1. Bölüm

100K 1.1K 288
                                    


Gözlerimi kamaştıran ışığa aldırmamaya çalışarak karşımdaki duvara bakıyordum. Bana sadece siyah bir duvar olarak gözükebilirdi ama arkasında neler döndüğünü biliyordum.

İçinde sadece tek bir masa, iki tane de sandalye olan soruşturma odasında yaklaşık iki saattir bekliyordum. Arada bir polis içeriye girip, sorduğu sorulara karşılık alamayınca tekrar çıkıyordu. Odanın kapısı tekrar açıldığında içeriye bu sefer Anıl girmişti. Ağabeyim.

'Hiç gelmeyeceksin sandım.' Öfkeli bir şekilde elindeki dosyayı masanın üzerine attı. 'Sürekli arkanı toparlamak zorunda mıyım?' Anıl, öz ağabeyim değildi, ama o benim hayatımdaki tek ailemdi. 'Üç yıl önce bu seçimi sen yaptın.' Parmaklarıyla burnunun köprüsünü tuttu. 'Adamın kafasında kaç tane bardak parçalamışsın, manyak mısın kızım sen?' Omuzlarımı silkerek arkama yaslandım. 'İki tane, ayrıca o dua etsin..' nerede olduğumuzu hatırladığımda sustum. 'Attırıyor musun beni nezarete?' Ellerini masanın üzerine koyarak bana doğru eğildi. 'Aklının başına geleceğini bilsem.' Sırıtarak gözlerine baktım. 'Bu ilk girişim olmaz, merak etme.' Tekrar doğrularak dosyayı eline aldı. 'Kalk hadi gidiyoruz, avukat halletti her şeyi.' Tek bir saniye bile şüphe duymamıştım zaten. Buradakiler Anıl Vural gibi birinin isteğini kıracak değillerdi.

Gecenin serin havasını içime solurken, Anıl'ın söylenmesini dinliyordum. 'Bitti mi?'

'Bitmedi amına koyayım.' Öfkeyle kararmış gözlerini üzerime dikti. 'Üç yıl önce, beni bulduğunda nasıl bir belaya bulaştığını biliyordun.' Gözlerimi onunkilere diktim. 'Sana benden uzak durmanı söylemiştim Ağabey.' Son kelimenin altını çizerken onun bakışları yumuşadı.

'Sen bana babanın emanetisin.' Derin bir nefes alarak gözlerimi karanlık gökyüzüne diktim. Şehrin ışıklarından yıldızlar bile gözükmüyordu. 'Sonsuza kadar böyle olmaz biliyorsun değil mi?' Hâla yüzüne bakmıyordum. 'Seni bu yoldan vazgeçirene kadar devam ediceğim.' İşte şimdi gözlerimi tekrar onunkilere kilitlemiştim. 'Vazgeçmeyeceğim, senin istediğin gibi biri asla olmayacağım.'

Koskoca Anıl Vural'ın bir manevi kardeşi olduğunu kimse bilmiyordu. Bunun da böyle kalması gerekiyordu. Tabi kendisi benimle aynı fikirde değildi. Ona göre her şeyi geride bırakıp, yalandan bir hayat kurmalıydım.

'Tamam, bunu şimdi burda tartışmayacağız. Yürü hadi eve gidiyoruz.' Başımı iki yana salladım. 'Motosiklet barın önünde kaldı.' Anıl ceketinin cebinden çıkardığı anahtar ile arabanın kapısını açtı. 'Alırsın sonra.'

'Olmaz, ayrıca eve falan gitmiyorum ben, işim var.' Az önce açtığı kapıyı çarparak kapattı. 'Rahat durmayacaksın yine anlaşıldı.' Omuzlarımı silktiğimde, başını bir şey demeden iki yana salladı. 'Her seferinde bunu yaşamak zorunda mıyız?' Gözlerini, gözlerime diktiğinde içindeki acıyı gördüm. 'Öldürteceksin kendini.'

Ben zaten onsekiz yıl önce ölmüştüm.

'O orospu çocuğu elini kolunu sallayarak dolaşırken nasıl hiç bir şey olmamış gibi davranmamı beklersin?' Bu sefer bir şey söylemedi. 'Senin hayatın kurtulurken benimki bitti anladın mı?'

'Nihan, yapma.' Onu yanlış yerden vurduğumu biliyordum. Tutamamıştım ağızımı. 'Geçmiş zamanı telafi edemem sana. Yardım etmemi de istemiyorsun. Söyle ne yapayım?'

Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım. 'Ben özür dilerim, öyle demek istemedim.'

'Aslan ağabeyi kaybettiğimizi duyduğumda seni bulmak için çok uğraştım. Bulamadım, kayıtlarla oynanmıştı, hiç bir yerde yoktun.' Sesi güçlükle çıkıyordu, sanki boğazına bir şey takılmış gibiydi. 'Tamam, ben... şey, taksi çeviririm ileriden. Senin sabah işin var.' Başını iki yana salladı. 'Bara ben bırakırım tamam.'

Elysium | 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin