Berabere

5.5K 139 0
                                    

Kısa bir duş aldıktan sonra merdivenleri ikişer ikişer aşağı indim. Mutfaktan gelen sesler sayesinde Ian'in hala evde olduğunu anladım. Mutfak kapısının pervazına yaslanıp kahvaltı hazırlamaya çalışan Ian'i izlemeye başladım

" Buraya yerleşmeyi düşünüyorsan o krepleri düzgün yapmayı öğrenmen gerekecek." Dedim alaycı bir ses tonuyla. Yan bahçeye gizlice girip yakalanan çocuk misali bana dönüp masum bakışlar attı. Tabi 2 saniye sonra kendini toparlayıp yaktığı krebi kurtarma çabasına geri döndü. Yanına gidip elindeki tavayı alarak yaktığı krebi doğruca çöpe attım

" Hey ne yapıyorsun." Dedi sinirle

" Ben bunlarla ilgilenirim sen masayı hazırla.Kahve falan yap ne de olsa yerini benden iyi biliyorsun." Ups ne demiştim ben az önce . Ian cevap verme gereği duymadan dediklerimi uyguladı. O kadar çok malzeme hazırlamış ki krep için en az 30 tane çıktı. Krepleri masanın ortasına koyarak karşılıklı sandalyelere oturduk. Krepler yüzünden Ian'in yüzünü bile tam göremiyordum. Haksızlık ama bu ?! Karşımda bir yakışıklı ile kahvaltı edebilecekken kreplerle bakışıyorum

" Yarışa var mısın ?" dedi muzip bir ses tonuyla

" Her zaman." Dedim ve hafifçe gülümsedim. İkimizde tabağımıza 10er tane krep aldık ve Ian'in başla komutuyla hızlıca midemize indirdik.

---------------

" Galiba biri mideme tecavüz etti." Diye yakındı Ian ve yattığı koltuğa daha çok yayıldı

" Benimki az önce bağımsızlığını ilan etti." Dedim ve kendi koltuğumda yan döndüm. Kapının tıklamasıyla ikimizde birbirimize baktık. Aynı anda yumrukları havaya kaldırdık ve

" Taş , kağıt,makas," diye bağırdık. Ben kağıt Ian ise makas yapmıştı. Ağlamaklı bir ses çıkartarak zorla koltuktan kalkıp ayaklarımı sürüye sürüye kapıya ulaştım. Kim olduğuna bile bakmadan kapıyı açtım

" Nerde kaldın kızım ya ağaç olduk burda." Gelen Jackie ve Carlos'tu

" Krep yarışması yaptık.Galiba kusacağım ." dedim ve kendimi yine salondaki koltuğa attım. Jackie ve Carlos peşimden gelip halimizi görünce gülmeye başladır

" Kim kazandı ?" diye sordu Carlos kahkalarının arasında

" Berabere." Dediğimde daha çok gülmeye başladılar. Gülmeleri geçtikten sonra onlarda tekli koltuklara oturdular.

" Eh canım ev boş parti veriyor muyuz ?" diye sordu Jackie bana dönerek

" Tabiki de veriyoruz." Dedim heyecanla koltukta doğrularak.

" Başın iyi dimi ağrımıyor. Zorlanacaksan hiç girme parti olayına." Diye sordu Ian ve o da koltukta doğrultu

" İyi iyi ağrı falan yok." Dedim ve hafifçe gülümsedim " O zaman şöyle yapıyoruz. Jackie sen mesajları at, Carlos ve Ian siz alışverişe gidersiniz kuzularım bende evi toparlayıp parti moduna sokuyorum." Parti organizasyonunda okulda üstüme olan olmadığı için hiç itiraz etmeden dediklerimi uyguladılar. Zengin olmanın en güzel yanı burada ortaya çıkıyor işte. İki katlı ve öküz gibi bahçesi olan bir evim var ve bu işin masraflarını hiç kendime dert etmiyorum. Ve tabi en önemlisi dolabımda partilik hiç giyilmedik en az 10 tane elbisem bulunuyor.

Ian ve Carlos için hemen bir alışveriş listesi hazırladım ve onları evden resmen attım. Jackie gerek toplu mesajı attıktan sonra salondaki halıyı kaldırmam için yardıma geldi

" Dün gece ne oldu hemen anlat. Hani siz bu çocukla konuşmuyordunuz ? Bir gece de ne olduda birden baş ağrını bile düşünmeye başladı ?" diye sıkıştırmayı başladı Jackie.

" Onu dün gece arayıp konuşmak istediğimi söyledim."

" Neden ?"

" Çünkü Stephen'le beraber gelen şu kızın onun eski sevgilisi olduğunu söyledi.Bende dertleşmeye ihtiyacı vardır diye düşündüm. İşte sonra..." bütün olanları tek çırpıda anlattım. Tabi öpüşme yakınlığı kısımları haricinde.

" Yuh bir gecede neler olmuş. Eh siz şimdi ciddi ciddi arkadaş mı oldunuz ? O kadar yaşanandan sonra." Aslında haklıydı. Dışardan çok saçma gözüküyordu. Aslında bakarsan içerden de çok saçma.

" Bilmiyorum şimdilik durum böyle. Galiba zamanla her şey rayına oturacak." Anlayışla başını salladı ve işimize devam ettik. Ortalıkta kırılabilcek birkaç değerli eşyayı bodruma kaldırıp yatak odası ve çalışma odasının kapısını kilitledim. Ian ve Carlos'un aldıkları yiyecekleri kaselere koyup salondaki büyük masaya yerleştirdikten sonra her şey hazırdı. Üçü de üstünü değiştirmek için evlerine dağılınca birden kendimi boşlukta hissettim. Odama çıkıp üzerime kırmızı ve iddaalı bir elbise seçtim. Derin bir göğüs dekoltesi ve dizimin bir karış üstünde biten eteği vardı. Gözlerime hafif bir makyaj yaptıktan sonra dudağıma kırmızı bir ruj sürdüm. Saçlarımı dans ederken savurabilmek için açık bıraktım. Ayna da son kez kendime baktıktan sonra odamı da kilitleyerek aşağı kata indim. Merdivenlerden inerken bir şey beni rahatsız etti. Ben mutfağın ışığını açık bırakmamış mıydım ? Yanlış hatırladığımı düşünüp mutfağa girdim. Işığı açtıktan sonra buzdolabından bir şişe su çıkartarak dolaptan aldığım bardağa doldurdum ve dudaklarıma götürdüm

" Kırmızı çok yakışmış." Arkamı dönmemle elimdeki bardağı yere düşürdüm. David elinde bir silahla karşımda duruyordu. Şokla birkaç adım geriye atarak kendimi tezgaha yasladım

" Ne işin var senin burada. Çek git." Diye bağırmayı başladım

" Ah güzelim. Onu dün geceyi Ian'le geçirmeden önce düşünecektin. Ne güzel 3 aydır usluydun." Nasıl ya. Bu sapık 3 aydır beni mi izliyordu

" Ama nasıl olur. Seni polisler götürmüştü." Elimle arkamı yoklayarak bıçak çekmecesinin önünde durduğumu fark ettim. Harika şimdi gerek tek şey onu oyalamak

"Polislerin bana engel olabileceğini gerçekten düşündün mü ?" O konuşurken yavaş yavaş çekmeceyi açmayı başladım " Aptallar benzin almak için bir yerde durup arabadan inerken kapıları kilitlemeyi unutu.." dış kapıdan ses gelmesiyle o tarafa döndü. Bende bunu fırsat bilip hemen çekmeceden bir bıçak çıkardım. Lanet olsun bu çok küçük. O bir daha bana dönmeden bıçağı arkamda saklamıştım

" Birini mi bekliyordun ?" diye sordu sinirle. Ne kadarda aptalca bir soru

" Aslında 200 kişi bekliyorum." O hala bana dönükken arkasındaki kapıdan Ian içeri girdi.Ama durduğu pozisyondan David'in silahını göremiyordu.

" Ian sakın." Diye bağırmamla David bana sırtını döndü ve silahı Ian'e doğrulttu.

" Oo işte beklediğim kişi de sonunda geldi." O hala Ian'e odaklıyken topuklu ayakkabılarımı sessizce çıkartıp ona doğru yaklaştım. Elimdeki bıçağı böbreklerine sapladığım sırada Ian son anda kendini yere atıp David'in ateş ettiği mermiden kurtuldu. David'in bedeni yavaş yavaş yere yığılırken sonra kelimeleri "Seni seviyorum" oldu.

----------------------

Canlarım bunu yapmak istemezdim ama okuma oranı çok düşmüş. Bir dahaki bölüm 5 vote sonra gelir.

İntikam TutkusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin