23. Bölüm

11.3K 472 32
                                    

Yanımda uyuyan Barış'a bakarken, kendime hakim olamadan derin bir iç çektim. O her şeyden habersiz ve çok uzaktı. Bu durumun ise böyle kalması gerekiyordu.

Yavaşca hareket ederek bacaklarımı yatağın kenarından sarkıttım. Ses çıkartmadan odanınan farklı taraflarına fırlatılmış kıyafetlerimi aradım. Hepsini bulduktan sonra ise hızlıca üzerimi değiştirdim.

Hâla uyuyan Barış'a son bir bakış attıktan sonra evinden ayrılarak eve geçtim.

Sıçak bir duş sonrasında sonunda kendimi yatağa atabilmiştim. Fazla zorlanmadan ise uykuya daldım.

Gece yastığımın altında telefonum titrediğinde gözlerimi açarak, telefona uzandım.

"Cemre Güney"

'Cemre?' Bu saatte ne olmuştu acaba? 'Kusura bakma Azra, seni bu saatte rahatsız ediyorum ama, musait misin? Sana gelebilir miyim?' Uzandığım yerden hafifce doğruldum. 'Tabi ki gelebilirsin, bir sorun yok değil mi?' Sesi fazla iyi gelmiyordu. 'Gelince konuşuruz.' Telefonu kapattıktan sonra yataktan kalkarak üzerimi değiştirdim. Kapının sesini duyduğumda ise aşağıya indim.

Kapıyı açtığımda Cemre karşımda duruyordu, gözleri kızarmış, ağlamaktan ise makyajı akmıştı. 'Cemre?' Beni gördüğü anda hıçkırarak boynuma sarıldı. 'İyi misin?' Konuşamıyordu bile. 'Tamam, sakin ol, gel içeriye geçelim.' Cemre'yi koltuğa oturttuktan sonra sakinleşmesi için ona bir bardak su getirdim. 'Özür dilerim, gidecek başka yerim yoktu.' Başımı iki yana salladı. 'Saçmalama, başımın üzerinde yerin var.'

Elindeki bardağı sehpanın üzerine bırakarak derin bir nefes aldı. 'Ne olduğunu anlatmak ister misin?'

'Artık dayanamıyorum Azra, kendimi bildim bileli sürekli aynı işkence.' Tekrar ağlamaya başladığında elini tuttum. 'Biri sana bir şey mi yaptı?' Başını iki yana salladı. 'Öyle bir şey değil.' Tekrar derin bir nefes aldıktan sonra gözyaşlarını sildi. 'Biz dışarıya ne kadar mükemmel görünmek istesek bile aslında içeriden paramparçayız.' Ne demek istediğini anlamıyordum. 'Ben artık çok yoruldum.'

'Bir anne kendi doğurduğu çocuğundan nefret eder mi?' Akan gözyaşlarını tekrar elinin tersi ile sildi. 'O ediyor işte, küçüklüğümden beri bana tek bir güzel kelime söylemedi biliyor musun? Yüzüme bile bakmıyor, konuşurken resmen öfke saçıyor.' Onu böyle karşımda bu kadar dağılmış gördüğümde şaşırmıştım. Normal bir anne kız kavgasına benzemiyordu, gerçi hayatımda kaç tane anne kız kavgası görmüştüm ki?

'Tamam, sakin ol güzelim.' Teselli etme konusunda pek iyi değildim. Ne diyeceğime dair bir fikrim de yoktu.

'Mert'in burada olduğundan haberi var mı? Merak etmiştir seni.' Başını iki yana salladı. 'Olmasın, sakın bir şey söyleme, sadece biraz kafa dinlemek istiyorum.'

'Peki, gel seni yatıralım o hâlde, biraz dinlenirsin.' Birlikte misafir odasına çıktığımızda ona giyecek bir şeyler verdim. 'Bir şeye ihtiyacın olursa seslen olur mu?' Odasından çıktıktan sonra tekrar aşağıya indim. Cemre'yi bir koz olarak kullanmak kötü olabilirdi, ama şu anda kendimi düşünmeliydim, çünkü bu Mert'in bana daha çok güvenmesini sağlayabilirdi.

Numarasını tuşladıktan sonra arama tuşuna bastım. Bi süre çaldıktan sonra sonunda açtı.

'Azra?' Saatin farkındaydım, ama durumları göz önünde bulundurursak uyuduğunu da düşünmüyordum. Üstelik arka planda araba sesi geliyordu. 'Dışarda mısın?'

'Şey evet, aslında biraz işim var. Cemre'yi bulmam gerekiyor, seni sonra arasam olur mu?' Demek ki olay gerçekten ciddiydi.

'Ben de onun için aradım aslında, Cemre burda, benimle.' Nefesini dışarıya üflediğinden rahatladığını anlamıştım. 'Hemen geliyorum.' İşte buna henüz izin veremezdim.

Elysium | 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin