23. Bölüm ~ Gerçekler

51 1 1
                                    

Sevgi herkesin kucaklamak istediği narin bir duyguydu. Yaraları olan her insan sevilerek ve severek iyileşmeyi umut ederdi ama ben bu duyguya gönlüme dolayacağım bir sargı bezi muamelesi yapmak istemiyordum.

"Sen benim dostumsun." dedi Ilgaz. Gözlerime öyle bir şevkatle bakıyordu ki gizlemek istediğim ne varsa hepsini görüyorum der gibiydi.

"Evet, pek güvenmemiştim ama senin ona yaklaşmana da engel olmadım çünkü biriyle olmanın sana iyi gelebileceğini düşünmüştüm. Özür dilerim. "

Dostlar arasında üzüntü bile bulaşıcıydı. Bu yaşananlardan Ilgaz'ın kendine pay çıkarmasını ve suçlu hissetmesini istemiyordum. Ortada bir duygu varsa bu sadece hayal kırıklığı ya da öfke olabilirdi. Hıçkırıklarım yavas yavas azalırken kesik bir şekilde nefes almaya çalışıyordum. Ilgaz kollarını tamamen bana dolamıştı.

"Senin bir suçun yok ki aptal olan tamamen benim. Biliyor musun? Özür bile dilemedi."

Bazı yanlışlar özürle örtülemeyecek kadar insanı incitirdi. Yine de pişmanlık göstergesi olarak kurulan her cümle ileride kalbi teselli ederdi. Benim kalbime açılan yaranın tesellisi bile yoktu. Ona zamanı çok görmüdüğümü söylemişti karşılığında da bana özrünü çok görmüştü. Belki de ödeştik saymalıydım. Kapanmayacak yaralar, çözülemeyecek sorunlar benim için yeni bir durum değildi ama hala aynı hissettiriyordu. Alışmak acıyı hafifletmemişti.

" Gitmem için yapmış." dediğimde Ilgaz sinirini küfrederek belirtmişti. Bir tepki veremedim sadece dinen göz yaşlarımın son kalıntılarını da silmek için ellerimi yüzüme kapattım.

"Dedi ki günah dolu bir adamla olmam sanmış ve ben ona nefes olmuşum."

"Onu sevdin çünkü ailenin Ahmet'i asla sevmeyeceğini düşündün."

İnanamayan gözlerle Ilgaz'a bakıp "Saçmalıyorsun." dedim. Birine inat olsun diye kimseyi sevemezdim. Ilgaz'ın haklı olduğu tek kısım ailemin onu sevmeyeceği kısmıydı ama benim duygularımın bu konuyla bir bağlantısı olmamalıydı.

"Seni tanıdığım günden beri hep bir savaş içindesin. Okuduğun bölüm, yaşadığın şehir, mesleğin... Feray, senin hayatın ailene verdiğin savaş üstüne kurulu. Eğer Esat geri dönmeseydi Ahmet'i seçmezdin."

Yutkunmak istedim ama yapamadım onun yerine reddettim. Ben hayır dedikçe Ilgaz evet dercesine başını sallıyordu. Son zamanlarda bunu bana söyleyen tek kişi değildi.

Sadece onlarla konuşman gerekiyordu. Savaşman değil.

" Buna mecburdum. "

Savaşmaya mecbur olduğuma inanmaya ihtiyacım vardı. Hayatımın sekiz yılını bir korkak gibi anlatmaya ve anlamaya dayalı ilişkilerden kaçarak yaşadığımı kabul etmek istemiyordum. Ailemin bana yaptığı haksızlıklara göz yummayarak kendi hayatımı inşa ettiğimi düşünürken aslında hayatımı maffettiğimi kabul edemezdim.

Ailemi, Esat'ı hatta şu an Mortal'ın bile suçlamak hepsinden kolay ve doğru geliyordu. Ben sadece deniyordum. Kendim olarak yaşamayı öğrenmek istemiştim ama elimi uzattığımda kimse yoktu.

"Belki de değilsindir."

" Bunca şeyi birlikte yaşamadık mı? Nasıl olur da onları savunursun?"

Bu sefer "Bence anlamak istemiyorsun." dedi. İnkarlarıma bile inkarla karşılık veriyordu. Yaşadığım her zorluğu yine böyle arkadaşımın dizinde atlatmıştım. Tanık olduğu onca zamana bana bunları söylememeliydi. Bunu kendime haksızlık sayıyordum.

"Cesur korkak diye bir tabir duymuştum. Bence sen tam öylesin. Konuşamayacak kadar korkuyorsun ama korktuğun şeyden kaçarken dudak uçuklatan olaylara cesaret gösteriyorsun."

İzlere DokunulmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin