Dreemur? Onun ismini duymalı yüzyıllar olmadı mı? Benim en başarılı eserim. Geri mi döndü? Onu kilitlediğime eminim halbuki. Aptalca bir taklidi olsa gerek. Değil mi? Onu gözetlemesi için bir şey mi yapsam? Gerçi o kadar güç harcamak istemiyorum. İşler alevlenmeye yakın. Biriktirmem gereken enerjimi böyle harcayamam. AHA buldum! Ölüm melekleri için bir fırsat değil mi bu? Onları kullanabilirim. O halde başlayalım.
Dreemur Tricky ile geri kaleye çıktı. Tricky'e verdiği sözünden dolayı Kraliçeye yaklaşamazdı da. Tricky'nin emirlerini dinleyecekti. Bıçağı gözünün önüne getirdi. Demek zihne saplanarak hafıza silebilirim ha? Bu garip şey ona babasını çağrıştırdı. Hafıza silme büyüsü. Onun yaptığını görmüştü. Acaba onun Crownbreaker ailesi ile bir bağı mı vardı? burada işler bittikten sonra onları ziyaret etmeliyim. Belki bir şeyler öğrenebilirim. Vanessa Dreemur'u görür görmez yanına koştu "Efen- Dreemur! İyi misin? Aklın yerinde mi?" Dreemur ona ihanet etmiş gibi hissetti. Onu unutması utanç vericiydi. "Ben iyiyim Vanessa. Ama aynı anda da ne zamandan beri böyle olduğumu merak ediyorum. Garip bir şey fark ettin mi?" Vanessa'nın aklında belirgin bir şey yoktu. Dreemur düşündü. Ardından yetim bıraktığı çocuk aklına geldi. Savaşta gözü dönmüştü. Kan dökme arzusunun kalıntılarını hissediyordu. Oradaki ben miydim? Yoksa sadece başka biri mi? Kafasının içinde bir ses duydu. Tanıdık bir ses. Kendi hatalarından başkalarını suçlama Dreemur. Her şeyi sen yaptın. Kendi kendine düşünerek cevap verdi. Hayır. Bu farklıydı. Kendi kendimi kandırmış gibiydim. Sen de ortalarda yoktun. Yaklaşık 20 senedir yoktun... sana ne oldu? Bana yol göstermen gerekmez miydi? Kendi kendine konuştuğu için deli olduğunu hissetti. Biz biriz Dreemur. Sadece parça parçayız. Her bir parça biziz. Ama en çok biz olan şey bütün parçaların biri olan biziz. Kafası karıştı. Neden hayat bu kadar felsefi ki? Normal değil miydi? Kimseden böyle bir şey duymamıştı. Öğrenmesi gereken çok şey var. Güçlenmek için çok yolu var. Binlerce hikâyenin karman çorman birikimi olan Dreemur, bir rüya kadar anlamsızdı. Bir amacı var gibi hissetse de nedenini bilmiyor mantıklı bağlar kuramıyordu. Bıçağa bir daha baktı. Bu şey işe yarayabilir miydi? Hafızası değiştiğinde oldukça farklı şeyler öğrenip ufkunu açmıştı. O an özündeki kendisinin sözünü hatırladı. Biz biriz. Sadece parça parça. Her parça biziz. En çok biz olan şey bütün parçaların biri. Bu sözlerin her biri aynı mı? Yoksa bir şey mi ifade ediyor? Diğer parçalarımı keşfederek daha çok kendim olabilir miyim? Tricky'den ayrılıp lavaboya uğradı. Ayada kendisine baktı. Orada gördüğü kişi kim? Kendisi mi yoksa o savaş manyağı mı? Cevabı çözdü. Hepsi. Ayna onu gösteren her şey. Rexem, Redhood, Crownbreaker, Lightners ve diğer tüm soyadları ve unvanlar. Her biri kanında. Bıçağı eline sapladı. Daha çok unutarak kendimi daha çok bulacağım. Bu çarpık dünyada kendimi sürekli tekrar bulacağım. Ve en sonunda gerçek amacımı ve nedenimi bulacağım. Özündeki zihni bu düşüncelerden rahatsız oldu. Ama inkâr edemedi. O korkusuz olarak biliyordu ki işin sonunda taraflar gerçekten belirlenecek. Tanrıların tarafı mı? Yoksa günahkarların mı? Yoksa gerçekten Dreemur'un tarafı mı? Dreemur'un tarafı ne?
Anlamak istiyorum.
Bayan Anna kadehinden yudum aldı. "Gerçekten burada içecek başka bir şey yok mu? Kendi kanımızı içmekten sıkıldım." Sağındaki CB konuştu. "Ölü olmaya hoş geldin Anna. Merak etme birkaç yüzyıla alışırsın." "Pfff burada sıkılmamak için ne yapabiliriz ki?" aralarından birisi çıkıştı. "Hadi eski maceralarımızdan bahsedelim. Bayan Anna! En yenimiz sensin. O halde sen başla. Dreemur hakkında bir şeyler vardı değil mi?" Bayan Anna ilgilendi. "Dreemur'u hepiniz gördünüz. Sonuncu kişi. Onun hakkında ne özel olabilir emin değilim. Şirin ufak bir çocuktu. Yetim olan bir çocuk." Masanın başlarından birisi konuştu. "Dreemur ismi hakkında Redhood efsanesi var gerçi. Çocuk nereli demiştin." "Ah evet... Redhood prensi. Gerçi Redhood tamamen silinmiş de." Ayağa kalktı. "OLAMAZ!" sonra canı sıkkın bir şekilde geri oturdu. "Redhood klanı yoksa başımız büyük belada demektir. Onlar yok olduysa meleklerin karşısında dikilecek kimse yoktur." "Abartmıyor musun? Melekleri öldürülmesi gayet kolay." "Bizim için kolay. Aynen tavşan gibi ürer ve sayısal üstünlüğü de sağlarlar. Redhood klanının onları toplu olarak öldürebilmek için büyüleri vardı. Umalım da prens birkaçını biliyor olsun." "Pek gerek kalmayacaktır. Biliyorsunuz o karanlık lordu." Diğer hepsi sessiz kaldı. Bir kadın ağzını açtı. "Biz neden buradayız ki?" başka birisi ağzını açtı. "Cehennemde acı çekmeyi mi yeğlerdin?" "Neden Crownbreaker olduk." Herkes sessiz kaldı. Her biri suçluydu. Birbirlerine top atar gibi soyadlarını atarak bu noktaya varmışlardı. Vay hepsinin haline.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lordların Efendisi
FantasyDreemur, geçmişinden kaçamazsın. "Peki geleceğimden kaçabilir miyim?" 1. kitap bu kitap gerçek hayattan bağlantısız olarak yazılmış tamamen kurgu bir kitaptır (word 24 ölçekte aşağı yukarı 800 sayfa)