Ian arabayı evin önünde durdurdu. Kapıyı açıp arabadan çıktım. İlk adımımı atar atmaz dengemi kaybettim. Neyseki Ian yetişip düşmeden beni tutmuştu
"Güzellik alt tarafı soyulmuş dediğin dizinle adım bile atamıyorsun. Ne yapacağım ben seninle ? "
" Ian bak sakın kucaklamaya falan kal..." ben cümlemi tamamlayamadım ayaklarımın altındaki zemini uçup gitti ve kendimi Ian'ın kollarında buldum. Ona kızgın bakışlar atarken o sadece tipime gülüp eve kadar yürüdü.Ian'ın kucağında hareket edebildiğim kadarıyla cebimden anahtarı çıkartıp kapıyı açtım. Ayağı ile tekmeleyip sonuna kadar açtı ve ikimizi içeri soktu
" Hazır buraya kadar taşımışken mutfağa da taşı bari çok acıktım."
" Fazla alışma bu taşınma işine yarın okul kendi başınasın çünkü." Yine de beni mutfağa kadar taşıyıp bir sandalyeye bırakmıştı
" Alışmam sen dert etme."
" İyi." İyi ? Hödük! Ama şimdi hakkını vermek lazım.Düştüğümden beri adım atmadım desem yeridir.
Buz dolabından tavuk ve birkaç sebze çıkartıp tezgaha bıraktı. Ocağın altındaki dolaptan da bir tencere alıp tezgaha koyduktan sonra sebzeleri yıkamaya başladı. Ne yapıyor bu çocuk ? Daha da önemlisi her şeyin yerini nereden biliyor ?
"Ian ?" bana dönmeden hı gibisinden bir ses çıkardı
" Ne yapıyorsun ?"
" Acıktım demedin mi yemek yapıyorum senin için." WTF!?!
" Peki sen yemek yapmasını nerden biliyorsun ?"
" Aslında yapabildiğim sadece 2-3 tür yemek var.Onlarda en sevdiklerim. Bir ara canım sıkıldığında öğrenmiştim."
" Tamam. Ehmm, her şeyin yerini nerden biliyorsun ?"
" Çok soru sordun güzellik. Az dur da motorun soğusun." Verdiği cevaba bozulup çenemi kapattım. Ian ise tamamen işine konsantre olmuştu. Zehirlenmeyiz umarım diye içimden geçirirken mutfağı enfes bir koku doldurdu. Cebimden telefonu çıkarıp çaktırmadan Ian'ın birkaç tane fotoğrafını çektim. Kim bilir lazım olur belki. Yemeğini altını kapatıp dolaptan iki tane tabak çıkardı. Yemeği tabaklara bölüştürüp birine önüme koydu. Bayağı güzel gözüküyordu aslında. Bir Ian'a bir yemeğe bakmaya başladım.
" Korkma zehirlenmezsin." Çarpık gülümsemesiyle beni izliyordu. Çatalla yemeğin birazını alıp ağzıma götürdüm. Mükemmeldi. Galiba şimdiye kadar yedeğimin en güzel tavuk yemeği bu. Hemen yemeğin üstüne yumulup hepsini mideme indirmeye başladım. Duyduğum kahkaha sesiyle kafamı kaldırdım.Siktir. Ian beni izliyordu.
" Çok gozol olmoş olono soğlok." Evet arkadaşlar ağızımız doluyken konuşmamamız lazım.Ian bir kahkaha daha patlattı.
" Afiyet olsun güzellik." Gözlerimi devirip tabağımda kalan yemeği de bitirdim. Galiba patlayacağım. Zorla ayağa kalkıp topallaya topallaya tabağımı makineye koydum. Hemen peşimden Ian'de aynısını yaptı.
" Şimdi ne yapalım ?" diye sordu. Gitmemekte kararlı herhalde. Neyse bana uyar tek başıma canım sıkılacaktı zaten.
" Seni bilmem ama benim dizim başlayacak birazdan."
" Hangi diziymiş bu ?"
" The vampire diares."
" Öldürseler izlemem !!!"
...20 dakika sonra...
" Doğru mu anladım şimdi. Elena Damon ile çıkıyor.Aynı zamanda kız Damon denilen çocuğun kardeşinin eski sevgilisi. Bu arada Damon'ın kardeşi Damon'ın eski sevgilisinden hoşlanıyor ?"
Ben ayaklarımı sehpaya uzatmış bir şekilde otururken Ian de kafasını kucağıma koyup uzanmıştı. Daha az önce diziyi izlemem diyen çocuk bütün dikkatini diziye vermiş beni soru yağmuruna tutuyordu.
" Aynen öyle." Diyerek yanıtladım
" Ve sen bunu kaç sezondur izliyorsun ?"
" Evet Ian !"
" Doğruyu söyle sırf Stephen ismi geçiyor diye izliyorsun değil mi ?" gülümseyerek beni izliyordu.
" Saçmalama. Bu arada Damon denilen karakterinde gerçek ismi Ian. Dizi resmen sizi anlatıyor."
" Damon'ın daha yakışıklı olmasından anlamıştım bunu." Dizideki erkek karakterlerin ikisi de acaip yakışıklıydı. İkisi de 5 dakika fotoğraflarına baksam ağzımın suları akacak biçimde meteordu.Tamam yeter bu kadar yavşadığım. Ian'ı boşverip diziye odaklandım. Dizi bittiğinde Ian'ın yorumunu almak için başımı eğdim.Uyumuş...
Uyurken normal Ian'den eser yoktu. Saçları hafif dağıldığı için yüzü iyice masumlaşmıştı. Resmen tatlı gözüküyordu. İlk başta uyandırmak istesem de bu fikrimden vazgeçip bir süre daha onu izledim. Esneyerek kanalların arasında gezinmeye başladım..
Siyah bir tünelde yürüyordum. Etraftan yere damlayan su sesleri geliyordu.Birden yanımdan bir köpek geçmesiyle hafif bir çığlık attım. Yürümeye devam ettim. Tünelin sonundaki ışığa doğru ilerliyordum. Birden karşımda bir erkek figürü belirdi.Arkasından gelen yoğun ışık yüzünden yüzünü seçemedim.Galiba elinde bir bıçak vardı. Birden bana doğru koşmaya başlayınca bende hiç düşünmeden ters yöne dönüp koştum. Sert bir cisme çarpmamla çığlığı koyuverdim.
Uyandığımda ağlıyordum. Hala koltukta olduğumu fark ettim. Ian kalkmış iki kolumdan tutup beni sallıyordu.
" Ne yapıyorsun sen be !" bağırarak onu ittim
" Sakin ol. Kabus görüyordun bende seni uyandırmaya çalıştım."
"Böyle mi uyandırılır. Hem senin ne işin var hala burada." Şaşkınlıkla gözleri büyüdü. Hala bağırıyordum.
" İyi ben gidiyorum. Kabuslarınla iyi geceler." Oturduğu yerden kalkarak kapıyı çarpıp gitti. Ne yapmıştım ben az önce ?
---------
Canlarım okuyan sayısı birden arttı ve çok sevindim. Umarım böyle devam eder. Birdaha ki bölüm 5 vote olunca gelir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Tutkusu
Teen FictionYüzümü soğuk ellerinin arasına aldı. Biraz öne eğilip iyice yaklaştı. Sıcak nefesini yüzümde hissettim. Buz gibi mavi gözlerle bana bakıyordu. Dudaklarımı aralayıp beklemeye başladım. Kafasını hafifçe eğip dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Ayrıl...