Bölüm 2-Şeytanın doğuşu

117 7 0
                                    



Yaklaşık 2 ay henüz geçmişti, herkesin köşkte belli bir rutini vardı. Lusi her sabah dışarıdaki verandada oturup kitap okur, öğle yemeği vaktinden sonra tüm gün dövüş antrenmanı yapıp kendini geliştirirdi. Liz oğlu Dreemur ile ilgilenmekten boş zamanı çok azdı, bu zamanı da ya uyuyarak ya da kendi keşfettiği köşkün arkasındaki çiçeklerle donatılmış patikada eşiyle yürüyüşe çıkardı. Bütün ormanı dolaşan tatlı bir patikaydı yolda sürekli karşılarına ateş hayvanları çıkıyordu. Kırmızı, sarı ve turuncu ateş çiçekleri yolu süslüyordu. İşin tek kötü tarafı hava çok sıcaktı. Luk küçüklüğünde ateş krallığına uğradığı için alışıktı fakat Liz yeni doğum yapmış zayıf vücudu kolay yoruluyordu bu, bu yüzden bir çeşit hava tılsımı giyiyordu. Tılsım Liz' in etrafında ufak tefek rüzgarlarla serinlik sağlıyordu. Luk eşi ile patika yürüyüşünü bitirdikten sonra üvey kızı ile antrenman yapıyor sonra kahve içip klanından gelen raporlarını okuyordu. Victoria ise sürekli bir şekilde çalışıyordu, çamaşırlar, yemek hazırlama, Dreemur ile ilgilenme ve efendilerine hizmet etme. Belki normal birisi için sorun olabilir fakat onun için sıradan bir rutinden ibaretti. Kendi soyu 7 nesildir kraliyet hizmetçisi idi ve bundan gurur duyuyordu. Drak ise... her şeyden söylenmeye devam ediyordu. Aslında daha az söyleniyordu ama yine de rahatsızlık yaymada başarılıydı. Hayat basit bir düzende idi...

Bir sabah yine Lusi yatağından kalktı üzerindeki kırmızı geceliğini beyaz bir elbise ile değiştirdi ve boy aynasının karşısında üzerini düzeltti. Sonra makyaj aynasının karşısındaki tabureye oturdu, tarağını alıp annesine çekmiş siyah saçını tara- maya başladı. Lusi mavi gözlü normal boylu ve normal kalıplı 15 yaşında bir kızdı, oldukça da tatlıydı. Sınıfında herkesten daha iyi idi ve ortaokulu erkenden bitirmişti. Liseye ise annesiyle kaçınca fırsat bulamamıştı ama dert etmiyordu. Kendi kendini geliştirebilen akıllı bir kızdı sonuçta, yaşıtları ile arasındaki farkı kitap okuyarak kapatıyordu.

Saçını taramayı bitirince yavaşça kapısını açıp merdivenden inmeye başladı. Köşkün üst katında yatak odaları ve kütüphane vardı. Alt katta ise mutfak, misafir odası, yemek odası, çalışma odası ve bir yataklı revir vardı. Köşkün her tarafında gizli tüneller olduğundan köşkün dev görünmesine rağmen az odası vardı.

Lusi yavaşça inmeye devam etti ve mutfağa doğru yol aldı. En son okuduğu "ruh sanatı tarihi" kitabını yemek masasında bırakmıştı ve Victoria muhtemelen onu masayı temizlerken mutfağa bırakmıştır diye düşünüyordu. Mutfak kapısın önüne geldi ve içinde ufak bir tedirginlik yükseldi, çünkü Victoria çoktan kalkıp kahvaltıyı hazırlamaya başlamış olmalıydı fakat içeriden hiç ses gelmiyordu. Kapıyı nazikçe araladı.

Luk henüz uyanmıştı. Her zaman giydiği beyaz gömleğini giyip üzerine kömür karası örümcek ipliğinden yapılma özel ceketini geçiriyordu. Ayağa kalktı ve pantolonunu giydi. Yatağın diğer tarafında uyuyan eşine baktı, Dreemur' u yanına almış birlikte uyuyorlardı. Luk bu mutlu aile fotoğrafından gayet memnundu. Odanın kapısını yavaşça açarak çıktı ve çalışma odasına yöneldi. Koridorda ilerlerken duvardaki atalarının ve hizmetçilerinin portrelerine bakıyordu. Koridorun sonunda altın çerçeveli portrede 7. Büyükbabası Henry ve hemen yanındaki gümüş çerçeveli portrede de Henry'nin kardeşi Howard vardı. Howard kardeşi gibi savaşta yetenekli değildi fakat ev işlerinde harikaydı, bu yüzden öz kardeşinin hizmetçisi olmuştu. Ve bu durum nesilden nesile devam etti. Henry'nin torunları kraliyet ailesi iken Howard'ın soyu kraliyet hizmetçisi oldu. Kimse bunu dert etmemişti çünkü genelde kraliyet ailesi değişirdi ta ki Luk'un 8. Büyükbabasına kadar. Ondan sonraki tüm torunları klanın en güçlüsü olmuş böylece kraliyet ailesi değişmemişti.

Lordların EfendisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin