Başımı iki yana sallayarak otel odasından çıktım. Tekrar aşağıya indiğimde Burak hâla oturuyordu. 'Bitmedi mi daha senin işin?' Omuzlarını silkerek ayağa kalktı. 'Patronun işlerini biliyorsun işte, gelmedi daha. Sen gidiyor musun?' Neredeyse ayakta uyuyacaktı çocuk. 'Eve gitmem gerekiyor, bir iki saate geri gelirim. Sen de kendini fazla yorma. Geri geldiğimde burda görmeyeceğim seni anlaşıldı mı?'
Otel'den çıktığımda temiz havayı içime çektim, ardından ise arabaya binerek evin yolunu tuttum.
İçerisi sessizdi, Yeşim uyuyor olmalıydı, Anıl'da çoktan gitmiştir. Masanın üzerinde gördüğüm not da bunu tastiklemişti zaten. "Yanında gezdirdiğin o ceptelefonunu kullanmadığına göre yakında sana güvercin falan göndermem gerekecek. Herneyse, ben şirkete geçiyorum, akşam bir şeyler getirttik açsan, dolapta.'
Kağıt parçasını elimde buruşturarak çöp kutusuna attım. Yatak odasına girdiğimde Yeşim tıpkı düşündüğüm gibi hâla uyuyordu. Onu uyandırmadan dolabı açıp içinden siyah pantolon üzerine ise bordo bir bluz çıkardım. Son olarak iç çamaşırlarımı da aldıktan sonra banyoya geçtim. Kapıyı ardımdan kilitledikten sonra sıcak suyu açtım.
Üzerimdeki kirli çamaşırları kirli sepetine attıktan sonra duş kabinine girdim. Sıcak suyun üzerimden akmasına izin vererek derin bir nefes aldım. Silahları halletmiştim, sıra Salih'teydi. Adım adım yaklaşıyordum, artık.Rutin işlerimi halletikten sonra duştan çıktım. Üzerime havluyu sardıktan sonda buharlı aynanın önüne geçip elimle sildim. Aynada gördüğüm bendim. Peki neden kendimi bir tuhaf hissediyordum? Yumuşamış mıydım? Bana yapılanları unutmuş muydum? HAYIR.
Peki ya Yeşim? Ya Aras? Neden yardım etmiştim? Neden acımıştım onlara? Ben çıkarsız iş yapmazdım hani? Ne yapacaktım şimdi? Yeşim'in gidecek bir yeri yoktu. Aras desen onun kim olduğunu bile bilmiyordum.
Hızlıca kurulanıp üzerimi giyinip, banyodan çıktım. Mutfağa geçip dolaptan bir kase çıkartıp kendime mısır gevreği hazırladım.
Dünden beri bakmadığım telefonumu elime aldığımda Alkan abiden bir sürü cevapsız aramam vardı. Ekranı tekrar kilitleyip telefonu bir kenara bıraktım. Şimdi hiç uğraşacak halim yoktu.
'Nihan?' İçeriden Yeşim'in sesi gelmişti. 'Benim.' Karşıma dikildiğinde yüzünde endişeli bir ifade vardı. 'Nerde kaldın sen? Merak ettim!' Ona neler olduğunu hemen şimdi anlatamazdım. 'Geldim işte iyiyim.'
Oturduğum sandalyeden kalkarak çalışma odasına geçtim. Masanın çekmecesinden çıkardığım bir telefonu alarak tekrar Yeşim'in yanına geçtim. 'Bak, bu artık senin. İçinde numaram kayıtlı. Bana istediğin zaman ulaşabilirsin.'
Yeşim kocaman gülümseyerek boynuma sarıldı. 'Çok teşekkür ederim Nihan!' Bu kadar küçük bir şeyden bu kadar mutlu olmasını beklemiyordum.
'Benim şimdi yine çıkmam gerekiyor sen kalabilirsin burda değil mi?' Başını olumlu şekilde salladı. 'Çok geç kalır mısın?' Omuzlarımı silktim. 'Bilmiyorum, haberleşiriz.'
Evden çıktıktan sonra tekrar otel'in yolunu tuttum. İçeriye girdiğimde bu sefer resepsiyonda Kemal oturuyordu. 'Oo Nihan hanım.' Kollarımı göğüsümün altına bağlayarak resepsiyonun önüne geçtim. 'Teşrif edebilmişsin sonunda.' Kemal gülerek arkasına yaslandı. 'Patron benim, istediğim saatte gelip giderim.' Adamın gevşekliği beni sinir etmiyor değildi, yine de sakinliğimi korudum. 'Burak nerde?' Aşağıya işaret etti. 'Zıbarıp yatmıştır.'
'Bana bak Kemal, seni bir daha uyarmiyacağım. O çocuğa iyi davranacaksın.' Çantamdan çıkardığım zarfı önüne bıraktım. 'Bu odanın parası.' Ona arkamı dönerek merdivenlerden 4. Kata çıktım. Anahtar ile içeriye girdiğimde Aras uyuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elysium | 18
Action'Sana benden uzak durmanı söylemiştim.' Dibime kadar girdiğinde geriye gidemeyip, sadece elimi göğüsüne koyabilmiştim. 'Karşıma çıkan sensin ama, üstelik bu hâlde.' Burnuma kokusu dolarken kelimeleri kafamda düzenlemeye çalışıyordum. 'Buna bir anlam...