Partiiii

19.7K 353 16
                                    

Canımı yaktın diye ben de başkasının canını yakacak değiIim. Tam aksine onu öyIe mutIu edeceğim ki yerinde oImadığın her güne Ianet okuyacaksın!

Dış kapıdan girip küçük bahçede ilerledim. Çantamdan anahtarları çıkartıp karanlıkta kapı deliğini denk getirmeye çalıştım. Birden soğuk bir el ağzımı kapattı…

Çığlık atamayı denedim ama ağzımı kapatan el bunu engelliyordu. Birkaç saniye daha yerimde tepindim.Sonunda ağzımdaki el çekildi.

“ Ah Effy ne kadar savunmasızsın sen. Bak kolayca kaçırırlar seni .”

Arkamı dönmemle mavi gözlerle buluşmam bir oldu.

“SENİ GERİZEKALI APTAL OROSPU ÇOCUĞU!” aynı anda bağırıp Ian’in göğsüne yumruklar atıyordum.

“Ah sakin ol güzellik. Elin ağırmış.”

“ Ödüm bokuma karıştı. Ayrıca ne yapıyorsun sen burada ? “

“ Beni yumruklamaktan vazgeçersen anlatacağım.” Derin bir nefes alıp konuşmasını bekledim.

“ Geçen Stephen’le sana geldiğimizde burada kitabım kalmış galiba onu isteyecektim.” Evet inanmayabilirsiniz ama ders Ian ders çalışıyor. . Bende. Okulun en popüler insanları da zeki olabilir gençler bu kadar yadırgamayın. Sadece sosyallikte değil derecede de zirveyi oynuyoruz. Geçen sene ben okul ikincisi Ian dört ve Stephen’de beşinci olmuştu. Bu sene birbirimizle yarışmaya karar verdik ve ben yine açık ara öndeyim ( Açık Ara = 0.8 puan )

“ Tamam gel içeriye bul kitabını ve defol.”

“ Tamam güzellik bu kadar sinirli olma.”  Benimle birlikte içeriye girdi ve çalışma odasına gitti. Stephen’le daha iki aydır çıksak da ikisiyle de 6-7 aydır arkadaşız. Gerçi Ian’le olan ilişkimize artık ne kadar arkadaşlık dersek. Sürekli didişip duruyoruz. Galiba onunla sadece kafamız güzelken iyi anlaşıyoruz. Stephen onun aksine daha terbiyeli biri olduğu için partileri pek sevmiyor ama beni kırmamak için gidiyor.

Mutfağa girip kendime bir kahve yapmayı karar verdim. Kahve makinasına su koyup çalıştırdım. Dolapları karıştırıp kahveyi aramayı başladım.

“ Of nerde şu kutu .” Sinirle son açtığım dolap kapağını çarptım.

“ Bunu mu arıyorsun ? “ duyduğum sesle sıçrayarak arkama döndüm.Ian elinde kahve kutusuyla tam arkamda duruyordu. Ben aniden dönünce yine fazla yakın duruyorduk.

“ Artık şu korkutma işinden vazgeçsen diyorum ? “

“ Korkutmaya çalışmadım ki aksine yardımcı oldum bence.” Bana göz kırptı ve elindeki kavozdan biraz kahveyi makinaya döktü. “ Bize kahve mi yapıyordun ? “

“ Hayır Ian kendime yapıyordum sen şimdi gidiyorsun.”

“ Ah beni kovuyor musun ? “

“ Aynen öyle.”

“ Ne kadar kaba bir hareket. “ Yine çarpık gülümsemesini takınıp benimle alay ediyordu.

“ Hadi canım daha yolun uzun. Kitabını bulduysan gidebilirsin.”

“ Tamam tamam gittim. Yarın çıkışta yine sizde çalışıyoruz değil mi ? “ Kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı.

“ Evet. Burdan Jack’lere gideriz sonra.”

“ Tamam güzellik. Görüşürüz.” Göz kırpıp arkasından kapıyı kapattı. Gıcık falan ama etkileyici çocuk. Bayağıda yakışıklı aslında. Mükemmel kol kasları ve sixpacki var. Ne diyorum ben ya kardeşiyle çıkıyorum !!

Mutfağı geri gidip kahveyi bir bardağa boşaltıp odama çıktım. Bilgisayarın başına oturup sosyal paylaşım sitelerinde gezinmeye başladım. Bugün Stephen’le çekildiğimiz bir fotoğrafı instagrama attım. Böyle bir saate yakın oyalandıktan sonra fazlasıyla sıkıldım. Daha fazla dayanamayıp kendimi yatağa attım. Uykuya dalmadan önce düşündüğüm son şey mavi gözler oldu.

“Kızım. Güzel gözlüm. Tatlım. Nar tanem.”

Hafifçe gözlerimi araladım. Annem yatağımın yanına çökmüş saçlarımı okşuyordu.

“ Hadi canım kalk okula geç kalacaksın. “

“Tamam anneciğim.”

Annem odamdan çıkıp arkasından kapıyı çekti. Yorganı üstümden atıp kalktım. Hemen hazırlanıp bir şeyler atıştırmak için mutfağa daldım. Mideme birkaç bir şey indirdikten sonra korna sesini duymamla dışarı çıktım.

...Okul çıkışı…

“Ian ver şu kalemi bana.”

“ Alt tarafı şuraya bir not alacağım ne mızmızlandın be”

“ Sevgilim al sen benimkini kullan.” Stephen bütün tatlılıyla bana kalemini uzattı.

“ Sağol sevgilim. İyi ki şu gerzek kardeşine benzememişsin.”

“  Kimmiş gerzek benim kaslarım yeter bir kere .” Ian sağ kolunu sıyırıp kaslarını ortaya çıkardı. Oha o ne öyle. O ne nasıl kas öyle..

“ Tamam adamım gösteriş yapma hadi daha partiye gideceğiz şu konuları bitirelim.”

Tamam şu an cidden kendimi inek gibi hissettim. Bu kadarı bana bile fazla.

“ Ben çıkıp hazırlanayım. Siz keyfinize bakın.” Başlarını bile kaldırmadan onaylayan sesler çıkardılar.Hayır bu halimizi okuldan biri görse hava falan kalmaz. Kütüphaneye kapatıp saatlerce işkence ederler.

Odama çıkıp dolabımın kapaklarını açtım. Şimdi seç bakalım seçebilirsen. Dakikalarca boş boş önünde durduktan sonra sonunda siyah pembe bir üste karar verdim. Altına da dar deri bir şort giydim. Siyah süet ayakkabılarımla tamamladım. Banyoya dalıp saçlarımı yandan topladım. Gözlerime koyu bir makyaj yaptım ve üzerime parfümü boşalttım.

Merdivenlerden inip mutfağa girdim. İkisinin de kafası bana döndü. Stephen gözlerini kocaman açtı ve ayağa kalkıp yanıma geldi.

“ Yine çok güzel olmuşsun melek.” Yanağıma bir öpücük kondurdu.

“ Kızım parfüm şişesiyle mi duş aldın bu nasıl koku böyle.” Ian burnunu tutarak mutfak pencersini açmak için ayağa kalktı.

“ Biraz daha abart istersen. Alt tarafı 5 kere sıktım.”

“ 15 olmasın o bir daha say istersen.”

“ Hadi hadi kalkın partiye geç kalıyoruz.” Stephen ikimizi de susturup kapıya yöneldi. Askılıktaki deri ceketimi alıp dışarı çıktım. Arabaya atlayıp partiye doğru yol aldık. 

İntikam TutkusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin