Pencereyi Açsana

5K 118 7
                                    

...Ian...

Evin önüne geldiğimde arabayı durdurmayıp son gaz devam etmemek için kendimi zor tuttum. Annemle karşılaşmayı hiç istemiyordum. Kapıyı çalıştığımda Stephen açtı

"İçerde seni bekliyorlar." Dedi hemen. Salona doğru yürüdüğümde beni takip etti. Babam beni görünce hemen ayağa kalktı

" Oğlum." Diyerek bana sarıldı. Ayrıldığımıza annemin yanına geri oturdu. Annem çenesiyle karşısındaki koltuğu gösterip orayı oturmamı istediğini belirtti. İnat olsun diye başka yere oturmak istesem de ilk günden problem çıkarmak iyi olmayacak diye oraya yönelttim kıçımı. Koltuğa oturduğumda

" Geldiğimizde senin evde olmanı bekliyordum." Dedi imalı bir şekilde

" Bende iyiyim anne. Tatil nasıl geçti." Diyerek cevap verdim. Stephen derin bir iç geçirip çaprazıma oturdu

" Bak kardeşin ne güzel evde bekliyordu bizi. Sen kim bilir yine nerelerde sürtüyordun da gelmedin." Dedi sesini hafif yükselterek. Stephen ne kadar durumdan memnun olmasa da annemi engellemek için bir harekette yapmadı. İçten içe zevk aldığı kesin benim burada azarlanmamdan

" Hadi Margerit acıktım ben yemeğe çıkalım mı hep beraber hem orada uzun uzun konuşuruz." Diye bir öneri de bulundu babam. Annem zor da olsa kabul etmişti. Yemek çok aksiyonlu geçmedi fazla konuşmadığım için annem beni azarlamak için bir şey bulamadı. Onlar üçü gülüp eğlenirken bende onları izledim. Her zaman olduğu gibi.

...Jackie...

" Ne demek anneleri gelmiş." Gözlerim fal taşı gibi açık bir şekilde Carlos'a bakıyordum

" Bende az önce Stephen'le konuştum yemektelermiş şu an."

" Ian'de mi oradaymış ?"

" Evet. Ne oldu ki bu kadar tepki verdin."

" Hiç iyi şeyler olmadığı kesin." Annesi oğulları arasında her zaman ayrıcılık yapan bir kadın olmuştur. Stephen'i ne kadar seviyorsa Ian'i de o kadar sevmiyordu. Nedenini kimse bilmiyor. Ian'in bile bildiğinden şüpheliyim. Carlos'a daha fazla çaktırmamak için elinden tutup

" Hadi bana bir kahve ısmarla ." diyerek onu cafe'nin birine sürükledim. Oturdup siparişlerimizi verdik

" Anlatmayacaksın değil mi ?" dedi hafifçe gülümseyerek

"Ian kendisi isterse anlatır bana düşmez." Diyerek cevap verdim

" Tamam." Dedi ve yanağımı sıktı " Eh haftaya Çarşamba doğumgünün. Özel bir şey ister misin ?" Çarşamba mı ? Salak o gerizekalı demek istesem de bozmadım

" Sen ol yeter." Diyip bir öpücük gönderdim " Ama tabi şu geçen gün gördüğümüz kırmızı elbise de olabilir bence ." Hafifçe kaşları çatıldı

" Sence de o elbise birazcıcık açık değil mi ?" dedi. Sesindeki bozulmayı hissetmiştim

" Yoo." Tamam açıktı. Eteği kıçımı anca kapatacak düzeydeydi. Arkası ise çapraz şeritler halinde sırtın yarısını anca kapatıyordu. Hele göğüs dekoltesinden hiç bahsetmiyorum

" Bakarız." Dedi düz bir sesle. O kara kara bu işten nasıl sıyrılacağını düşünürken bende büyük bir zevkle onu izlemeyi başladım.

... Effy...

Acaba nasıl gidiyor? Kavga ettiler mi? Stephen piçlik yapıyor mu ? Annesi böyle bir sürtük olmayı nerden öğrendi ?!?!

" Effy." Annemin aşağıdan seslenmesiyle yanına gittim ve karşısına oturdum.

" Anlat bakalım nasıl gidiyor."

" Ne nasıl gidiyor anne ?" diye sordum merakla

" Psikologla son randevuna gitmemişsin ben tatildeyken aradılar." Siktir

" Ah ben onu unutmuşum."

" Bak Effy oraya kendin gitmek istedin seni zorlayacak değilim kendini iyi hissediyorsan bırakabiliriz ?" dedi anlayışla. Ben bu kadını yerim ya

" Aslında bakarsan daha iyi hissediyorum." Dedim hafifçe tebessüm ederek

" Ian mi bu sana iyi hissettiren ?" dedi ve göz kırptı. Cevap vermek yerine dudağımı ısırdım

" Zaten onu hep Stephen'den daha yakışıklı bulmuştum."

" Anneeeeeee." Diye çığırındım. İkimizde aynı anda gülmeye başladık

" O zaman ben yarın arayıp iptal ederim. Bir daha canın isterse gidersin."

" Tamam anneciğim. " diyerek yerimden kalktım ve onu yanağından öptükten sonra geri odama çıktım. Telefonuma baktığımda Cloe'den mesaj gelmişti

C : Galiba bir şeyler öğrendim ama daha tam emin değilim

E : Ne gibi bir şeyler

C: Bugün evine gittim. Annesi de vardı. Araları bir şey yüzünden bozuk ama daha tam anlamadım

E : Tartışmışlardır bir şey yüzünden

C : Yok öyle bir şey değil. Daha büyük

E : Öğrenince bana hemen haber ver

C : Az kaldı 2 güne kalmaz çıkar ortaya

E : Tamamdır

Bugün aldığım ilk iyi haber bu herhalde. Cleo'le aramızdaki anlaşmaya iş bitince uysam mı uymasam mı diye düşünürken telefonumdan bildirim sesi gedi

I : Nerdesin ?

E : Odam da sen ?

I : Pencereyi açsana

Ha ? Pencere mi ? Kalkıp pencereyi açtığımda aşağı baktım. Ian Pencerenin altındaki ağacın orda duruyordu. Beni görünce hızlıca ağaca tırmanmaya başladı

" Kapıdan girsene insan gibi." Diye seslendim sessizce

" Böylesi daha eğlenceli". Dedi ve tırmanmaya devam etti. Pencerenin hizasına geldiğinde çekilmem için bana işaret yaptı ve içeriye atladı.

" Sen gerizekalı mısın ? Düşebilirdin !!!" dedim sinirle

" Annen bu saatte kapıdan bırakmazdı güzellik." Çalışma masama doğru yürüyüp kendini sandalyeye attı

" Bence alırdı." Dedim ve odamın kapısını kilitledim. Ne olur ne olmaz şimdi annem içeri dalar falan

" Bu çıkarıma nerden vardın ?" dedi meraklı bir şekilde

" Seni yakışıklı buluyormuş." Hafifçe ıslık çaldı

" Dedikodumu yapmışsınız ?"

" Yok konusu açıldı." Yatağa yürüyüp ona bakan köşesine oturdum. Oda dönen sandalyede kendi kendine dönüyordu.

" Benim sandalyemde onu benden başkası yapamaz." Dedim yapmacık bir sinirle

" Gel beraber yapalım." Dedi piçsmiley'ını yüzüne oturtarak. Ayağa kalkarak yanına gittim. O şaşkınlıkla bana bakarken ben sandalyenin kolluğuna oturdum

" Ben başka bir şey kastediyordum ama bu da olur." Dedi gülerek. Tabiki kucağına oturmayacağım. Birden sandalyeyi saat yönünde döndürdü. Ani hızlı dengemi kaybederek arkaya doğru düştüm. Tam kucağına

" Bak be bunu kastetmiştim." Saçlarımı yüzümden çekip sinirle ona doğru döndüm. Tam ağızımı açacakken ne kadar yakın olduğumuzu fark ettim. Gözlerimi istemsizce dudaklarına kaydırdım ama kendimi toparlayıp hemen gözlerine baktım. Ama o hiç tereddüt etmeden dudaklarıma bakıyordu

" Ian bence bunu yapmamalıyız." Dedim kalkmaya yeltenerek ama o belimden tutup bunu engelledi

" Neden ?" Gerçekten neden ? Önümüzde ne gibi bir engel vardı ki

"Bilmiyorum." Diye fısıldadım. Daha fazla düşünmeme fırsat vermeden dudaklarını dudaklarıma bastırdı.


İntikam TutkusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin