43. Bölüm

8.7K 432 112
                                    

Kaya'nın ofisinden çıktığım gibi tekrar Yağız'ın yanına dönmüştüm. Yeşim ile Deniz ortalıklarda görünmüyorlardı yine. 'Erken döndün.' Önündeki viski bardağını alarak kendi kafama diktim. 'Öyle olmak zorunda.' Aslında bunu daha çok kendime söylemiştim. Kendimi inandırmak için.

Burda daha fazla durmak istemiyordum, ama diğerlerinin eğlencesini bozmak da istemiyordum. O yüzden sessizce yerimde oturmayı seçmiştim ve sadece başımı belaya sokmamayı umuyordum.

'Nihan!' Yeşim'in sesi ile başımı ona doğru döndüm. 'Ne oldu, sen gitmemiş miydin?' Başımı iki yana salladım. 'Yo, burdayım. Birlikte eğleneceğiz diye söz vermiştim değil mi?' Gülerek yanıma geçti. 'Biraz kay o zaman!' Başını Deniz'e dönerek şirince gülümsedi. 'Deniz, bize içecek bir şeyler getirir misiniz?' Deniz, Yeşim'i ikiletmeden, yanında Yağız'ı çekiştirerek götürdü.

'Şimdi bu yüzündeki gülümsemeyi herkes yiyebilir ama ben yemem güzelim.' Kaşımı hafifce kaldırarak Yeşim'e baktım. 'Kaya ile bir şey olmuş.' Başımı iki yana salladım. 'Kaya ile bir şey olmadı, bu gece de olamayacığını çok güzel açıkladım ona.' Yeşim hafifce dudaklarını büzdü.  'Sen kafayı bulmadan bir şey anlatmayacaksın belli, nerde kaldı bunlar?' Başını bara doğru döndüğünde ben de baktım.

Kızmaya, sinirlenmeye hakkım yoktu. Kaya'nın ellerini başka bir kadının belinde gördüğümde bir şey demeye hakkım yoktu. Buna onu ben zorlamıştım. Kadın onun kulağına doğru uzanırken ben tekrar önüme döndüm. 'Hassiktir.. Nihan istersen kalkabiliriz.'

'Olmaz, kalacağız.' Kalkıp gidemezdim, burda kalıp gülmeye devam etmek zorundaydım. Eğer gidersem bunu fark edip arkasında bir şeyler aramaya başlardı. 'Kendine fazla yükleniyosun Nihan, sen de insansın unutma.'

Tatsızca güldüğümde Yeşim'in yüzü endişeli bir hâl aldı. Ben de insandım evet, bazen kendim bile unutuyordum bunu.

Sonunda içkilerimiz geldiğinde şot bardaklarının birini direkt olarak kafama diktim. 'İyiyim ben merak etme.'

'At bakalım içine, daha ne kadar dayanacaksın merak ediyorum.' Henüz Yeşim'e bir cevap veremeden Yağız girdi araya. 'Telefonun çalıyo galiba.' Masanın üzerinde bana doğru ittiği çantadan telefonu çıkardım.

"Alkan abi" bir bu eksikti zaten. Oturduğum yerden kalkarak diğerlerine baktım. 'Bunu açmam gerekiyor.' Kalabalığın içinden geçerek dışarı çıktım.

'Efendim Alkan abi?'

'Sonunda Nihan, nerdesin?'

'Dışardayım, bir sorun mu var?' Endişelenmiyor değildim, Alkan abi boşuna aramazdı. 'Sorun değil de, seninle acil konuşmamız lazım, bizim oraya gelebilir misin?'

Yeşim bu durumdan hoşlanmayacaktı, ama gitmek zorundaydım. 'Yarım saate ordayım.' Telefonu kapattıktan sonra tekrar içeriye girdim.

'Hayırdır?' Yağız yüzünde kocaman bir soru işaretiyle bana bakıyordu. 'Alkan abi aradı, gitmem gerekiyor.' Yeşim'in direkt yüzü düşerken fark etmemem için kendini toparladı.

'Bir dahakine bunu telafi edeceğim tamam mı güzelim?' Yeşim başını salladıktan sonra masadan çantamı aldım. 'Nihan, benim arabayı al, taksiyle biz döneriz.' Yağız benimle birlikte çıkışa doğru gelerek, valeye işaret etti.

Vale arabayı getirir getirmez, direksiyonun arkasına geçtim. 'İşim bitince ararım seni tamam mı?'

'Sen merak etme bizi, görüşürüz hadi.'  Yağız kapımı kapatır kapatmaz gaza yüklendim. Alkan abinin ne diyeceğini merak etmiştim.

Outlaws'ın önüne geldiğimde arabayı kenara parkedip çıktım. Bu saatte burda kimse olmaz diye düşünürken kapıyı açar açmaz Azer ile göz göze geldim. Alkan abi ile konuşuyordu.

Elysium | 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin