8. Bölüm

18.8K 652 64
                                    

- Yağız Akgün -

❄❄❄

'Mert Güney.' Boğaz kenarında bulduğumuz bir bankta otururken sesli düşünüyordum. 'Ne dedin?' Düşüncelerimden çıkarak Aras'a baktım. 'Ne?'

'Mert Güney dedin, senin onunla ne işin olur?' Onu tanıyordu. 'Sen onu nerden tanıyorsun?' Bana cevap vermeden başını iki yana salladı. 'Sana bir şey sordum.' Ben de cevap vermemiştim.

'Nihan, o adam Salih'e benzemez.' Umrumda değildi, kim olduğu ya da arkasında kimin durduğu zerre umrumda değildi. Bu adamı bulmam gerekiyordu, başlamışken duramazdım artık. Banktan kalktığımda, Aras bileğimi kavradı.

'Nereye?' Sertçe kolumu geriye çektim. 'Sana ne? Sürekli karşıma çıkmaktan vazgeç.' Ona arkamı dönüp ilerlemeye başladığımda arkamdan seslendi. 'Nihan dur.'

'Tamam eyvallah, yardım ettin bugün ama bu sondu tamam mı? Ben kendi başıma çalışırım, kimseye de ihtiyacım yok.'

'O yüzden mi aynı yerde ilerleyemeden debelenip duruyorsun?' Kendimi frenlemek amaçlı yumruklarımı sıktım. Doğru yere ayak basmıştı, bunun farkındaydım. 'Ya sen kimsin ki? Benim yıllardır peşinde olduğum kişiyi hemen bulabileceğini mi düşünüyorsun?' Ben bu intikama hayatımı adamıştım. En baştan başlamıştım. Şimdi olduğum yere gelebilmek için çok mücadele etmiştim. 'Belki bulabilirim.' Başımı iki yana salladım.

'Beni tanımıyorsun, neler yapabileceğimi bilmiyorsun.'

'Tamam, tanımıyor olabilirim ama yapabileceklerini az çok gördüm mia bella. Bunlarla kısıtlı olmadığının da farkındayım. Sana yardım etmek istiyorum, sadece izin ver.'

Kafamın karışmasına izin veremezdim. Onu kendime fazla yaklaştırmamalıydım.

'Mert Güney'in kim olduğunu merak ediyorsan beni nerede bulabileceğini biliyorsun.'

Aras arkasını dönerek uzaklaştı. Derin bir nefes alarak tekrar bankın üzerine oturdum. Kafamı toparlamam gerekiyordu, ben ne zamandan beri birinin bana bu kadar karışmasına izin veriyordum? Ayrıca Mert Güney midir nedir, onu kendi başıma bulabilirdim.

Bu hâlde eve gitmek istemiyordum, sinirlerimi yatıştıracak bir şeylere ihtiyacım vardı. Cebimden cep telefonumu çıkartarak Yağız'ın numarasını tuşladım. Açtığında arka planda müzik sesi geliyordu. 'Nerdesin?'

'Engin'le bizim bara geldik, gelsene işin yoksa.' Tam da ihtiyacın olan şey. 'Yarım saate ordayım.'

Bar'a girdiğimde etrafına fazla bakmadan direkt olarak her zamanki yerimize geçtim. 'Hoş geldin.' Hafifce başımı Yağız'a sallayarak koltuğun üzerine geçtim. 'Engin nerde?' Başı ile ileriye işaret etti. 'Boş durmuyo kendisi.' Tekrar bana doğru döndüğünde yüzümü inceledi. 'Senin neyin var?' Hafifce omuzlarımı silkerek arkama yaslandım. 'Hiç, neyim olcak.' Başını iki yana salladı. İnanmamıştı belli ki. 'Geliyorum şimdi bekle.' Ayağa kalkarak bar bölümüne doğru ilerledi. İçecek bir şeyler aldıktan sonra ise tekrar yanıma geldi. Uzattığı viski bardağını önümdeki masaya koydum. 'Şimdi anlat, dinliyorum.'

'Her zamanki şeyler işte, boş ver.' Neyi anlatabilirdim ki? Çoğu şeyi biliyordu zaten.

'Nihan, acaba diyorum yardım mı istesen? Her şey iyice boka batmadan.' Başımı kaldırarak gözlerine baktım. Kimden bahsettiğinin farkındaydım. 'Olmaz.'

'Hemen kestirip atma, bak kolları uzun halledebilir.'

'Yağız, ben onların yanından kaçtım bunun farkında mısın? Yaşadığımı öğrenirlerse sadece beni öldürmekle yetinmezler.'

Elysium | 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin