı hazırlamak istedim ama, evde hiç bir şey yok.' Konuyu değiştirmek istiyordu belli ki.

'Aç mısın?' Benimki de soru muydu, tabi ki de açtır. 'Aslında evet.' Başımı salladım. 'Şu üzerimi değiştireyim de çıkalım, bir yerde bir şeyler yeriz.'

Hızlıca üzerimi değiştirdikten sonra birlikte çıkmıştık. Geldiğimiz restoran lüks bir yere benziyordu, üstelik hep Yeşim'in yaşıtları ile doluydu. Ona iyi geleceğini düşündüğüm için gelmiştik buraya. Onun benden daha da çok kafa dağıtmaya ihtiyacı vardı.

'Buyrun efendim, bu taraftan.' Garsonu takip ederek köşede bir masaya geçtik. Tam siparişleri verirken yanımdaki sandalye geriye doğru çekildi. 'Selam.' Anıl ile göz göze geldiğimde tepki vermemek için kendimi zor tuttum. Verdiğimiz siparişlerden sonra garsonun gittiğine emin olduğumda açtım ağzımı. 'Ne işin var senin burda kafayı mı yedin?' Şimdi biri görecekti. 'Sakin ol Nihan, sizinle bi yemek bile yiyemiyecek miyim?' Yeşim'in yanında olayları büyütmek istemediğim için sustum, ama bu burada bitmemişti.

Yemeklerimiz geldiğinde, Yeşim ile Anıl'ın muhabbeti artmıştı. Anıl olanları az çok biliyordu, Yeşim'in kendini güvende hissetmesi için de elinden geleni yapıyordu. Kendi düşüncelerime o kadar dalmıştım ki gerçeğe dönmemi arka masadan gelen gürültü sağlamıştı. Yeşim başını bana dönerek gözlerime baktı. 'Myth mi dedi o?' Yüzü bembeyaz olurken elindeki çatalı bıraktı.

'Ne oldu?' Endişeli bir şekilde yüzüne baktım. 'Myth, Salih sürekli oraya giderdi.' Cidden şans yüzüme gülmeye başlamıştı. 'Tamam, bak ben yanındayım, Salih sana yaklaşamaz. Sen yemeğine bak, ben geliyorum.' Anıl başını kaldırdığında durmasını işaret ettim.

Masadan kalkarak arka masaya ilerledim. Dört kişiden oluşan bir kız grubuydu. 'Merhaba, az önce kulak misafiri oldum da, club Myth dediniğiniz yer tam olarak nerde?'

Kızlardan biri gülümseyerek yüzüme baktı. 'Beylikdüzünde eski bir yer. Bir süre önce kapatılmıştı ama haftaya tekrar açılıyormuş.' Başımı salladım. 'Teşekkür ederim.' Tekrar masaya döndüğümde Yeşim sakinleşmişti.

'Myth demişler değil mi?' Başımı salladım. 'Evet ama burası yeni açılıyormuş, yani senin dediğin yer ile aynı değil. Endişelenmene gerek yok.' Ona doğruyu söyleyemezdim, korkmasını istemiyordum. Dediklerime inanmıştı, üstelik rahatlamış gibiydi. Onu böyle görmek, Salih'e olan nefretimi sadece körüklüyordu. Bu işi daha fazla uzatmanın manası yoktu, akşam oraya gidecektim.

Anıl gözlerini üzerime diktiğine anlamıştım dediklerimi yemediğini ama beni bozmayacağını da biliyordum. Yemekler bittikten sonra restorandan çıktık. Yeşim, önümüzden arabaya doğru giderken Anıl'a baktım. 'Gideceksin değil mi oraya?' Başımı salladım. 'Bu gece Yeşim'e göz kulak olur musun?'

'Tamam.' Artık bana yapma bile demiyordu. O da alışmıştı.
--

Myth'e gidecektim. Böyle bir fırsat elime geçmişken kaçıramazdım. Üzerime yüksek bel siyah pantolon, göbeğimi açık bırakan bir crop top ve deri ceketimi giydim.

Bir an önce evden çıkıp, beylikdüzü'ne doğru ilerledim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir an önce evden çıkıp, beylikdüzü'ne doğru ilerledim. Mekanın kendisi kapalı olduğu için boş olmalıydı.

Motosikleti bir kaç sokak arkaya park ettikten sonra Myth'e doğru ilerledim. 'Grand opening Club Myth.'

İçerisi karanlık olduğu için bir şey gözükmüyordu. 'Bir şeye mi bakmıştın?' Arkamdan gelen ses ile doğruldum. 'Şey,' yüzümü adama doğru döndüğümde hızlı bir şekilde bir şeyler düşünmeye başladım. Karşımdaki adam uzun boylu, benden en fazla bir kaç yaş büyüktü.

'Ben açılış için gelmiştim.' Adam gülerek yüzüme baktı. 'Gördüğün gibi açılış bugün değil.' Başımı salladım. 'Onu demiyorum. Ben Başak Özer, gazeteciyim. Dışardaki gençlerin sürekli bu açılış hakkında konuştuğunu duydum, ben de belki dergimizde sizinle ilgili bir yazı paylaşabileceğimizi düşündüm. Bununla ilgili kiminle görüşebilirim?'

Adam dediklerimi yemiş gibiydi. 'Patron yarım saate gelir, istersen içerde bekle.' Şimdi reddetsem şüphelenecek, yani mecburen girmek zorundaydım. 'Peki,' adamın arkasından içeriye girdim.

İçerideki inşaat hâla bitmemişti. 'Anladığım kadarıyla bir süre önce kapatılıp, yeniden açılacakmış burası. Başka birine mi devredildi?'

Adam başını iki yana salladı. 'Hayır, sadece konsept yeniledik.' Etrafı biraz dolaştıktan sonra tekrar adamın yanına döndüm. 'Peki burası kime ait?'

'Salih Soydere.' Salih buraya gelirse beni büyük bir ihtimal ile tanırdı. O gelmeden gitmem gerekiyordu. Zaten buranın onun mekanı olduğunu öğrenmiştim, yani onu burada yalnız bulabilirdim.

'Ne gibi bir konsept düşündünüz?' Adamın üzerimdeki bakışlarını hissedebiliyordum. 'Sen boş versene konsepti falan, mekan boş bak.' Ve istediğim kaçış imkanı önüme tepsi ile sunulmuştu.

'Beyefendi, ben buraya dergi için geldim.' Adam gülerek üzerime doğru yaklaştı. 'İşi, zevk ile karıştırmayalım diyosun yani?' Yüzümün önüne düşen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdığında sertçe elini geriye ittim. 'Mesafeyi korursak yalnız.' Dediğime aldırmamıştı bile. Tabi benim gibi bir kız ona ne yapabilirdi ki?

'Bugün şanslı günümdeymişim, baksana.' Başını bana doğru eğdiğinde ona attığım kafa ile geriledi. 'Mesafe dedim, koruyalım dedim ama.'

Sinirlendiği belliydi, hızlıca üzerime doğru geldi. Henüz hamlesini yapamadan dizimi erkekliğine geçirdim, ayakta durmakta zorlandığını gördüğümde göğüsüne attığım tekme ile yere düştü.

Adam henüz kalkamadan hızla mekandan çıktım. 'Hakan, koş lan kaçıyor!' Lanet olsun tek başına da değilmiş. Keşke motosikleti daha yakına parketseydim. Hızla sokaktan koşarak çıktım. Arkamdan gelen seslerden, takip ettiklerini duyabiliyordum. Bir diğer sokağın koşesini döndüğümde biri birden beni kolumdan çektiğinde kendimi duvara yaslı hâlde buldum.

Elysium | 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin