Bölüm 23
Telefonu çekmeceye sakladıktan sonra üstüme rahat bir şeyler giyiyip banyoya geri döndüm. İlk yardım çantasını kaptıktan sonra çalışma odasına girdim. Annem ve ben her yeni model telefon çıktığında dayanamayıp onları aldığımız için boşta bir sürü telefon ve sim kartı duruyordu. Bir tane kendime bir tane de Ian için alıp aşağı indim. Annem hala mutfaktaydı . Salona girdiktan sonra Ian'in karşısına oturdum
"Bileklerini uzat." Stephen kafasını dönüp bizi izlemeye başladı.Ian Bileklerini bana uzatında ipten dolayı oluşan yaraları temizledim ve üzerinden bez sardım
" Kesikler çok derinse hastaneye gidelim ? " diye önerdi Stephen
" Yok kardeşim. Fazla derin olsa kanaması durmazdı zaten." Dedi Ian
Telefonlara sim kartlarını yerleştirip birini Ian'e verdim
" Yenisini alasıya kadar idare et ." Ian sorarcasına bana baktı " Yukarda bunlardan 20 tane daha var.Lazım olur diye" Ian anlamış olacak ki kafasını olumlu anlamda salladı. Yerimden kalkıp Stephen'in yanına oturdum. O da kolunu omzuma atıp beni iyice kendine çekti. Boş yere onuda şüphelendirmek istemiyorum hiç uygun bir zaman değil. Annemin hazırladıklarını yedikten sonra Ian ve Stephen kendi evlerine gitti. Bende çok yorgun olduğumu söyleyip odama çıktım.Tabi ilk önce evin bütün kapı pencerelerini kontrol ettim. En kısa zamanda yeni kilit taktıracağım hepsine. Yatağa girdikten sonra Ian'e mesaj attım
E : Biz eve geldikten sonra odama girip telefonumu bırakmış.Bir de mesaj vardı " Şimdilik benden kaçmış olabilirsin güzelim ama peşindeyim." Diye
5 dakika sonra cevap geldi
I : Piç kurusu. Bulduğum yerde geberteceğim onu
E : Ian artık hiçbir yerde güvende hissetmiyorum
I : Kapıları pencereleri kontrol ettin mi ?
E : Soruyor musun bir de ? Tabiki de ettim.
I : Geleyim diyeceğim de Stephen'den kurtulamam şu an
E : Neyse yarın okulda görüşürüz
I : İyi geceler
Telefonu bir kenera koyup kafamı yastığa gömdüm.Düşündüğümden daha kolay uykuya daldım...
Sabah telefonun alarm sesini duymamla kendimi yataktan attım. Cidden attım yani. Yorganımın içinde dürüm olmuş bir şekilde yerde debelenirken annem odaya daldı. Birkaç saniye şaşkın şaşkın baktıktan sonra kahkaha atmaya başladı
" Gülmesene biricik kızın can çekişiyor HELPPPP." Evet işte mükemmel İngilizcem
" Tamam tamam." Yanıma gelip beni kurtardı. Biraz daha güldükten sonra odamdan çıktı. Kendimi duşa attım.Çıkınca saçlarımı yapıp makyajımı tamamladıktan sonra üstümü değiştirdim ve aşağı indim. Telefonun titremesiyle cebimden çıkardım
I: Stephenle seninle almaya geliyoruz
Cevap verme gereği duymayıp kahvaltılık bir şeyler hazırlayıp hızlı hızlı mideme indirdim. Bulaşıkları makineye yerleştirirken dışardan korna sesi geldi. Çantamı kaptığım gibi dışarı çıktım. Kapıyı açmamla donup kaldım. İki tane taş arabanın kaportasına yaslanmış beni bekliyor... Hemen kendimi toparlayıp yanlarına gittim. Stephen'in yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. Ondan ayrılıp hemen yanındaki Ian'in saçlarını karıştırdım.
" Bunu yapmanı sevmediğimi biliyorsun !" diye yakınmaya başladı Ian
" Tabiki de biliyorum." Ona göz kırpıp arabaya bindim. Stephen sürücü koltuğuna geçerken Ian saçlarını düzelterek arkaya bindi. Yoldaki bir stant da durup kendimize birer kahve aldıktan sonra okula geçtik. Ben arabadan iner inmez biri kollarını boynuma dolayarak bana sarıldı. Onun Jackie olduğunu anlamam toplam 3 saniyemi almıştı. Bende hemen sarılışına karşılık verdim. Sırayla Jack ve Carlos'ta bana sarılıp gerçi çekildi
" Bugün okula gelmeseydiniz keşke ikiniz de " dedi Jack
" Kardeşin beni daha çok seviyor diye kıskandığını biliyordum da benden kurtulmak istediğini bilmiyordum." Diye karşılık verdim gülerek
" Kim ? Ben bu cadıyı mı kıskanacağım ? Anca kabusumda olur bu." Konuşmaya devam ederken okul binasının içine ilerledik. Normalde geçerken bize bakanlar olurdu da bu sefer bütün okul sanki gözlerini benim ve Ian'in üzerine kilitlemişti. Hayır ne ara haberleri oldu ki bunların. Aldırmamaya çalışarak hepimiz sınıflarımıza dağıldık. İlk dersim yine Ian'leydi. Beraber sınıfa yürümeye başladık
" Bence Stephen'den ayrılmalısın." Diye birden söze başkadı Ian
" Ne ?! Aklını mı kaçırdın sen ? Böyle bir dönemde nasıl ayrılabilirim ki ."
" Ha yani sorun ayrılmakta değil olduğumuz zaman diliminde mi ?" diye sorarcasına yüzüme bakmaya başladı
" Saçmalama o sadece nedenlerden biri."
" Bak aramızda olanları öğrenirse kardeşimi kaybedebilirim."
" Nasıl öğrenecek ? " dik dik suratıma bakmaya başlayınca cevabı bildiğimi fark ettim. David tabiki. O fotoğrafı atarsa biteriz.
" Tamam tamam en kısa sürede bir şeyler yapacağım." Ian başıyla onaylayıp en arkadaki sıramıza oturdu. Bende düşüncelerimle boğuşurken yanına çöktüm. Hayır Stephen'le o kadar uzun süredir çıkmıyor olabiliriz ama o artık benim için bir alışkanlık haline gelmişti. Arada beni sabahları evimden almaları, özel bir gün olmasa bile süprizler hazırlaması, hiç beklemediğim anlarda kapımda bitmesi. Olup olmayacak en karizmatik romantik galiba. Ben hala düşüncelere dalmışken hoca sınıfa girdi ve hemen derse başladı. Öğle arasına kadar ruh gibi dolaştım okulda.Yemek vakti geldiğinde yüzüme sahte bir gülümseme takınıp yemekhaneye girdim.Bizimkilerin masasınu görünce yemek almadan oraya gittim.Iab'in soğuk bakışları altında Stephen'in yanına çöktüm.Hemem kolunu omzuma atıp beni kendine çekti.
"Yemek almayacak mısınız bebek ? " diye sordu Jackie.Başımı olumsuz anlamda sallayıp kafamı Stephen'in omzuna koydum.Hayır biz bu haldeyken ben nasıl ayrılık planları yapabilirim ki ?
Yemekhanenin kapısının açılmasıyla bütün gözler o tarafa döndü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Tutkusu
Teen FictionYüzümü soğuk ellerinin arasına aldı. Biraz öne eğilip iyice yaklaştı. Sıcak nefesini yüzümde hissettim. Buz gibi mavi gözlerle bana bakıyordu. Dudaklarımı aralayıp beklemeye başladım. Kafasını hafifçe eğip dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Ayrıl...