Ne demek ceza aldım

9.4K 166 12
                                    

" Ne demek ceza aldım" Stephen şaşkın gözlerle beni izliyordu

" Gecenin bir yarısı eve sarhoş gelince öyle oldu."

"Stephen senin evden çıkmaz zaten sıkılmazsın fazla" dedi Ian.Dünkü maceramızdan sonra hepimiz fazlasıyla yorgunduk. Göz altlarımdaki morlukları kapatmak için 3 kat fondöten sürmek zorunda kalmamda cabası

" Annen gelesiye kadar sizdeyim melek " Stephen bana göz kırpıp önündeki yemeği midesine indirmeye devam etti. Aç işte ne yaparsın. Yanımdan bir horultu sesi duymamla oraya döndüm. Yok artık,Carlos kafasını masaya dayamış uyuyordu. Karşısında oturan Jackie'ninde onu izlediğini görünce görüntüye daha fazla dayanamayıp Carlos'un kafasına bir tane geçirdim.

" Ne oluyor ya. Effy siktir git. " Ian'le aynı anda kahkaha atmaya başladık. Ian elini kaldırınca beşlik çakıp gülmeye devam ettik.  Zilin çalmasıyla beraber kalkıp ayrı sınıflara dağıldık.

...........

"Stephen oradan bana yumurtaları versene."

Stephen evde can sıkıntısından kek yapmaya karar vermiştik.

"Bence çikolata parçalı yapalım." Diye önerdi Stephen

" Olur. Şu arkandaki dolapta olacaktı." Stephen çikolataları ararken telefonu çalmaya başladı

" Efendim koç...ciddi misiniz..tabi tabi..ne zaman yola çıkıyoruz..sabah mı ..tamam koç..iyi geceler." Stephen yüzünde büyük bir sırıtmayla bana döndü

" Basket maçları için New Jersey'e gidiyorum."

" Final maçı olmadı ama daha."

" Önceki maçta kavga çıkarmışlar elenmişler."  Stephen bütün akşam bunun için sevinmeye devam etti. Sonra bavulunu hazırlamak için erken gitti. Şimdi ben Stephen'siz bütün haftayı kiminle geçireceğim ?

..Sabah..

Okulun önünde Basket takımının otobüse binişini izliyorduk. Stephen bavulunu bagaja attıktan sonra Ian ve benim yanıma geldi

" Kendine dikkat et olur mu ?"

" Tamam meleğim." Kollarımı boynuna doladım. O da bana sıkı sıkı sarıldı.Benden ayrılıp Ian'a döndü

" Effy sana emanet kardeşim." Ian tebessüm etti ve onlarda sarıldılar. Stephen otobüse binince otobüs hareket etti bizde okul binasına doğru yürümeye başladık.

" Ehh güzellik. Yine bana kaldın."

" Sana kalacağıma bütün haftayı yalnız geçiririm daha iyi." Ian'ın yüzündeki sırıtma soldu ama hemen kendini toparlayıp piç smileyını takındı

" Akşam evde cezalıyken bu dediklerini unutma güzellik." Göz kırpıp büyük adımlarla başka bir koridora girdi. Kahretsin hala cezalıyım. Beden dersine kadar bütün dersler aşırı sıkıcı geçti. Ne Jackie'yle ne de Ian'le beraber bir dersim olmuştu. Beden dersi için soyunma kabinlerine yöneldim. Soyunma odasının kapısını açmamla beraber Cleo ile göz göz geldik. Bu kızla geçen sene yaşadığımız bir kavgadan beri aramız kötüydü. Her fırsatta bana laf sokmaya çalışırdı.

" Eh Effy'ciğim Stephen'de gitti artık." Kelimeleri ağzında yuvarlaya yuvarlaya bana seslendi.

" Evet de sana ne bundan ?"

" Artık oralarda başka kızlarla işi pişirir gelir. Gerçi seninde hali hazırda elinde kardeşi var unutmuşum." Yanındaki diğer sürtüklerle beraber gülmeye başladılar

" Ne diyorsun ya sen. Ağzını topla yoksa ben toplamasını bilirim." Üstüne doğru yürümeye başladım

" Ama Effy sende hiç şakadan anlamıyorsun."

" Kelly bana şaka yapma. Hatta mümkünse benimle konuşma bile."

Öğretmenin kabine girmesiyle hepimiz sustuk.

