Zil Sesi

5.2K 127 1
                                    

   Arabayı yolun kenarına çekip çıktım. Bagajdan koşu ayakkabılarımı çıkarıp giydikten sonra ağaçların arasına daldım. Son 3 aydır yaptığım başka bir şey yok zaten. Normal insanlar depresyona girdiklerinde bütün gün yatarlar ,kilo alırlar, herkese küserler ama ben sürekli koşuyordum. 12 kilometre koştuktan sonra arabama atlayıp eve gittim.

Ertesi gün okula girdiğimde birden bütün gözler bana döndü ve herkes arasında fısıldaşmaya başladı. Ne olduğunu anlayamadığım için bakışlarımı yere dikip biyoloji dersliğine doğru yürüdüm. Sınıfa girdiğimde gördüğüm manzara ile içimde kocaman bir şey yok oldu. Stephen en arka sırada bir kızla öpüşüyordu. Ben hala kapıda dikilmiş onları izlerken yanımda Ian belirdi. O da benim gibi şaşkın bir şekilde onları izlemeye başladı. Stephen kızdan ayrılıp bakışlarını bize çevirdi. İlk önce yüzündeki gülümseme donsa da sonra yerini yine bir gülümseme aldı. Ama bu sefer sanki bizimle alay ediyor gibiydi. Bakışlarımı yanındaki kıza çevirdim. Kız gözünü bile kırpmadan Ian'e bakıyordu. Sonunda kendime gelip yerime oturdum. Hocanın sınıfa girmesiyle Ian gözlerini kızdan ayırıp yanıma oturdu. YANIMA OTURDU ! Bakışlarımı önümdeki kağıttan kaldırmayıp saçma bir şeyler karalamaya devam ettim.

" O kız benim eski sevgilimdi." Şaşkınlıkla Ian'a döndüm. Ne demem gerektiğini bilemediğim için ona öyle boş boş bakmaya devam ettim. Sonunda Ian derin bir nefes verip önüne döndü. Bunun üzerine ne denir ki ? Normal arkadaş olsa o zaten orospuydu falan dersin ama Ian benimle 3 aydır konuşmuyordu. Üstüne kız Ian'in kardeşiyle yiyişiyordu. Hocanın derse başlamasıyla bütün dikkatimi ona verdim. Tabi arada Ian'i dikizliyordum ama o hala boş duvara bakışlarıyla koca bir delik açıyordu.

Ders sonunda Ian bir şey demeden yanımdan kalkıp gitti. Tam ona seslenecekken Stephen'in bana baktığını fark ettim. Bende ona dönünce hemen yanındaki kıza döndü. El ele tutuşup sınıftan çıktılar. Ben de çantamı toparlayıp en son çıktım. Günün geri kalanında Ian ile bidaha karşılaşmadık. Muhtemelen eve gitmiştir diye düşündüm. Okul çıkışı eve gidip kendimi yatağa attım. Kafamdan Ian'in o cümleyi söylerkenki ses tonu gitmiyordu. Öfkeli değil hüzünlüydü. Evet neden hüzünlüydü. Ben böyle bir şeyi görsem öfkelenirdim. Yarın okulda mı sorsam acaba diye düşünürken kendimi Ian'in numarasını çevirirken buldum.Çaldı çaldı çaldı

" Alo." Tama açmasını kesinlikle beklemiyordum. Ne diyeceğim ki ben şimdi. Selam Ian bugün neden öfkelenmek yerine üzüldüğünü soracaktım mı ?

" Konuşacak mısın Effy ?"

" Konuşabilir miyiz ?" tamam kekelemeden çıktı bu kadarı

" Şu anda konuşuruyoruz ? " sesi sorarcasınaydı . Mantıklı çocuk.

" Yüz yüze demek istemiştim." 1,2,3 ve tam 4 kelime çıktı.Helal be kızıma

" Yarım saate her zamanki yerde." Dedi ve yüzüme kapattı.Hemen altıma bir koş çekip üzerine yüzücü atlet giydim.Havalar serinlemeye başladığından deri ceketimle tamamladım. Önceden olsa makyaj falanda yapardım ama şu son birkaç aydır umurumda değildi. Telefon ve anahtarları kaptıktan sonra arabama atladım. Her zamanki yer dediği aramız bozulmadan önce ormanlıkta buluştuğumuz açıklık bir alandı. Herhalde kimsenin görmesini istemediği için buraya çağırmıştı. Hava artık karardığı için oramana doğru yürürken tedirgindim. Etraftan gelen her seste içimdeki korku biraz daha artıyordu. En son telefonumun fenerini açıp yürümeye başladım. 5 dakika sonra açıklığa vardığımda etrafta kimse görünmüyordu. Telefonumun fenerini kapatıp bulduğum bir kayaya oturdum. Birkaç dakika sonra adım sesleri gelmeye başladı. Ama tek kişi değildi 2 tane adam bağıra bağıra etrafta dolanıyorlardı. Sarhoştular galiba.

" Oo Frank bak burada ne var." Önce yürüyen arkadaşına beni göstererek olduğum yere doğru yürüyorlardı. Hemen oturduğum kayadan kalkıp koşmaya başladım

" Hey güzellik kaçmasana eğlenirdik." Arkama bile bakmadan koşmaya devam ettim. Yarım dakika kadar koştuktan sonra sert bir şeye çarpmamla kendimi kıç üstü yerde buldum.

" Effy ?" Başımı kaldırmamla mavi gözlerle buluştum.Elini uzatarak kalkmama yardım etti " Ne oldu ?" bana mı öyle geliyor yoksa Ian benimle ilgileniyor mu ? Saçmalama Effy deli dana gibi ormanda koşuyorsun kim olsa ilgilenir dimi

" İki tane sarhoş adam bana asıldı." Birden koştuğum yönden sesler gelmeye başladı

" Güzelim nerelerdesin ??" sarhoş olan adamlardan biri beni aramaya peşimden gelmişti herhalde.Ian kolumdan çekiştirerek beni bir ağacın arkasına çekti. Adam bizim durduğumuz yere geldiğinde Ian birden durduğumuz ağacın arkasından çıkıp adamın suratına bir yumruk geçirdi. Diğer adam otların arkasından çıkıp Ian'a saldırmaya çalışsada iki saniye sonra o da kendini yerde buldu.Ian bana döndü

" Gel daha sakin bir yere gidelim." Ağzımı açmadan peşine düştüm. Hemen 15 dakika yakınımızda olan bir kafeye yürüyesiye kadar ikimizden de ses çıkmamıştı. Kafenin ahşap kapısını açınca tepedeki zil ince bir ses çıkardı. Kafede bizden başka sadece 2 tane orta yaşlı çift vardı. Ian köşedeki kırmızı koltuklara oturunca bende karşısına geçtim.

" Eh neden buluşmak istedin ? Öyle böm böm suratıma bakabilmek için mi ?"

" Bugün okulda olanlar neyin nesiydi ?"

" Ne demek istiyorsun ?" sesinde hafif bir sitem vardı

" O kız eski sevgilim dedin. O zaman Stephen'la ne işi var ? Ayrıca Stephen'in döneceğini biliyor muydun ?"

"Hayır bilmiyordum."

" Diğer soru ?" Ian derin bir nefes alıp pencereden dışarı seyretmeyi başladı. Bu sırada gelen garsondan Ian için tarçınlı kendime de sade birer kahve istedim Ian'a sorma ihtiyacı hissetmeden.

" Hala hatırlıyorsun demek nasıl içtiiğimi." Cevap verme gereği duymadan sadece hafifçe gülümsedim

"Aria ve ben 4 ay boyunca çıktık. Onu çok seviyordum. Onu gördüğüm ilk andan itibaren gözüm başkasını görmez olmuştu. Sırf kıza yanaşmam bile 2 ayımı almıştı. Tam aptal aşıklar gibiydim. 4.ayımızın sonunda beni aldattığını öğrenmiştim. Ertesi gün nasıl onunla konuşacağım ile ilgili planlar yaparken ayrılalım diye mesaj atmış. Mesaj atarak ayrılması bile koymamıştı bana. Bana en çok koyan beni kiminle aldattıydı." Konuşmasını yarıda bölen gelen siparişlerimiz oldu. Kahvemin yanına koydukları şekerleride Ian'a uzattım ve kahveden bir yudum aldım. Tadı iğrençti. Tam istediğim gibi.Ian yavaş kendi şekerlerini sonra benim şekerlerimi kahvesine atıp karıştırmaya başladı.

" Stephen'di." İlk başta ne dediğini anlayamamıştım. Sonradan jeton düştü

" Emin misin ?" ne kadar aptalca bir soru. Böyle bir soruda anca benden beklenirdi zaten.

"Evet.Stephen'a ilk yanaşan Aria olmuş. Öğrendim ki beni başından beri Stephen için kullanıyormuş zaten. Stephen'la bunun üzerine büyük bir kavga ettik ve birkaç ay konuşmadık. Ben bu sırada çok değiştim. Artık kızların hepsi gözümde birer sürtüktü. Bidaha kimseden hoşlanmayacağıma yemin ettim." Buraya gelirken Ian'den böyle bir konuşma beklemiyordum. Aslında hayatım boyunca Ian'den böyle bir konuşma duyacağımı bana söyleselerdi güler geçerdim muhtemelen. Şaşkınca oturup onu izlerken Ian'in aslında neler atlattığını fark ettim. O benim gözümde hep playboydu. Kızları ihtiyaçları için kullanan,ukala ve umursamaz bir tip. Deme önceden böyle değilmişmiş.

" Ta ki sana kadar." Ne demek bana kadar ?

" Ne demek istiyorsun ?"

" Bazen gerçekten aptal olabiliyorsun. Effy ben senden gerçekten hoşlandım. Öyle olmasaydı zaten asla kardeşime böyle bir şey yapmazdım. Ve açıkçası senin Stephen'i sevmediğini görmüştüm gözlerine. İlk aylardaki o parıltı sönmüştü sanki." Haklı mıydı ? Gerçekten Stephen'i sevmeyi bırakmış mıydım.

" Peki neden son 3 aydır benimle konuşmuyorsun ?" diye sordum

"Aslında..." Ian cümlesinin devamını getiremeden birinin içeri girdiğine dayir gelen zil sesini duyduk ve ikimizde o tarafa döndük....

----------------------

Tıkandım yazamıyorum artık. İsteyen olursa bana mesaj atıp biraz tüyo verebilir.

İntikam TutkusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin