Bölüm 4 - Işık Lordu Lusi

68 4 1
                                    



Yaklaşık bir gün sonra köşkü terk edip kaleye gidecektik. Bütün eşyaları toplayıp ve bavullar ile kapının önüne koymakla bir gün geçmişti. Ben de uyumaya çalışıyordum ama içimde bir tedirginlik ve heyecan duygusu ile tıkanmıştım. Yarın ilk defa kaleyi görecek ve ailem dışında insanlarla dolu olan bir klan köyünde yaşayacaktım. Karnım tamamen burkulmuştu, annem orada bir okulda eğitim alacağımı söylemişti... diğer soylu çocukları ile birlikte. Ve her gün yerine hafta içi 5 gün olmak üzere eğitim alacaktım. Bunlar biraz sorun teşkil ediyor tabi ama üstesinden gelebilirim bence. Saat gecenin yaklaşık 12 si ben ise hala uyanık bir şekilde ders çalışıyorum, kendi canımı yeterince sıkar isem belki uykum gelir. Çalıştığım ders ırklar ve tarihleri. Evet bir kitaptan çalışıyorum ama ders kitabı olduğu için okuyorum sayılmaz herhalde, bu saatte ablamı rahatsız etmeye hiç niyetim yok. Kitapta yazana göre yarı şeytanlar ve yarı meleklerden 1300'lü yıllarda direk şeytan ve melek olarak bahsedilmeye ve insanlar tarafından sanki melez değil de sıradan bir ırk olarak kabul görülmeye başlanmış. Bu iki ırktan benim ırkım olanının hangisi olduğuna dair hiçbir fikrim yok, babam kanatlarımı çıkardığımda ya da boynuz veya halka büyütmeye başlayıncaya dek öğrenmemizin pek bir yolunun olmadığını ama muhtemelen saflığımdan ötürü bir melek olabileceğimden bahsetti. Daha kendi ırkımın ne olduğunu bile bilmeyecek kadar acınasıyım. Hayır sadece biraz zaman ve nereye ait olduğumu öğreneceğim, ah saçmalama hiçbir şeyi önceden kesin olarak bilemezsin, hadi ama herkes hisseder değil mi... babam muhtemelen yanılmıştır ben bir şeytan olmalıyım değil mi? Şimdi çok daha yanıldın babam çok şey biliyor ve çoğu şeyi de doğru tahmin ediyor muhtemelen yine doğru bir tahminde bulundu, en az annen kadar saf bir kişiliğin var kesinlikle bir mele- KİŞİLİK DEĞİŞEBİLİR SENİ AHMAK! SENSİN ASIL... ahmak... GERÇEKTEN KENDİNE OKADAR SAYGIN VARMI BUDALA! SEN KENDİNİ KÖTÜ OLARAK MI TANIMLIYORSUN CAHİL PİSLİK! CAHİL HA! ASIL CAHİL SENSİN SENİ SOSYOPAT P*Ç. YETER. Ah başım çok fena ağrıyor kendimle kavga mı ettim ben yoksa... garip. Üff... sanırım gece uyanık kalmanın bedeli bu. Ama hala yeterince yorgun değilim. Boğazım acımaya başladı... ah susadım. Neyse ki Bayan Victoria her zaman masama bir bardak ve taze su dolu bir sürahi bırakırdı. Sürahiyi tuttum ve bardağı taşırmayacak kadar su ile doldurdum. Su boğazımdan aşağı akar iken biraz acıdı ama hemen sonrasında daha iyi hissetmeye başladım. Her neyse kitaba dönelim. "Melekler genellikle şeytanlarla, şeytanlar da genelde meleklerle kıyaslanır. Melekler saf ve temiz giyime tasarıma önem verir ve ömürleri şeytanlara göre çok kısadır, yaklaşık 100 yıl" demek yaklaşık 95 yılım var ha... çokmuş. "Şeytanlar ise kullanışlılığa önem verir ve bu yüzden giyim kuşama genelde pek önem vermemişlerdir, hatta öyle ki bir dönemde şeytanlar çıplak bir şekilde gezerlermiş" ...iğrenç "şeytanların ömrü yaklaşık olarak 1000 olarak kayda geçmiş fakat 5000 