2.Kısım Bölüm 3-Kasaba Turu

20 2 0
                                    


"Hayatım! Söylemeyi unuttum da sadece krizi hakkında bir şeyler yaparsan yeterli olur." Şerif birden odaya girip içerideki ciddi ortamı absürt bir havaya soktu. "BANA BUNU YAKLAŞIK 1 SAAT ÖNCE FALAN SÖYLEMEN GEREKİRDİ!" "İlk başta o kadar ufak bir çocuğa yapmayacağını düşündüm... sonra senin az buz deli olduğun aklıma geldi." Anna şerifin şapkasına bir bıçak fırlattı. Şerif şapkasını indirip bıçağın yaptığı hasara bakarken "Bu şapkayı daha yeni diktirdim" "KUSURA BAKMA ISKALADIM!"

Uzun bir kavganın ardından işlerine koyulmaları gerektiğini fark ettiler. Bayan Anna duvarda asılı duran dev beyaz dolabı açıp içinde bir aramaya başladı. "Daha önce de dediğim gibi Dreemur, krizi yok edemem... ama sana durumu geçiştirecek bir şeyler verebilirim." Küçük silindir şeklinde bir kutu alıp bana verdi. "Bu nedir?" "Kendi kanımdan yaptığım bir ilaç." "Ke- kendi kanın mı?" "Crownbreaker ailesi olarak genlerimizde canavarımsı denebilecek özelliklerimiz var. Bu ilaç ise vücudunun katliam yapmayı arzulamasını sağlıyor. Kısaca krize girdiğinde bu haplardan bir tane yut ve 30 saniye sonra krizin bir çeşit deliliğe dönüp bizzat katliamı sen yapacaksın. Merak etme akıl sağlığına neredeyse hiç zararı dokunmaz." Kutuyu açıp içine baktım. Posterde gördüğüm garip şekilli küçük şeylerden vardı. Demek bunlar hap. Kutuyu alıp ceplerimden birine koydum. Cidden... böyle şeylere ihtiyacım olması ne kadar da acınası. Kendimi çok zayıf hissediyorum. Şerif kolumu yakalayıp çekiştirdi. "Hadi Dreemur çok işimiz var." Sanırsam hayatım bir rutin kazanacak ha? Kapıdan çıkarken Bayan Anna seslendi. "Gereksiz yere hapı içeyim deme! Kalp krizine yol açabilir!" Kalp krizi?

"Peki ilk önce şu şapkamdaki delikten kurtulmak istiyorum" şapkasına baktım... gerçekten büyük bir delik. "Bak Dreemur bu kasaba senin yeni evin, nerede ne var bilsen iyi olur." Bana bir binayı göstererek "şu binada olanları bilmesen de olur" binaya azıcık baktım. Kapısının önünde birkaç Bayan oldukça erotik giysiler giyip makyaj ile donatılmışlardı. Hiç sorgulayasım gelmedi ve şerifin tavsiyesine uydum. "İşte ilk durağımız burası." Kapının önünde kocaman harfler ile TERZİ VE TABUTÇU yazılmış bir tabela vardı. İçeri şerifin arkasından girdim "Eren! Neredesin! Sana iş getirdim." Şerif dükkânın ortasında beklemeye koyuldu. Bende azıcık etrafa bakındım. Etraf cidden kirli görünüyordu, o kadar ki karanlık olmasına rağmen görülebiliyordu. Her yerde örümcek ağları vardı. Onun dışında düzensiz yerleştirilmiş yaklaşık 20 adet manken ve tabut duruyordu. "Eren? Neredesin seni lanet olası!" yukarıdan bir gıcırtı geldi "buradayım" yukarı bakınca tam tepemde birisi tavanda asılı bir şekilde bana baktığını fark ettim. Ürkünç bir giyimi vardı ama bir şeyler çağrıştırıyordu. "EREN ORADA NE YAPIYORSUN!" "HO, HO? Bay şerif efendi dükkanıma bir haşere getirmişsiniz. Bu ne büyük bir onur!" harika... önceden p*çtim şimdi de haşere oldum. Adam tam önüme atlayıp nazik bir şekilde yere kondu. Sonra dikelip bir bıçak çıkardı ve bana doğrulttu "ondan kurtulmalı mıyım?" Bayan Anna ile karşılaşmamış olsaydım bu beni ürkütebilirdi. "Saçmalama! O benim... eee... Çırağım!" "HO, HO? Demek sonunda çırak almaya karar verdin." Yüzüme yakınlaşıp gözüme dimdik bakmaya başladı. Ah... mor renkte... "Tek gözünü beğendim." "Sağ ol..." "sen benim gözlerimi beğendin mi?" "Anladık, Purpleskull klanındansın." "BİNGO!" sonra önümde eğilip. "Tanıştığıma memnun oldum Bay tek gözlü çırak. Ben Eren, ya da diğerlerinin değişi ile..." dişlerini çıkarıp sırıtmaya başladı "kara örümcek..." at yalanını s*kim. Yüzüne inanmadığımı belli etmek için bıkkın bir şekilde baktım. Yüzündeki pis sırıtış düştü. "O... o ifade ne öyle" bakmaya devam ettim "inanmıyorsun ha? Neden inanmıyorsun ki" bakmaya devam ettim "..." arkasını dönüp şerife kafasını dayadı "Eren! Ne yapıyorsun a*ına koyayım!" "HÜ, HÜ... benim kara örümcek olduğuma inanmıyor." "Dreemur kara örümcek ne be?" "Bir çeşit... canavar. Purpleskull'da gerçek kara örümcekle tanışmıştım." Birden Eren gelip yüzüme yaklaştı. "NE DEDİN!" "Şunu keser misin?" "ÖRÜMCEKLE Mİ TANIŞTIN? KİM! CEVAP VER DREEMUR YALVARIRIM!" "Neden bilmek istiyorsun ki!" dikelip gene o pis sırıtışını yaptı. "Yaklaşabileceğim birisi ise özünü çalabilirim de ondan." "O halde unut gitsin. Ona hayatta ulaşamazsın." Gene dibime kadar sokuldu, gözleri de yaşarmaya başladı. "Nedenmiş o?" elimle onu biraz uzağa ittirdim. "Purpleskull prensesi de ondan" hayali kırılmış bir çocuk gibi yere yapıştı. Sonra da yerde ağlayarak yuvarlanmaya başladı. Şerif de yanıma gelip ona bakmaya başladı. "Onu daha önce ağlatabilen birisini görmemiştim... sen bir ilksin sanırsam... tebrikler?" "O şeref bana ait..."

Lordların EfendisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin