" Sonunda uyanabildin sevgilim." dedim. Bir şey hatırlamaya çalışıyormuş gibi kaşlarını çattı
" Sevgilim mi ? Sen kimsin ?" ah işte bu koydu.
Bu cevabı duymamla yerimden fırlayıp onu üstüne yürümem bir oldu
" NE DEMEK SEN KİMSİN ?!?!" diye gürledim. Effy'ni kocaman açılmış gözlerinin dolduğunu görünce birkaç adım geriye attım. Ben az önce ona bağırmış mıydım
"Effy bak özür dilerim ben aslında öyle...tutamadım kendimi özür dilerim." Yatağın önünde diz çöküp beni affetmesi için yalvarmaya başladım
...Stephen'in bakış açısı..
Effy 15 dakika sonra hala dönmeyince kontrol etmek için tuvalete baktım. Onu orada bulmayınca bu sefer Ian'i aradım. Az önce takıldığını gördüğüm kızlara sorunca da bir kızın peşinden tuvalete gittiğini söylediler. Harika. İkisi de ortalıkta yok ve anladığım kadarıyla beraberler. Ben yokken ne olmuştu burada ? Hemen ikisinin de telefonunu aradım ama kapalıydı. Sinirle ceketimi alıp oyun salonundan çıktım. Belki de ben yanlış düşünüyorumdur. Acil bir şey olmuştur. Ama bana haber vermeden çıkmayı gerektirecek kadar acil ne olabilir ki. Geldiğimden beri Effy garip davranıyordu zaten sürekli Ian'le bakışmalar bana soğuk davranmalar. Aralarında bir şey olduysa bile beraber salondan ayrılıp bunu bana açık açık belli edecek kadar salak değil ikisi de. Bu kayboluşlarının arkasında bir şey var. Hemen ikisini de bulmam lazım.
...Ian...
Bir adamın bağırma sesiyle uyanıp gözlerimi açtım. Ah başım fena zonkluyor. Effy karşımda bir yatakta yatıyordu ve elleri bağlıydı.Aynı benimkiler gibi. Bağıran adam birkaç adım geri atıp birden diz çöktü.Ben mi yanlış duyuyorum yoksa o Effy'e onu affetmesi için yalvarıyor muydu ? Kötü bir şaka falan mı bu ? Sandalyenin arkasına bağlı olan ellerimi iplerden kurtarmak için biraz zorladım ama ipin bileklerimi kesmesi hariç bir işe yaramadı.Hayır neden bu kadar ince bir ip kullanırsın ki.Çocuk hala yalvarmaya devam edince dayanamayıp araya girdim
"Hey bende burdayım." Çocuk kafasını bana dönünce onu tanıdığımı fark ettim
" Kapa çeneni seninle sonra ilgileneceğim."
" Sen bizim okulda değil misin ?" bunu dememle beni izleyen Effy'nin bakışları yıldırım hızıyla çocuğa döndü. Ağzı hafifçe açıldı ama bir şey söylemeden geri kapattı
" Evet." Diye cevap verdi.Adı neydi ya kahretsin
" Bu olaydan sonra aynı okulda olmayacağımız kesin. Sen hapishanede çürüyor olacaksın."
" Sen de mezarda." Tamam bak bu sertti. Gerçekten beni öldürmeyi mi düşünüyor ?!
" Komik çocukmuşsun. Keşke bizi böyle kaçırmak yerine okulda bir gelip konuşmayı çalışsaydın."
" Saçmalamayı kes artık yoksa ağzını da bağlamak zorunda kalacağım." Bak bunu hiç istemem. Tamam anlamında başımı salladım ve sustum. Sonunda aklıma geldi. İsmi David'ti. David yine bakışlarını Effy'e çevirdi ve yüzü anında yumuşadı. Bu gerizekalı piç kurusu cidden Effy'e mi aşıktı şimdi.
" Sevgilim az önce şaka yapmıştın değil mi. Hatırlıyorsun kim olduğumu." Effy hala anlaşılmaz gözlerle onu izliyordu. Bakışları bana kayınca hemen başımı evet anlamında salladım
" E evet şakaydı." Kekeleyerek bu iki kelimeyi çıkarması bile mucize. Yine bakışları bana dönünce ağzımı oynatarak David dedim. Bu sırada David bakışlarını yere diktiği için bunu fark etmemişti.Ellerini sanki bir şeye şükrediyormuş gibi birleştirmişti ( Hristiyanların yaptığı gibi ).
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Tutkusu
Teen FictionYüzümü soğuk ellerinin arasına aldı. Biraz öne eğilip iyice yaklaştı. Sıcak nefesini yüzümde hissettim. Buz gibi mavi gözlerle bana bakıyordu. Dudaklarımı aralayıp beklemeye başladım. Kafasını hafifçe eğip dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Ayrıl...