yaşlarında olan bazı şeytanlar olduğu söylenti olarak geçmektedir" 1000 yıl bile olsa aşırı fazla değil mi? Babam duyduğum kadarı ile 200 üne basmış, fakat 20'lerinde gibi gözüküyor. Annem kaç yaşındaydı acaba... galiba 57 ama emin değilim. "Şeytanlar üreme hızı olarak meleklerden çok daha yavaş olduğu için dünya üzerinde sadece iki adet merkez klanı olmasına karşın melekler için bu sayı 200 yan ve 3 adet de merkez klana sahiptir" o kadar mı gerideyiz yani. Evet şeytan olmayabilirim fakat Redhood klanındanım "şeytanlar meleklerden daha güçlüdür fakat silaha daha bağımlılardır, misal olarak sıradan bir mızraklı şeytan usta bir melek savaşçıyı, 10 adet kaos canavarını ve 100 kadar sıradan meleği tek başlarına yenebilir." Yok ebenin... ne kadar da güçlü! "Şeytan klanları Redhood ve Blackrose dur" babam Blackrose dan bahsetmişti. Sanırsam Drak köken olarak oralıydı, kendileri bizi pek sevmezmiş. Bir saniye yani Vanessa'da Blackrose kanı mı var! Bu onun kırmızı tutkusu ile tamamen ters ki! Vanessa gözlüğü dışında tamamen kırmızı giymeyi seven saçı da kırmızının en güzel tonlarında idi. Drak ise siyah saçlı genelde siyah giyen ve kızının ondan tek aldığı şey olarak beyaz tenli birisiydi. Üstüne Drak'ın yırtık pelerini ve çirkin şapkasının aksine Vanessa düzgün ve uzun bir etek, üstüne sıradan bir uzun kollu tişört giyerdi. Fakat bütün bu sebepleri reddedip Blackrose klanından taht hakkı talep edebilir mi yani? Vay be... acaba... yok ya... ben de Lightners'tan taht hakkı talep edebilir miyim? Hani öyle bir niyetim yok ama acaba hakkım var mı? Kitaba döneyim bari, şu anda pek cevap bulabileceğimi sanmıyorum "melekler ve şeytanlar bilindiğinden beri düşman olarak söz edilir" cevabımı aldım. Asla. Kendi klanımın bile beni kabul edebileceğinden şüpheliyim. Kimse düşmanından olan birinin tahta geçmesine izin vermez. "Bu nedenden dolayı Lightners yan klanları genelde 100 kişilik olup şeytanları yalnız yakalayıp öldürmeye odaklıdır" canice. "Meleklerin merkez klanlarının adları Lightners, Angelland ve şu anda kayıp olan efsanevi İmmorstor'dur" İmmorstor ismini daha önce duymamıştım. Kulağa da iki dilden kelimenin karışımı gibi geliyor. Neydi onun adı... Latince sanırım. Çok eskilerden kalma bir dil ve garip kelimeleri var, fakat nedense bazen insanlar herkesin konuştuğu Temdolor dilini kullanmak yerine Latince kelimeler kullanıyorlar. Boğazım gene kurudu. Sürahiye uzandım ve bardağa su doldurmaya çalıştım, su sesi gelmedi. Sürahi bitmiş. Odamdan fazla ses etmeden çıktım ve sürahiyi doldurma amacıyla mutfağa doğru yöneldim. Uzun ve duvar boyunda pencereler olan koridorun olduğu taraftan gidecektim çünkü bu gece dolunay olması gerekirdi, o görüntüyü görmek istiyorum. Büyükbaba ve büyükannelerimin tabloları olan koridor es geçilebilirdi her halde. Yavaşça köşeyi döndüm ve camlı koridorun olduğu noktaya gittim. Evet dolunay kocaman bir şekilde görünüyordu, çok güzel. Sakin adımlarla pencereye bakarak yürürken bir ses duydum "BİR ADIM DAHA GELME!".

Lordların EfendisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin