Steven Steve odaya girince herkesin dikkati benden ona çevrildi. "Ne demek istiyorsun bay... ah? Bir gümüş... belirtmek istediğin bir şey mi var?" "Dreemur asla Rockwell'e zarar vermez... üstelik bu trenin sadece bir vagonunda bir kereliğine bulunmuş birisi olarak bu kadar temiz bir iş çıkarama-" birden kan kustu. Şerifler anlık bir şaşkınlığa uğradı. "Vuruldum... kalbimi ucu ucuna ıskaladı." "NE ZAMAN!" "5 dakika falan oldu... gidene kadar ölü gibi davrandım..." herkes birbirine bakıp gürültülü bir şekilde tartışmaya başladı... böyle giderse sorunu çözemeyiz. "BEYLER SESSİZ OLUN!" herkes aynen devam etti. Tam ayağa kalkacak iken Vanessa omuzumdan tuttu ve beni geri yaslandırdı. Ona baktığımda yüzünde ne yaptığını bilen bir gülümseme vardı. Ben yaslanınca kulağıma yaklaştı. Sıcak nefesini hissediyordum. "Kulağınızı kapayın lütfen." Dediği gibi kapattım. Ardından Steven'ın yanına gitti. Steven'ın kustuğu kana dokunduktan sonra derin bir nefesle kalktı. Ardından da duyup duyabileceğim en yüksek ve korkunç çığlıkların bir harmanını duydum. Kulaklarımı kapamasaydım ne kadar canım acırdı tahmin edemiyordum. Yaklaşık 5 saniye sonra durdu. Bütün şeriflerin elleri kulaklarındaydı. Bir tanesinin kulağı kanıyordu. "BU NE S*KİMDİ ŞİMDİ!" Vanessa yavaş adımlarla benim yanıma gelirken konuştu "Şu an bu trende tasarlanmış bir cinayet ve korunması gereken önemli bir eşya var. Fakat... buna karşın şeriflerimiz düzgünce argümanlar kurmadan hareket ederse gerçekten büyük bir sorun var demektir. Olayı inceleyip nelerin olduğuna..." omuzlarımdan tuttu. "...karar vermemiz gerek." Hepsi biraz bakıştıktan sonra anlaştılar. "O halde bu küçük mahkemeyi ben başlatıyorum." Sanırım bunu yapabilirim.
"Şimdi olayın en başından başlayalım! Katil ilk önce en arka vagondaki gümüş tren şerifi Rockwell William'ı kafasına vurduğu ağır bir darbe ile öldürdü. Ardından ise geceden faydalanarak ışıkları kesti ve içinde ben ve Vanessa dışında 9 adet gümüş ve bakır rütbeli aceminin olduğu vagondan bir kişiyi camdan dışarı tam tünelden geçtiğimiz sıra sarkıtarak öldürdü." "Acımasızca..." "Ardından da nasıl oluyor ise şu an içinde olduğumuz vagonu da geçip bay Steven'a saldırdı. Trenin hızına yetişebilecek başka bir vasıta olmadığını sanıyorum, o neden ile trenin üstünden gitmiş olmalı." "Peki iyi güzel ama ikinci kurbanın acemi vagonunda olduğunu söylemedin mi?" "Evet? Bir sorun mu var?" bakıştıktan sonra bana dönüp. "Açıp trenin üstüne çıkabileceği tek pencere en arka vagonda!" NE? O halde ikinci kurbanın ardından geri mi döndü? Hayır... kapı sesini kesinlikle duyabilirdim! Hatta duymak değil kapı önceden dış tarafından kırılmıştı! Çatıda herhangi farklı bir hasar da görmedim... "O kısmı şu an çözemeyiz..." "o halde ikinci kurban odasında nasıl belirdi? Arkandaki şu iki velet herhalde herkesi tanıyordur değil mi?" çocuklardan küçük olan konuştu. "9 kişilik bir takımdık... 10. Bir kişiyi hiç görmedik." "Ama saklanan bir 10. Vardı değil mi?" "Önemli soru o değil önemli soru ne için pusu kurduğu!" ona döndüm "Neyi kastediyorsun?" "Sana suç atmak için mi pusu kurdu yoksa tüneli mi? Senin gelmen ile tünelin aynı anda geleceğini bilmiyordur sanırım." "Muhtemelen hedefi bendim... tünel sadece denk gelen bir faydaydı." "Peki üçüncü kurban olayı? Onu neden öldürdü ki? Sadece seni aklamadı mı?" haklı... o halde bir şey geriye kalıyor... "O halde kimseyi o vagonda beklemiyordu! Bir şekilde kapıyı dışarıdan kırdı ve ilerliyordu ki ben ve Vanessa ile kırık kapının arasında kaldı... o da kabinlerden birinde saklandı! Kurbanlarından birisi ben olduğuma bunu lehine kullanacaktı, o yüzden elektriği kesti. Fakat ben karanlık olmasına rağmen onu fark edince planının işe yaramayacağını anladı ve bana saldırmayı amaçlamamış gibi gözükmek için şeriflerden birisini öldürdü. Ardından ben gidene kadar bir şekilde saklandı." "Bekle biraz... sen kurban olarak mı seçildin? Nereden biliyorsun be?" "Mektup hiçbir zaman Rockwell'de olmadı... fakat kurban olarak bir nedenden seçildi. Bozuk kiraz kasabasında aşağıda olan üç şerif vardı. Rockwell, ben ve Steven. Steven'ın vurulması da argümanımı destekliyor." "Argü... ne?" "...teorimi?" IH... bunlara daha da basit bir şekilde anlatmam gerekebilir... Orangeclock klanının kültürsüz olduğunu hep unutuyorum. Hatta bazen ben bu dangalakları ne diye koruyorum diye düşünmüyor da değilim. "Peki madem öyle katili nasıl bulacağız? Ya da direk katil kim?" evet asıl amacım bu ama nasıl yapacağım? Osman'ın bir sözü aklıma geldi, avcı kovalamaz avını her zaman, bazen ne isterse gösterip yaklaştır kendine. En onurlu değil belki pusu kurmak ama alçaklarla böyle oynarsın! Şu an düşmanım olan katil de sanırım alçak bir hainden başkası değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lordların Efendisi
FantasíaDreemur, geçmişinden kaçamazsın. "Peki geleceğimden kaçabilir miyim?" 1. kitap bu kitap gerçek hayattan bağlantısız olarak yazılmış tamamen kurgu bir kitaptır (word 24 ölçekte aşağı yukarı 800 sayfa)