Ian'in gitmesiyle yavaş yavaş yukarı çıktım. Kısa bir duş aldıktan sonra etrafıma havluyu sararak dolabın karşısında geçtim. Kaç aydır okula özenmeden gidiyordum. Artık eski halime dönmemin zamanı geldi. Yokluğumda Cleo yönetimi ele almıştı ama artık geri dönüyorum. Altıma siyah kırmızı kareli bir mini etek üzerine iste siyah bir tshirt geçirdim. Kafama kırmızı şapkamı taktıktan sonra altıma siyah botlarımı geçirdim. Kırmızı rujumu sürdükten sonra sırt çantamı alarak aşağı indim.Kahvaltı için mısır gevreği yedikten sonra Ian'i beklmeye başladım. Tam elime kumandayı almışken dışardan korna sesi geldi. Mutfaktan sırt çantamı ve telefonumu alıp dışarı çıktım. Ian arabanın önüne yaslanmış bekliyordu. Beni görünce hafif bir ıslık çaldı.
" Güzellik eskiye dönmüşsün." Dedi beni süzerken
" Zamanı gelmişti bence." Başını sallayıp arabaya bindi. Bende yolcu koltuğuna geçtim " Ortalığı fazla boş bıraktım geri toparlamam lazım."
" Pek zor olmaz senin için." Gülümseyip radyoyu açtım. Jason Walker- Echo çalıyordu. Kendimi müziğin ritmine bırakarak gözlerimi kapattım.Ian yine gereksiz hız yaptığı için birkaç dakika içinde okula vardık. Arabadan inmemizle otoparkta olan herkesin gözü üzerime toplandı. Buna Stephen ve Aria'da dahil. Ian ile yan yana okula doğru yürümeye başladık
" Yine bütün dikkatları çekmeyi becerdin güzellik." Dedi Ian ve göz kırptı. Tam Stephen ve Aria'nin önünden geçeceğimiz sırada Koç'un uzaktan seslenmesiyle durduk
" Sizi beraber bulmam iyi oldu." Dedi Ian ve Stephen'a bakarak " İkinizi de basket takımına geri istiyorum. İkinci sezon maçları başlıyor ve takımda eksik var." Tam ikiside bir şey söyleyecekken koç onları durdurdu " İtiraz kabul etmiyorum. Okul çıkışı antreman var." Bir şey demelerine fırsat vermeden yanlarından geçti ve okul binasına girdi
" Lanet olsun." Dedi Ian ve Stephen aynı anda.İkisi anlamsız bir bak saniye bakıştıktan sonra Stephen Aria'yı kolundan tutarak kendiyle beraber sürükledi ve okula girdi.
" Ben ne zaman uzak durmaya çalışsam yine aynı ortama giriyoruz." Diye mırıldandı Ian kendi kendine. Bir elime koluna koyarak
" Kardeşisiniz siz ister istemez olacak bunlar sakin ol." Dedim. Bana birkaç saniye baktıktan sonra omuzlarını dikleştiripgülümsedi
" Hadi derse geç kalıyoruz." Kafamla onaylayıp onu okulun içine takip ettim. İlk dersimiz beraber olduğu için dolaplarımızdan kitaplarımı alıp sınıfa yürüdük. Bu sefer hiç çekinmeden gidip yanına oturdum. Biz oturduktan hemen sonra hoca sınıfa girdi.
Öğle arasına kadar her şey normal gitmişti. Bütün okul benim hakkımda konuşuyordu. Rahatsız oldum mu ? Tabiki de hayır. Gerçekten her şey rayında gidiyor. Kantine girip yemeğimi aldıktan sonra Carlos'un masasına oturdum. Biz sohbet ederken Jackie'de elinde tepsiyle yanımıza geldi. Carlos'u yanağından öptükten sonra oturdu. Ian nerde acaba ?
" Eh dün biz gittikten sonra ne yaptınız ?" diye sordu Jackie meraklı gözlerle. Ian'le aramı düzelttiğim için olsa gerek artık bana eskisi gibi davranıyordu. Buna biraz gücensem de çok çaktırmamaya çalıştım
" Bir şey yapmadık aslında. Direk uyuduk." Dedim normal bir şeymiş gibi
" Ian yakında size taşınsa yeridir." Dedi Carlos hafiften dalga geçercesine
" Benim de o yönde planlarım var aslında." Diye araya girdi yanıma oturan Ian
" Annem seni süpürgeyle kovar." Dedim ağzıma bir üzüm attığım sırada
" Ah ayıp ediyorsun güzellik. Bayan Stone beni senden fazla seviyor." Bak bu konu da haklı bir yanı var. Aramızın bozuk olduğunu bile bile son 3 aydır iki günde bir Ian'i soruyordu bana
" Hmm. Şansını dene istersen çatı katını sana ayarlayabiliriz." Biz böyle sohbet ederken birden tepemden bir soğuk bir şeyin aktığını hissettim
" Ayyyy pardon canımmm." Dedi cırtlak bir ses. Sinirle kafamı sağa çevirdiğimde karşımda elinde yarım bardak kola olan Aria duruyordu.
" Bittin sen."
" Çok korktum. " Kendi kendine gülerek masadan uzaklaştı. Ian ve Jackie'yi dinlemeden masadan kalktım ve o kattaki kızlar tuvaletine girdim. Aynanın karşısına geçip suyu açtım. İlk önce saçlarımı suyla biraz yumuşatmayı çalıştım sonunda tepeden bir topuz yaptım. Kıyafetimi temizlemeyi çalışırken kabinlerden Cleo çıktı. Birden aklıma gelen bir fikirle kendi kendime gülümsedim. Cleo yanımdaki muslukta ellerini yıkarken beni izliyordu
" Cleo nasılsın ?"
" Senden iyi olduğum kesin." ...
... Son ders...
Ders Fransızcaydı. En sevmediğim derslerden biri. En arka sırada oturmuş telefonla ilgileniyordum. Ian'den mesaj geldi
I : Güzellik çıkışta antremanım var. Sabah bırakacağım dedim ama ..
E : Biliyorum zaten antremanının olduğunu. İzlemeye gelirim sorun yok
I : CANIM kardeşimle sahada çok eğleneceğiz
E : Sakın birbirinize girmeyin
I : Ona bağlı
Zil çaldığı için cevap verme gereği duymadım. Çantamı toparlayıp yavaş adımlarla spor salonuna gittim. Seyirci kapısından girip tribüne oturdum. En önde oturan Aria'yı görmemle elim telefonuma gitti. Birkaç dakika sonra Cloe'nin geldiğini görmemle yüzümde bir gülümseme oluştu. Yanımdan geçerken bana göz kırpıp Aria'nın yanına gitti. Ne konuştuklarını duyamadığım için biraz sinirlerim bozulmuştu ama Aria'nın sinsice gülümseyip bana bakmasıyla her şeyin yolunda gittiğini anladım. Birkaç dakika sonra erkekler formalarının içinde sahaya çıktılar. Koç bize ters bir bakış atıp antrenmana başladı. Birkaç tur koşturduktan sonra onları iki takıma ayırdı. Stephen ve Ian'i farklı takımlara koydu. Tamam bu iyi sonuçlanmayacak. Maçın başı sorunsuz geçti. Ian ve Stephen birbirine hiç yaklaşmıyordu ama bir süre sonra onlarında arasında bir çekişme başladı. Ian'in tam basket atacağı sırada Stephen onun elinden topu almaya çalıştı. Birden Stephen elini Ian'nin suratına geçirdi. Burdan anladığım kadarıyla istemeyerek olmuştu ama Ian topu elinden attığı gibi Stephen'in üzerine atladı. İkisi de yere yığılıp birbirlerini yumruklamaya başladılar. Koç hemen yanlarına gidip onları ayırdı . Yerimden kalkıp sahaya demirlerin üstünden atlayarak sahaya girdim. Aria'da aynısını yapmıştı.
" Gidin kendinize gelin. Sizinle uğraşacak halim yok. Aranızda ne sorun varsa maçlara kadar halletseniz iyi olur." Diye azarladı onları koç. Ian'i kolundan tutup soyunma kabinlerine doğru sürüklemeye başladım. İlk başta itiraz etse de sonradan teslim oldu. Aria'da Stephen'i diğer kapıdan çıkardı. Galiba ikimizde daha fazla kavga istemiyoruz. Onu bankların birine oturttuktan sonra duvara asılı olan ilk yardım dolabından oksijenli su,pamuk ve yara bandı çıkardım. Ian'in karşısında oturduktan sonra yarasını temizlemeye başladım. Kaşı patlamıştı
" Konuşmayacak mısın ? Beni azarlarsın falan diye düşünüyordum" dedi Ian sakince
" Neden azarlayayım ?"
" Birbirinize girmeyin demiştin."
" Beni dinlemek zorunda değilsin arkadaşım." Bunu dememle hafifçe gülümsedi. Konuyu değiştirdi
" Yaşayacak mıyım doktor hanım."
" Kaş yüzünden bir şey olmaz ama bu egoyla çok gitmezsin bence." Gülümsemesi daha da büyüdü ve birden bana sarıldı.
-----------
Canlarım artık iyi kötü bir eleştiri atın lütfen...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Tutkusu
Novela JuvenilYüzümü soğuk ellerinin arasına aldı. Biraz öne eğilip iyice yaklaştı. Sıcak nefesini yüzümde hissettim. Buz gibi mavi gözlerle bana bakıyordu. Dudaklarımı aralayıp beklemeye başladım. Kafasını hafifçe eğip dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Ayrıl...