Sabah kalkıp odamdaki tuvaleti kullandıktan sonra kısa bir duş alıp giyindim. Kıyafetime uygun kırmızı rujumu sürdükten sonra siyah bir sırt çantasına bugün lazım olan 2-3 kitap atıp odamdan çıktım. Aşağıdan gülüşme sesleri gelince Steve'in geldiğini düşünüp merdivenleri indikten sonra mutfağa girdim. Annem ve Ian karşılıklı oturmuş ellerinde birer fincan kahve sohbet ediyorlardı. Ian beni görünce ayağa kalkıp
" Günaydın sevgilim." Diyerek yanağıma kısa bir öpücük kondurdu.
" Günaydın." Diye cevap verebildim sonunda "Senin ne işin var burada?" diye sordum
" Stephen aradı. Onu ve Cloe'yi yoldan alacağız beraber girelim okula diye düşündük."
" İyi düşünmüşsünüz de keşke haber verseydin gelmeden önce." Diye cevap verdim kahve makinesine doğru yürürken
" Sen onu dinleme Ian. O yine tersinden kalkmış.İstediğin zaman gel." Diyerek araya girdi annem. Ona ters bi bakış atıp kahveyi karton bardağa boşalttım.
" Hadi çıkalım geç kalacağız." Diye kolundan tutup sürükledim Ian'i. Tutuşumdan kurtulup annemle vedalaştık sonra benim için dış kapıyı açıp çıkmamı bekledi ve peşimden çıktı
" Bu kadar bozulacağını bilseydim gelmezdim." Dedi Ian soğuk bir sesle ve arabasına bindi. Bende hemen yolcu koltuğuna atladım
" Bozulmadım. Sadece anneme söyleyip söylemediğimi bilmiyordun.Ya söylememiş olsaydım?"
"Arkadaş olduğumuzu biliyordu Effy. Hayır bu kadar düşüncesiz olduğumu mu düşünüyorsun." Dedi arabayı çalıştırırken. Aslında haklıydı. Yani Ian son zamanlarda zaten gelip gidiyordu eve.Annem garipsemezdi herhalde
"Özür dilerim. Biliyorsun sabahları huysuz olduğumu." Dedim yüzüne bakarken "Sadece seninle uyuduğum zamanlarsa sabahları mutlu kalkabiliyorum." Dedim. Bunu dememle yüzündeki sert ifadece çözünmeye başladı
" Sorun değil." Dedi. Koltuğun üzerinden eğilip yanağına bir öpücük kondurdum "Ben araba kullanırken yapma böyle şeyler güzellik." Hafiften güldüm. Birkaç dakika sonra Cloe'nin evin önünde durduk. Stephen çoktan gelmiş ikisi merdivenlere oturup sohbet ediyorlardı.Bizi görünce ayaklandılar
" Bir an hiç gelmeyeceksiniz sandık. Ağaç olduk burada." Diye yakınmaya başladı Cloe
" Buradan hiçte sıkılmışla benzemiyorsunuz."diyerek göz kırptım. Cloe çenesini kapatıp hemen arabaya atladı. Ian ve Stephende kardeşçe selamlaştıktan sonra Stephen Cloe'nin yanına arkaya oturdu. Ian gülerek bana baktıktan sonra arabaya bindi. Ne güzel gülüyorsun sen.
Okula varınca dördümüzde aynı anda arabadan indik. Stephen rol gereği Cloe'nin yanına yürüyüp elini tuttu. Cloe şaşkınca Stephen'e baktıktan sonra hafiften kızardı. Ian'de hemen yanıma gelip kolunu omzuma attı ve beni kendine çekti. Dördümüz beraber okula yürüdük. İlk defa bütün gözler benim ve Ian'nin değil Stephen ve Cloe'nin üzerindeydi. Cloe tabi halinden memnun sırtını dikleştirip gururlu adımlarla yürümeye devam etti. Sabah kahvesi için kafeteryaya girdik. Ian ve ben masamıza oturduk. Stephen ve Cloe de hemen aynısını yaptı.
" Aria şimdiye haberleri duymuştur.Şu arka köşedeki masadaki kızlar ona haber yollayanlardan.Her an kapıdan girebilir o yüzden kim ne dese hemen gülmeye başlayıp çok eğleniyormuş gibi gözükeceksiniz." Dememle kafalarını sallayıp birer kahkaha bastılar " Siz ikiniz askerlik arkadaşı gibi değilde sevgili gibi otursanıza." Diye azalarladım ikisinide bu sefer. Stephen hemen Cloe'nin sandalyesini kendine çekip kolunu omzuna attı. Cloe'de başını omzuna yasladı ve gülümsemeye başladı. Ne kadar uyumlu bir çift değil mi. Ian bize birer kahve alıp masamıza geldiği sırada Aria kafetryanın kapısından girdi. Bize görmesiyle hemen adımlarını hızlandırıp masamızın tepesinde dikildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Tutkusu
Teen FictionYüzümü soğuk ellerinin arasına aldı. Biraz öne eğilip iyice yaklaştı. Sıcak nefesini yüzümde hissettim. Buz gibi mavi gözlerle bana bakıyordu. Dudaklarımı aralayıp beklemeye başladım. Kafasını hafifçe eğip dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Ayrıl...