" Hadi bayanlar. Konuşacağınıza giyinin." Öğretmenimiz kadın olduğu için içeri dalmasını normal karşıladık. Ayakkabının bağcıklarını bağladıktan diğerlerin peşine takılıp spor salonuna girdim. Salonun bir köşesinde Ian diğerleriyle basket oynuyordu. Beni görünce bir an duraksadı. Diğer oyuncu ona omuz atınca hemen kendine gelip oynama devam etti. Hoca ilk önce salonun içinde 5 tur koşturdu. Benim için çok kısa bir mesafe olduğu için diğerlerini geçip 7 tur attım. Diğer ısınma hareketlerini de yaptıktan sonra salonun diğer tarafında oynanan voleybola katıldım. Bizim takım 6 karşı takım ise 5 kişi kaldığı için bayağı zorlanıyorlardı. Gelen servisi manşetle karşılayıp topu karşı tarafa attım. Tam o sırada Ian karşı takımdaki bir oyuncudan izin alıp oyuna katıldı. Attığım topu karşıladı ve pasöre gönderdi. Pasör topu Ian'in atabileceği bir şekilde yükseltti ve Ian bütün gücüyle topa smaç vurdu. Smaçı karşılamak için kendimi yere attım. Düşmemle beraber dizimde bir yanma hissettim ve hafif bir çığlık attım. Herkes hemen bana doğru koştu.

" Effy iyi misin ?" Ian yanıma diz çöktü " Gel bakayım bir bacağına"

Bacağımı Ian'a doğru uzattığımda derimin yüzüldüğünü fark ettim.Yüzülen yerden biraz kan akıyordu ama çok ciddi bir şey yoktu

" Gel seni revire götürelim. Kalkabilecek misin?"

" Evet." Yerden ve Ian'ın kolundan destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım. Ama her hareketimde bacağım daha çok acıyordu.

" Kalkamayacaksın belli ki." Ian Hafifçe eğilip beni kucağına alı.

" Ne yapıyorsun ya. Yürürdüm ben."

" Tabi canım. Ben sadece seni taşımaktan çok zevk alıyorum." Bu sırada revire giderken yanından geçtiğimiz tüm öğrenciler bize dik dik bakıyordu.

" Bütün okula rezil oldum."

" Rezil olmak mı ? Senin yerinde kucağımda olmak isteyen kaç kız var şu anda biliyor musun sen "

" Ukala."

" İltifatların beni utandırıyor güzellik." Çarpık gülümsemesini takınıp revire girdi. Beni sedyeye yatırdı ve hemşire hemen yanıma geldi.

" Sporda düştün sanırım ?"

" Evet yerde süründüm biraz." Bacağımı incelemeye başladı

" Önemli bir şey yok. Soyulmuş sadece biraz. Birkaç güne geçer. Mikrop kapmaması için etrafını saralım."

" Tamam." Ian benimle beraber işimiz bitesiye kadar bekledi.Revirden çıktığımıza herkes derslere girdiği için koridor bomboştu. Kolumu Ian'ın omzuna atıp destek aldım. O da kolunu belime atıp beni yönlediriyordu.

" Ian sınıfım diğer tarafta kaldı." Kafamı ona çevirdim

" Biliyorum güzellik." O da yüzünü bana dönünce burun uçlarımız değecek kadar yakınıma geldi

" Seni kaçırıyorum." Eğilip beni yine kucağına aldı.

" Ciddiyim Ian nereye gidiyoruz ?"

" Eve tabiki de. Bu halde derslere giremezsin."

" Ya alt tarafı dizim soyuldu biraz abartmıyor musun ?"

" Şurda okulu kırmak için bir bahane bulmuşken sence bu fırsatı kaçırır mıyım ?"

" Tamam başımın belası uğraşamayacağım senle." Beni arabaya kadar taşımasına izin verdim. Kapıyı açıp beni arabaya bindirdi.

" Benim arabam ne olacak ?" Anahtarı kontağa sokup çalıştırdı.

" Yarın alırsın." Bütün umursamazlığıyla arabayı geri geri sürüp çıktı.

" Harika sabah yine yürüyeceğim." Uzanıp radyoyu açtım. Sia'nın sesi arabanın içini doldurdu.

Bir dakika.. Biz şimdi Ian'le bana mı gidiyoruz ? Hem de yalnız ? 

———————————————-

Ian için mavi gözlü erkek bulamadım.Yardımcı olur musunuz canlarım :) Medya ok


İntikam TutkusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin