Sanırsam dün akşam perdemi çekmeyi unutmuştum, güneş bugün pek soluk bir parlaklıktaydı. Yatakta gözlerimi kırpıştırarak ve gözümün ışığa alışmasını bekleyerek uyandım. Ayağa kalkmak yerine yatağımda biraz oturdum ve ilk dersimin ne olduğunu düşündüm... büyü? Yaşasın be en nefret ettiğim ve doğuştan gelen kusurum yüzünden iki kat çalışmam gereken bir ders. Ayağa sonunda kalkabilecek güç buldum. Hemen üzerimi giyip aşağı insem iyi olur... ah... giyiniğim, bununla mı yatmışım. Kahretsin çok kırışmış, değiştirmem gerek. Dolabıma gidecek gözüme masadaki bir şey ilişti... bu bir palto... üstünde de bir not var "bu soğukta eğitimlere dayanmak istiyorsan giy tek göz" kesinlikle Tricky yazmış. Paltoyu elime alıp inceledim. Kırmızının güzel bir tonuydu. Üzerinde de bir kapüşon vardı Redhood ha? Üzerime giydim, sonuçta Tricky'nin bana bir şey vermesi yeni. Rahattı, üstelik ince olmasına rağmen sıcak tutuyordu. Sürekli giydiğim örümcek ipinden olan ceket soğuğa karşı pek sıcak tutmuyordu, o daha çok elit göstermede iyi idi. Fakat eğitimlerde elit görünmenin pek bir önemi yok ha? Soğuk demiş iken bu sabah gerçekten hava buz gibi. Pencereye yanaştım... kar yağıyordu. Manzaram olan bütün o bahçe bembeyazdı. Karı pek sevmiyorum, küçüklüğümü ateş krallığında geçirmiştim bu yüzden sıcak daha rahat geliyor. Paltomu ilikledim ve hemen dışarı çıktım. Tricky çoktan büyü salonundadır, kalenin içini az buz ezberlediğimden en kestirme yol nerde biliyorum. Camlardan birini açıp aşağı atladım. 3. Kat falandı evet ama kar düşüşümü hafifletti. Koşar adım büyü salonuna gittim.
Ah? Kar mı? Bu sabah ne kadar da soğuk olduğunun başka bir kanıtı. Lanet paltomu da bulamadım... sinir bozucu. Tricky her zamanki gibi çoktan gelmiş. Dreemur gene mi uyuya kaldı acaba? "Prenses Tricky? Gelirken Dreemur'u uyandırmanızı rica etmemiş miydim?" "Sanki umurumda Lancelot. Derse gelir zaten, beni yalnız bırakacağını sanmam" ukala şey... soylu olmasaydı kesin öldürülürdü. Her neyse tahtaya önemli yerleri yazmaya başlayayım da daha fazla zaman israf etmeyelim. Tebeşirlerim neredeydi? Ah? Hepsi kırık bir şekilde yerde duruyor, bu ne halt böyle? "Majesteleri?" "Ne var?" "Tebeşirlere-" "hiçbir fikrim yok" tabi ki de yok. Birden kapı açıldı, Dreemur gelmiş olmalı. Notları zaten ortalamanın altında bari erken gelse. Üzerine kırmızı bir şey giymiş... o benim paltom değil mi? "Üzgünüm efendim yine geç kaldım vinonet." "Geç yerine... o üstündeki şeyi nereden aldın sen?" "Masamda buldum." "Ne zaman?" "Bu sabah" yalan mı söylüyor bu tek göz? Ayakkabıları ise... "Dreemur ayakkabında beyaz bir şey var." Ayağına baktı ve sanki bilmiyormuş gibi davranıyor... tebeşirlerimi o mu kırdı? Paltomu da sınıfta bıraktıysam çalmış olabilir. "Dreemur cezalısın!" "Ne? Ama-" "YETER! Çocukça şakalarını yapman biz Purpleskull klanı için bir utanç. Bu davranışlarını düzeltmen için de disiplin gerek. Evet disiplin... çember olmadan büyü yapman gerek, aksi taktirde yemek yiyemezsin." "Ama-" onun bahanelerini dinlemeye hiç niyetim yok. "Majesteleri gelin başka bir yerde çalışalım ki Bay Dreemur yaptığı yanlışın farkına varsın" hızlıca kapıdan çıktım. Prenses de arkamdan geldi. Güzel bu ona iyi bir ders olur.
Parlak ışık birden yandı. "Lightners mahkemesinden önce seni iyice bir sorguya çekeceğiz. Burada bildiğiniz her şeyi söylemeniz mahkemede lehinize ya da aleyhinize kullanılacaktır." "Anlıyorum" "kaç yaşındasınız?" "27" "orada kaç yıl kaldınız?" "Beş buçuk" "ne kadardır yoldasınız?" "Bir yıl" "nasıl kaçtınız?" "Ateş krallığına dinlenmeye gitmiştik. Güvenliği klanınki kadar sağlam değildi." "Hiç kimseyi yaraladınız mı?" "Henüz lortluk görevime başlamadım" "Hiç, kimseyi yaraladınız mı?" "Hayır" önündeki not defterine bir şeyler yazdı. Kör edici şu ışık gözümü almasaydı ne yazdığını görebilirdim. "Pekâlâ... neden kaçtınız?" bu soruyu gerçekten yanıtlamak zorunda mıyım? "Lütfen cevap verin." "Hizmetçimizin bir kızı oldu-" "Redhood klanı 300 yılda bir çocuk yapıyordu değil mi?" "Babası Blackrose klanından" "anlıyorum, devam edin" "sonra bir gece konuşmalarına kulak misafiri oldum... kendilerine daha iyi bir varis bulduklarından ve artık beni öldürebileceklerinden konuştular." "Kim?" "Üvey babam ve hizmetçimiz." "Devam et" "odama koştum ve kapımı kilitledim. Çaresizdim... o yüzden ışık tanrısına dua ettim. O da bana yanıt verdi." "-O- dediğin kim" "tanrı... bana saf ışık lordu olduğumu ve oradan kaçarsam tekrar beni Lightners klanına kabul ettireceğini söyledi." "Üzgünüm Bayan Lusi fakat elinizde buna dair pek bir kanıt yok" "dua edersem belki tanrı size de seslenir" adam arkasına yaslandı ve dalga geçercesine "ne okursan oku. Seni muhtemelen idam ettirmek israf olacaktır üstün genlere sahip olduğun belli. Muhtemelen seni bir soylu ile evlendirecekler... tabi şanslıysan. Bir daha düşündüm de harika bir Sanortum olursunuz" bunu söylerken yüzünü göremesem de pis bir ifadesi olduğunu anlayabiliyordum. Sanortum ha? İnsanlarla cinsel ilişkiye girip onları meleklere çeviren fahişelere denir. Ama bana fırsatımı vermişti. Bağlı ellerimi çoktan çözmüştüm, tabi o bunun farkında değildi. Gözünün önünde ellerimi kavuşturdum ve son çareme, Tanrıma dua etmeye başladım. Ey yüce tanrı bizi yaratan sen olduğuna inandım. Bana güç ver ki kendimi tekrar kurtarabileyim. Sana olan borcumu sonsuz sadakatimle geri ödeyeceğim. Birden oda aydınlanmaya başladı "SEN NE- KORUMALAR!" odaya apar topar 3 melek daha girdi ve ağızları açık bir şekilde bana baktılar. Yaklaşık yarım saattir gözüme tutulan o kör edici ışık benden yayılan ışık tarafından bastırılmıştı. Kanatlarım benden bağımsız bir şekilde açıldı dar odanın duvarlarına çarpınca duvarlar yıkıldı. Ayağa kalkıp beni sorguya çeken o adamın yanına gittim "Şimdi inanıyor musun?" "Ne- Neye?" "Tanrıya... ve de benim onun lordu olduğuma" "e- evet! İnanıyorum!" ışığım birden söndü. Birkaç saniye sessizliğin ardından 4 melek ayaklarıma kapandı "bizi affedin Lusi Lordumuz" o an kafalarını ezmek istedim "kaldırın kafalarınızı! Sadece tanrıya kulluk edin sizi ahmaklar" onlara kardeşimin varlığından bahsetmedim. Zaten öleceğinden eminim. Drak boş durmaz. Kendi kızını tahta geçirmek için her şeyi yapacaktır. Acaba... bu da benim günahım sanırım. Kendi temizliğimi bencilce saklayıp... KARDEŞİMİ ÖLDÜREMEDİM. ONU BEN ÖLDÜRMELİYDİM BÖYLECE ACI ÇEKMEZDİ. İŞTE BU ... en büyük günahım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lordların Efendisi
FantasyDreemur, geçmişinden kaçamazsın. "Peki geleceğimden kaçabilir miyim?" 1. kitap bu kitap gerçek hayattan bağlantısız olarak yazılmış tamamen kurgu bir kitaptır (word 24 ölçekte aşağı yukarı 800 sayfa)