33.Bölüm ~ Yeni Yazı

47 2 0
                                    

Şu an gözlerimin önünde iki hayalin var. Birincisinde seni ilk gördüğüm hallerindeki gibi ince topuklu bir ayakkabı üstüne tamamen montunla uyumlu bir kıyafet ve göz alıcı takılar eşliğinde yapılı sarı saçlarını savurarak tüm bu kaosa yürüyorsun. Hepinizi alt ederim der gibi dimdik ve gözüpek duruşun bana, sana hiç ulaşamadığımı gösteriyor. Oysaki sana "İzlerime dokunursan izlerine dokunacağım." diye bir söz vermiştim. Birinci hayalim sözümde duramadığımın habercisidir.

İkincisinde ise dostlarının ardına sığınmış, belki birkaç damla göz yaşı eşliğinde bundan sonra yayınevin için ne yapabileceğini düşünen sıradan bir kadının halini alıyorsun.

Senin de içinde yaşayan onlarca iz olduğunu çıplak gözle bile görebilen ben onlara sadece baktığım halde darma duman olan sana karşı sözünü tutmak hiç istememişti. Bana gücün görünüşte olmadığını öğrettikten hemen sonra kendinde yaşadığın çelişki yenilmeye müsait olduğunu da açıklıyordu.

Şunu itiraf etmeliyim ki birlikte bir hikaye teklif ederken bu kadar sancılı ve milyonlarca insanı aramıza alacak şekilde kastetmemiştim. Bunun için de seni suçlayabileceğim birkaç sebebim var ama Eren bunun yanlış olacağı konusunda benimle katı bir konuşma yaptı. Büyük kısmı Müjdat abi destekli bu konuşlar kendini kısacık zamanda sevdirdiğini de belli ediyordu. Artık benden çok seni korumak istediklerini biliyor muydun? Sevildiğini hissediyor muydun?

Sana kızgın oluşum bu sefer net. Bazı cümlelerimle alınmanı isterken bazılarıyla da gönlünü almak için çırpımış içindeyim. Umarım geçen gün yayınladığım yazımın kitabımızın girişi olduğunu anlamışsındır. Muhtemelen sen onu çoktan çöpe attın bile ama olsun... Ben o sayfaları çöpten çıkarıp mürekkebin kara lekesiyle temizleceğim.

Sen yeniden kuşanacaksın o Eylül ayının esintilerini anımsatan zırhını. Yanlızca bir parfüm şişesi kadar uzağında bulunmakta. Hissediyorum. Ve yırtık bir perdenin önünde durmuş camdan tozlu bir sokağı izlerken yeniden seni göreceğim. Koşacağım ve bu sefer geleceğim yanına. İlk defa duvarlara anlatmayacağım ya da üstüne bir çerçeve örtmeyeceğim gerçeklerin. Bu sefer anlayacaksın beni. Bir araba camının ardında kaçmayacaksın benden. Korkmayacaksın.

Sana yeni bir söz veriyorum. İhtişamın kendi has benliğini taşırken izlerini tek tek alacağım senden. Gerekirse onları da taşıyacağım omuzlarımda. İzlerin izlerim olacağı güne kadar hoşçakal..

---------------------------------------------------

Yazının sonuna geldikçe Ilgaz'ın sesi kısılmıştı. Tereddüttün sebebi ben ve tepkilerimden çok babamın tepkileri olduğunu kaçamak attığı bakışlardan anlıyordum. Geçmiş diye adlandırabileceğim yakın bir zamanda aramızda esen tatlı rüzgarlar artık yazılarından çıkıyordu. Oturma odamın içinde bize eşlik ediyor gibiydiler ve bu ailemin hiç hoşuna gitmiyordu. Mortal tehlikeydi ve ben onu kendime bağlamayı başarmıştım. Defterin çöpten topladığı her sayfanın eninde sonunda gideceği çekmeceyi de biliyordum. O çekmeye dokunmuştum.

Parmaklarımın uyuştuğunu hissediyordum. Ellerimi birbirine kenetleyip mümkün olduğunca tepkisiz kalmak istiyordum. Ilgaz bunun üstüne "Bildirimden önce paylaştığı yazıymış. Başlamışken hepsini okuyayım istedim." dedi.

Babam Ilgaz'ı tamamen es geçtiğinde sert bir şekilde bana döndü.

"Şu avukat her kimse, sende numarası var mı?"

Babamı "Malesef yok." diye yanıtladığımda Ilgaz'ın yalanımı ele vermemesi için dua ediyordum. Öfkesi yüzüne öyle bir yer etmişti ki daha önce hiç karşılaşmadığım bir adam gibiydi. Çatılan kaşları ile kırışan anlı ve koyulaşmış göz bebekleriyle doğrudan bana bakıyordu. Belki yanlızca saniyeler geçmişti ama bana dakikalar hızla akıp geçiyormuş gibi hissettiriyordu. Suçluluk psikolojisi ile yutkunmak istiyordum.

Bu sefer yüzündeki mimikleri milim değiştirmeden "O avukata söyle." dedi. Dişlerini sıktığında kendini kontrol etmeye çalıştığını fark etmiştim. Sınırını aşmıştık. Sanırım ilk kez babamın sınırını aşmayı başarmıştım ve bunda Mortal'ın da katkısı vardı. Türkiyeye dönme kararı aldığımı söylediğim gündem beri yapmaya çalıştığım biraz da buydu. Sınırları aşmak. İçimde yayılan enerjinin bir anda heyecana dönmesi aynı zamanda karanlık hissettiriyordu. Yanlıştı. Hem de çok büyük bir yanlıştı. Buna sevinemezdim. Başıma gelen onca durumdan sonra tek hissetmem gereken pişmanlıktı.

Babam çenesini biraz serbest bıraktığında " Bir daha sana dair herhangi bir şekilde paylaşım yaparsa uğraşacağı ek bir davası daha olur." dedi. Gözlerimin içine son bir kez bakıp sözlerini " Bizi taciz davası açmak zorunda bırakmasın" diye tamamladı.

İşte bu içimdeki heyecanı dağıtan ve yutkunmamı sağlayan son sözler olmuştu. Beni bu davayı açmaya zorlayabileceğini açık bir şekilde dile getirmişti.

Daha sonra da hava alacağını söyleyip dışarıya yönelmiş annem de babamın peşimden gitmişti. Bundan sonra ne olacağını hepimiz merak ediyorduk ama bunu en çok annemin düşündüğünü biliyordum. Muhtemelen buradan kaçmak isteyecek ve babamı ikna etmek için elinden geleni yapacaktı ama hakkımızda bu kadar haber yapılıyorken babamın dönmek istemeyeceğini biliyordum. Babam sonuç isteyecekti. O sonuç ise ne kadar korkunç bir düşünce gibi gelse de Mortal ve Erenden geçiyordu.

Aramızda yazılacak olan kitap benim için iptal olsa da Mortal için devam ediyordu. Ona tutunacağı bir bağ vermiştim ve şimdi o bağı kesmenin yollarını arıyordum. Belki de en iyisi babamın sözünü dinlemek ve Erenle iletişime geçmekti.

Kafamın içinde mücadelesini verdiğim karar sonucu aniden Ilgaz'a baktığımda çoktan beni incelediğini görmüştüm. Ne düşündüğümü merak ediyor olmalıydı. Göz göze geldiğimizde bir saniye gözlerini kaçırsa da daha sonra "Ben yanlış bir şey yapmadım." dedi.

"Bak, her şeyi anlatmadım tamam mı? Yani sadece Mortal sana ulaştığı zamandan beri iletişim halindeydik. Üstelik Ahmeti ve gizemli anahtarı söylemedim bile. Ben sadece başın derde girerse ve benim gücüm seni korumaya yetmezse diye önlem almak istedim."

"Biliyor muydun? O nikahta başıma gelecekleri ve Esat'ın orada olacağını biliyor muydun?"

Konuşmasına gerek yoktu. Bakışlarından yıkılacağım o cevabı almıştım. Omzunda ağladığım onca günün ardından göz yaşlarımı akıtan her sebebe ortak olmuştu. Canımı yakan başta ailem bile olsa göz yaşlarımı silen kadar sinsi değillerdi. İçimdeki öfke bir kez daha dışarı çıkmak istiyordu.

Ilgaz sessizliğini "Planı bilmiyordum yemin ederim." diyerek bozdu. "Ben sadece ortak tanıdığınız insanlar olacakları için onun da davetli olduğunu biliyordum. Seni bu yüzden yanlız göndermek istememiştim. Devamında yaşanacaklardan haberim yoktu."

"Onlar benim ailem! Ne bekliyordun ki? Tüm o evlilik duyurusunda sonra ne olacağını sanmıştın? Bir de utanmadan benimle dalga geçtin."

"Ben sadece normal davranmaya çalışıyordum."

"Ilgaz." Dudağımdan ani çıkan isim ve devamında söyleyebileceklerim ktitikti. Biliyordum ki hiç gönlümden geçmeyen ithamlar aramızda dolanacak ve bizi geri dönülmez kırgınlıklara sokacaklardı. Bu yüzden kendime acı bir fren etkisi yaşatarak sustum. Ilgaz'ı kaybetmek istemiyordum ya da yara bırakmak da tercihim değildi ama şu an içimde yaşattığı kırgınlığı ona yansıtmanın başka bir yolunu da bilmiyordum. Derin bir nefesin ardından "Bir süre konuşmasak iyi olur" diyebildim. Belki zaman hissettiklerimi yumuşatırdı. Belki de bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmazdı. Bilmiyordum.

İzlere DokunulmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin