Sabah ofise girer girmez yeni bir buket çiçek ile karşılaşmıştım. Akın Barlas pek pes edecek gibi durmuyordu. İçindeki kartı çıkartarak yazıyı okudum.
"Umarım bu akşam bana yemekte eşlik edersin, seni bekliyor olacağım."
Altındaki saat ve adrese göz attıktan sonra kartı çöpe attım. Demek ki Akın bey ile bugün buluşulacaktı. Gölge denen her kimse, artık onu bulmam gerekiyordu. Daha fazla vakit kaybetmek istemiyordum.
Tabi şimdilik bir de Akın için hazırlanan program vardı, ama Akın'ın üzerine şirket üstünden yürürsem bunu Anıl farkedebilirdi.
Alt kata inmek için ofisten çıktığımda karşıdan Kaya geliyordu. Onu haftasonu boyunca bir daha görmemiştim ama bu kadar erken işe dönmesi doğru değildi. 'Ne işin var senin burda?' Kaya'yı elinden tutarak ofisin içine çektim. 'Çalışıyorum amore.' Başımı iki yana salladım. 'Bu durumda olmaz, dinlenmen gerekiyor.' Yarası ne durumdaydı acaba? Ben gittikten sonra bakabilmişler miydi?
'İyiyim ben Nihan.' Kaya'nın üzerine doğru bir adım atarak, ellerimin gömleğinin düğmelerine doğru götürdüm. 'Değilsin.' Gömleğinin düğmelerini tek tek açarken bana bakıyordu. 'Nihan.' Ona aldırmadan devam ederken, Kaya parmağını çenemin altına yerleştirerek aniden dudaklarıma kapandı. Gözlerimi kocaman açıp bir adım gerilemek istediğimde beni engelledi.
'İyiyim dedim sana, ve eğer şimdi bu başlattığın işi devam ettirmeyeceksen..' dudaklarını hafifce diliyle nemlendirerek, göğüsünde yaslı olan ellerime baktı. 'Çık Nihan.' dedikleri karşısında ağzım açık kalmıştı. Bana karşı olan davranışın birden bu kadar sertleşmesine şaşırmıştım.
Nedenini biliyordum ama, Akın'ın peşinden gitmemi istemiyordu ve bunu bana söylediği hâlde beni vazgeçirememişti.
Ona tek bir kelime daha etmeden ofisten çıktım. Canının yandığına hâla emindim ama belli etmemek için elinden geleni yapıyordu. Bu hâlde onu fazla zorlamak istemiyordum.
Mete ve diğer programcıların yanına geldiğimde herkes sıkı çalışıyordu. 'Mete?' Sesimi duyduğunda başını kaldırdı. 'Kusura bakma Azra, dalmışım.'
'Önemli değil, şu Barlas'ların programı mı?' Bu sefer başını salladı. 'Bitmek üzere sadece son kontrolleri kaldı.' Akın'a bu programı en kısa zamanda yetiştirebilmek için herkes çok sıkı çalışıyordu. Buna şu anda ben bile dahildim.
Toplantıda ona verdiğim sözlerin hepsini tutabilmek için çalışıyorduk. Akın Barlas'ın bana güvenmesi gerekiyordu.
Saatlerce çalıştıktan sonra mesai bitimine yakın saate baktım. Akın beni saat yedi'de bekliyor olacaktı. Ben ise yanına gidip, ona o yemekte eşlik edecektim. Tabi bunun için ilk önce gidip hazırlanmam gerekiyordu.
Ofisten çıkmadan Anıl'ın yanına uğradım. 'Bugün biraz erken çıkıyorum ben.'
'Hayırdır noldu?' Hafifce omuzlarımı silktim. 'İşim var.' Başını olumlu şekilde salladı. 'Peki, çıkabilirsin.'
İlk önce eve geçerek yatak odasına geçtim. Geç kalmamak için bir an önce üzerimi değiştirip çıkmam gerekiyordu. Dolabımı açarak içinden derin göğüs dekolteli mini siyah bir elbise çıkardım. Makyajımı da tazeledikten sonra saçlarımı açarak hafifce maşaladım. Sonunda işim bittiğinde ise daha fazla vakit kaybetmeden evden çıktım.
Akın'ı verdiği adrese geldiğimde arabamı vale'ye teslim ederek içeriye girdim. Kapıda duran görevlinin beni masaya yönlendirmesi uzun sürmemişti. Akın beni gördüğü anda ayağa kalktı. 'Neredeyse umudu kesiyordum.' Gülümseyerek bana doğru bir adım attı. 'Hoşgeldin.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elysium | 18
Action'Sana benden uzak durmanı söylemiştim.' Dibime kadar girdiğinde geriye gidemeyip, sadece elimi göğüsüne koyabilmiştim. 'Karşıma çıkan sensin ama, üstelik bu hâlde.' Burnuma kokusu dolarken kelimeleri kafamda düzenlemeye çalışıyordum. 'Buna bir anlam...