34. Bölüm ~ Son Kez Part1

29 2 0
                                    

34.Bölüm uzunluğundan dolayı iki part halinde yayınlanacaktır.
Part1

Tek yapabildiğim kendimi odama kilitleyip düşünmek olmuştu. Annemler döndüğünde yemek için kapımı çalsalar da açmamıştım. Kendi benliğimde kaybolmak ve her şeyin bitmesi yönünde öyle istek duyuyordum ki... Yaşananlar ruhumda sızlayan birkaç yara daha açarken Ahmet'in bu yaraları omuzlamak istemesi aklımdan çıkmıyordu. Söylemeye ne kadar korksam da içimde kendime yediremediğim bir heyecan çarpıntısı vardı.

Yok saymak zordu. Görmezden gelmek ise pes etmekten farksızdı. Unutmak istiyordum.

Yatağımda sırt üstü dönüp boş tavana bakmaya devam ederken içeriden yansıyan ışıkların söndüğünü görmüştüm. Yastığımın altından telefonumu aldığımda saatin henüz gece yarısına gelmek üzere olduğunu gördüm. Zihnim yorgunluktan serpilmeye ramak kalmış bir halde son gücüyle yaşama tutunduğu halde gözlerimde uykunun esamesi yoktu.

Gecenin karanlığı odaya dolarken bunu bölen tek şey ise bina önündeki sokak lambasının ışığıydı. Doğrulup açık olan panjura uzandığımda havanın serinliği tenimin tek ihtiyacı gibi gelmişti. Bir süredir nefes almayı unutmuşum gibi hissetmiştim.

Küçük bir huzur arıyordum. Bunun aslında bir olayla ya da bir çözümle ilgisi yoktu. Huzur bazen tüm arbedenin içinde bir anda gizlenmiş ve rastgele önünüze çıkmayı bekliyor olabilirdi. Küçük bir an belki yanlızca saniye gibi bir süreçte umudun hala var olduğunu hissetmiştim.

Tarif edemeyeceğim bir histi ama sanki pencereden dışarıya uzanmış elim zamanı durdurmuştu. Panjuru açık bırakıp başımı pencerenin kenarına dayadım. Öylece ışığa bakıyordum.

Bir süre sokak sessizliğini ve durgunluğunu korudu. Zamanın tekrar aktığına beni tek inandıran şey odamdan yükselen tik tak sesleriydi. Bir de çöp konteynerından atlayan kara kedi vardı. Ağır adımlarla karşı binanın bahçesine girdikten sonra onu da bir daha görmemiştim. Bu sessizlik uzun bir süre böyle devam ederken iyileşiyor hissim telefonumun uzun uzun titreyen sesiyle yarıda kalmıştı. Gözlerimi telefona çevirmeden hemen önce sokakta yeni bir ışık daha yayılmıştı.

Saatin geç oluşu telefona bakmam konusunda beni tereddüte sokarken evde yanlız olmayışımı hatırladım. Güven duymanın insana kattığı cesaret özgüveni de tetikliyordu. Yastığın altından telefonu çıkardığımda ekranda kayıtlı olmayan numarayı görmek korkutmuştu. Aklıma gelen ilk kişi Burcun'un ismini hala bilmediğim abisiydi.

Gözlerim ekrana hapsolmuş vaziyette bakıyordum. Elim bir türlü o yeşil işaretin üstüne gitmiyordu. Titreşim durup ekran eski haline döndüğünde cevapsız çağrı bildirimi hemen düşmüştü. "Sana kimse zarar veremez." dedim kendi kendime ayrıca telefon numaramı da değiştirmiştim. Bir kart parçasının üstünde yazan numaralar artık bana ait değildi.

Başımı yeniden cama dayadığımda az önce farları yanan aracın apartmanın önüne parketmiş olduğunu gördüm. İçinde biri olduğu kıpırtılarından anlaşılıyordu. Gözlerim arabanın içindeki kişiye odaklandığında yeniden titremeye başlayan telefonum beni korkutmuştu. Korku filmlerinin ilk on beş dakikasını yaşıyor gibiydim. Bir saniyelik duyduğum huzur da beni böylece terk etmişti.

Az önceki numara yeniden ekranı kapladığında telefonu elime aldım ama açmak yerine öylece bekliyordum. Sadece birkaç dakikanın içinde bu kadar tezat duygular yaşamam haksızlık gibiydi.

Dışardan ufak çaplı bir kapı sesi duyulduğunda gözlerim yeniden arabanın sahibine kaydı. O an Esat ile göz göze gelmek ve elindeki telefonu işaret ederek açmamı istemesi zihnimden geçen ihtimaller arasında bile değildi.

İzlere DokunulmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin