Uğraşma o zaman

15.6K 277 5
                                    

Yüksek sesli müziğin geldiği evin önünde durduk. Arabadan inip evin kapasına ilerledik. Kapı açık insanlar verandaya, bahçeye, evin içine kısaca her yere dağılmışlardı.

“ Gençler ben kendime birkaç hatun bulmaya gidiyorum iyi eğlenceler” Ian çarpık gülümsemesini takınıp bize göz kırpıp gitti.

“ Gel kendimize bira bulalım.”  Stephen’ı elinden tutup evin içine sürükledim. Büyük salonun eşyalarını kenarlara iteleyip orada bir dans pisti oluşturmuşlardı. İçerisi ter ve ucuz bira gibi kokuyordu. Nerden çıktığı belirsiz renkli ışıklar, geçen Noel’den kalma süslemeler ve basit parti müziği. Yani anlayacağınız tam bir lise partisi. En sevdiğim.

Biraları şişe ya da kutuyla bulmayı beklerken onların büyük fıçılar içinde bulmam beni fazlasıyla mutlu etti.

..Yarım saat sonra..

“İç,iç,iç,iç,iç,…”

İzlediğiniz gençlik filmlerinde kesin görmüşsündür. Partide bir çocuğu ters döndürürler ve uzun bir borudan içki içirerler. Hatırladınız mı sahneyi? Hah işte onu şu an ben yapıyorum.

Topluluk iç diye bağırmayı devam ederken benim midem artık kaldıramayacağı kadar bira barındırıyordu içimde. Ağzımdan boruyu çıkarıp yeter diye haykırmamla beni geri yere bıraktılar.

“ Önceden daha çok içerdin Effy yaşlanıyorsun bence.” Mike yanıma gelip omzuma hafif bir yumruk attı.

“ Ben azından deniyorum Mike sana ne demeli.” Göz kırpıp yanından uzaklaştım. Etrafta sendeleye sendeleye yürürken birine çarptım. Kafamı kaldırmamla Stephen’le göz göze geldik.

“ Melek sen yine çok mu içtin. Leş gibi kokuyorsun. Hadi gel seni eve bırakayım.”

“ Hayır. Dans etmek istiyorum.” Stephen’ı arkamdan sürükleye sürükleye dans pistine çıkardım. İnsanları ite kaka tam ortalarında durduk. Kollarımı Stephen’ın boynuna doladım ve müziğin aksine yavaş hareketlerle sallanmaya başladım. Stephen’da ellerini belime koyarak beni iyice kendine yapıştırdı. O kadar biranın etkisi yavaş yavaş kendini göstermeye başladı. Her şeyi bulanık görmeye başladım,sesler de kulağımda dağılıyordu.Stephen’ın nefesini boynumda hissetmemle onu öpmek istedim.O da bunu istemiş olacak ki sonraki saniye dudaklarını benimkinlere yapıştırdı. Öpüşmemiz hızlanırken beni daha çok kendine yapıştırdı. Hafifçe saçlarını çekmemle inledi. Karşılığında alt dudağımı dişledi. Elleri yavaşça belimden kalçalarıma doğru inerken aramızdan bir ses duyduk

“ Gençler kendinize bir oda bulun.” Ian’ın bize seslenmesiyle ayrıldık

“ Bende tam onu düşünüyordum kardeşim.” Stephen dönüp bana göz kırptı. Rengim yavaş yavaş kırmızıya dönmeye başlamıştı bile.

“ Her neyse.” Ian kızgın mı görünüyordu ?

“ İki tane hatunla seviştim ve çok yorgunum. “ gözlerimi devirdim tam bir piç.”Stephen bugün şoför senden hadi görevini yerine getir.

“ Ama ben daha dans edecektim.” Alkolünde etkisiyle tam bir mızmız çocuğa dönmüştüm.

“ Dans etmek hariç her şeyi yapıyordun ama az önce. Evde yaparsın dansını biraz daha içersen zaten hastanelik olacaksın.” Cidden neyin atarını yapıyor bu çocuk ?!?

“ Tamam gidelim. Herkes dağılmaya başladı zaten.” Stephen düşmemem için elimden tutup benimle beraber kapıdan çıktı. Ian’de yavaş hareketle bizi takip ediyordu.

“Stephen. Şurdaki çocuğun kucağında oturan kız sizin kuzeniniz değil mi. Neydi adı…”

“ Kelly.Evet o.” Ian cümlemi tamamlayıp kızgın adımlarla yiyişen çifte doğru yürüdü.Stephen’de elimi

bırakıp o tarafa doğru yöneldi. Ian hızlı hareketlerle kızı kaldırıp çocuğun suratına bir yumruk indirdi.Etraftan birkaç çığlık yükseldi.

“ Ne yaptığını sanıyorsun lan sen. O kız daha 15 yaşında.” Ian yerdeki çocuğa bağırırken Stephen kızı kolundan kenara çekmişti.

“ Ne 15 mi ? “ Çocuk kendini toparlayıp yerden kalktı.” Bana 17 demişti.” Çocuk haklı. Kız kırmızı ruj ve o mini etekle istese kendini 19 olarak bile satabilirdi bence. Ian’de kuzenine bakıp bunun farkına varmış olacak gerek ki çocuğu orada bırakıp kızın üstüne yürüdü

“ Kelly.Ne işin var senin burda. Bu kıyafetlerle ne yaptığını sanıyorsun.”

“ Kardeşim sakin ol. Bak kız nasıl korktu. Bek seni Effy’i al eve götür bende Kelly’i götüreyim yarın konuşuruz bunları.” Ian derin bir nefes alıp kafasını olumlu anlamda salladı. Stephen kızla beraber uzaklaşırken Ian yanıma geldi.

“ İyi misin ? “

“ Hayır ! “ Beni tersleyip arabaya doğru yürümeye başladı. Sürücü kapısını açıp bindi. Benim hala görüşüm biraz bulanık olduğu için yavaş yavaş yürüyüp yolcu tarafına bindim.

“ Anladık kızgınsın da sinirini benden çıkarmana gerek yoktu.” Cevap verme gereği bile duymadan arabayı çalıştırıp sürmeye başladı “ Neye kızgınsın sen ya ? Zaten her şeyi çift görüyorum ve başım çatlayacak gibi bide senin atarınla uğraşamayacığım.”

“ Uğraşma o zaman .” İşte yine beni terslemişti. Bende niye konuşmaya çalışıyorsam zaten. Radyoyu açıp kafamı cama yasladım. Birkaç dakika sonra oturduğum yerde artık iyice mayışmıştım. Ağırlaşan göz kapaklarıma artık daha fazla karşı koyamadım…

İntikam TutkusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin