Akşam bi şekilde ikna etmiştim Akın'ı Delirium'a gitmek için. Bütün gece Kaya'nın gözü önünde olmak hoşuma gitmiyordu ama bu beni durdurmayacaktı. Hatta onu, beni oraya gitmeye zorladığına pişman edecektim.
Delirium'a ayak bastığım anda Kaya'ya haber uçtuğunun farkındaydım ama sorun değildi, beni izlemesini istiyordum. Bu gece onu ben zorlayacaktım.
Akın beni çoktan masada bekliyordu bile, beni gördüğünde ayağa kalkarak gülümsedi. 'Hoşgeldin.' Belime tutunarak yanağıma bir öpücük kondurduğunda kendimi gülümsemeye zorladım. 'Hoşbulduk.'
Bütün gece boyunca Akın'a gerektiğinden daha yakındım. İçtikleri sayesinde daha da rahatlarken ben de onun hakkındaki bütün detayları aklıma kazımaya çalışıyordum. Akın bana doğru eğilerek kulağıma bir şeyler fısıldarken, masanın üzerindeki telefonumun ekranı yanıp söndü.
"Fazla ileri gitme istersen amore." Mesajı okurken resmen kafamda onun sesini duyuyordum. Gerizekalı!
Telefonu tekrar masanın üzerine bırakarak Akın'a doğru döndüm. 'Ben içecek bir şeyler almaya gidiyorum, ne içersin?' Daha kalkamadan elimi tuttu. 'Ben de geliyim seninle.' Birlikte bara doğru ilerledikten sonra Akın bizim için siparişleri verdi. Beklerken üzerime doğru bir adım atarak elini belimin biraz daha aşağısına yerleştirerek kulağıma eğildi. 'Demeden duramayacağım artık Azra ama beni farklı bir şekilde etkiliyorsun.' Gülümseyerek elimi koluna yasladım. 'Bu iyi bir şeydir umarım?'
Belimde başparmağı ile daireler çizmeye başladı konuşurken. 'Elbette, uzun zamandır kimseye karşı böyle bir uyum hissetmedim.' Tabi canım at yalanı.. neyse konumuz şu anda bu değildi. 'Bu konularda şans pek benden yana olmadı.'
'Mert Güney'den bahsediyor olmalısın.' Bilmesi tabi ki normaldi, her şeyimiz magazinlere düşmüştü. 'Beni mi araştırdın sen?' Gülerek başını salladı. 'Merak ettim seni diyelim, fazla bir şey bulamadım ama.' Çünkü bir kaç ay öncesine kadar Azra Aksel diye biri yoktu ki.
'Bana sorarsın Akın, bilgi kaynağı burda.' Başını hafifce bana doğdu çevirdiğinde neredeyse dudak dudağa duruyorduk. Bir sonraki hamlesini yapamadan geriye çekildim, zaten içkilerimiz de hazırdı.
Masaya geri döndüğümde telefonun ekranı tekrar yanıp söndü. "Belindeki elini sen mi çekersin, ben mi geleyim?" Yanıma geldiği anda Akın'ın gideceğine emindi, hatta belki tekrar yanıma bile yanaşamazdı.
Böyle yapmasına sinir oluyordum, onun yanına sarışınlar gidip gelirken ben bir şey diyor muydum?
'Seninle vakit geçirmek hoşuma gidiyor Azra.' Dikkatimi toparlayıp, Akın'a verdim. 'Şirketteki gibi değilsin.' Gülerek saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. 'Sana iş ve zevki karıştırmaktan hoşlanmadığımı söylemiştim.'
'O hâlde seni şirket dışında daha çok görmek istiyorum.' İşte sonunda doğru tarafa gidiyorduk. 'Bu gayet güzel bir fikir.' Bana olan bakışları sanki bir anda değişmişti. Akın yavaşca bana doğru eğilirken arkamdan gelen tanıdık ses ile tekrar geriledi. 'Azra! Geldiğini hiç haber etmiyosun?' Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutarken birde gülümsemeye zorladım. 'Emilio, burda olabileceğini düşünmemiştim.' Akın'ın yanımda ne kadar gerildiğini hissedebiliyordum. 'Sizi bugün şirkette görmüştüm. Akın bey olmalısınız.' Elini Akın'a doğru uzattığında, Akın elini sıktı. 'Evet, Emilio bey. Acelem vardı görüşecek fırsatımız olmadı.'
'Önemli değil, bak görüşmüş olduk.' Kaya gülümsüyor olabilirdi ama gözleri ateş saçıyordu. 'Aslında tam da kalkmayı düşünüyorduk, malesef benim için haftasonu bile boş geçmiyor.' Kaya, Akın'ın belimde olan eline baktığında rahatsızca geriye çekti. 'Ah, anladım. Tabi sizin işinizi bilemem ama Azra hanım yarın bildiğim kadarıyla boş, o yüzden bir içki için bana eşlik etmesinde sakınca yoktur diye düşünüyordum.' Tam itiraz edecekken Kaya'nın attığı bakış ile diyeceklerimi yuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elysium | 18
Action'Sana benden uzak durmanı söylemiştim.' Dibime kadar girdiğinde geriye gidemeyip, sadece elimi göğüsüne koyabilmiştim. 'Karşıma çıkan sensin ama, üstelik bu hâlde.' Burnuma kokusu dolarken kelimeleri kafamda düzenlemeye çalışıyordum. 'Buna bir anlam...