26.Bölüm ~ Bencillik

34 1 0
                                    

Midem bulanıyordu. Duyduklarım ve gördüklerim başımı döndürüyordu. İki elimle gövdemden geçen emniyet kemerimi sıkıca kavradım. Gözlerim camdan karanlık güne baksa da zihnim bana Burcuyu göstermeye devam ediyordu. Sanki birkaç saniye sonra takla atacağız ve o gazete küpürü benimle yer değiştirecekti.

"Bundan daha fazlası olmayacak." dedi Ilgaz. Sürücü koltuğunda oturuyor olmasına rağmen sesi uzaktan geliyor gibiydi. Gerçekte ise olduğu yerden uzaklaşmış olan bendim ve geriye dönemeyecek kadar yol gitmiş gibi hissediyordum.

"Sanki daha fazlası mümkünmüş gibi..."

Yıpranmışlığımın göstergesiydi sesim. Gizlememiştim. Zaten böyle bir gücüm yoktu. Giydiğim ayakkabılar ya da takıları, görünüşüm Mortal'ın demesiyle tüm ihtişamımla altüst olmuştum. Tek istediğim rahat kalmaktı.

"Çok daha fazlası mümkün gibi duruyor. " dedi Ilgaz. Tüm eleştirel sesiyle kaskatı konuşuyordu. En az benim kadar korkuyor olduğunu biliyordum. "Sana yaklaşıyor olduğundan haberin bile yoktu. Resmen seninle kendini aradı bu adam." diye devam etti. Ilgaz konuştukça aldığım nefesin içimde düğümlendiğini hissediyordum.

"O yaşlı adama da helal olsun. Gözümüzün içine baka baka susmuş resmen."

"Her zaman gitmemi söylemelerinin nedeninin onu korumak olduğunu düşünmüştüm. Belki gerçeği söylemedi ama kalmamı da istemedi."

Müjdat bey de gözümde Mortal dan daha suçsuz değildi. Günahlarını saklamasına yardım eden kim varsa dost olamazdı. Onların dostlukları benim gözümde uyuşturucu satışı yaptığını bildikleri halde susmaları, tüm o psikolojik baskıları desteklemek gibiydi.

Her şeyi düzelteceğim derken daha da maffederek kendimi tüm bunların ortasına batırmıştım. Yine de bitebilirdi. Ben artık sadece bunun bitmesini istiyordum.

Ilgaz vitesi küçültüp " Hiçbiri masum değil." dedi. " Seninle birlikte bir kitap yazmayı istediğini söyleyip sonrasında yıllardır yazdığı bloğu kapatacağım demesi zaten aklımızı karıştırmıştı. Belki de sadece izini kaybettirmek istedi."

Keyiften uzak bir şekilde güldüm. Ellerim yeniden emniyet kemerini kavradığında onu göğsümden ayırmak sanki nefes almamı sağlayacakmış gibi geliyordu.

" Oğuz onsuz da düze çıkabileceğimizi söylemişti. "

Kendi kendime bir söylemeden ibaretti ama yüksek sesim bunu bir iletişime dönüştürmüştü. Ilgaz'ın yanında Oğuz'u andığımı farketmem çok sürmemişti. Yaşadığım unutkanlık boş bulunmamı sağlarken Ilgaz buna takılmamış gibi yapmıştı.

Yanlızca " Başarmış demekki. " demekle yetindi. Onaylamak adına "Başardı." dedim. "Benim aksime o başardı."

"Birileri ortağını kıskanmış."

Kinayesini görmezden gelmeyi seçmiştim. İtiraz edecek ya da kendi hislerimi anlatamayacak kadar bitkin hissediyordum. İçimde yaşadığım duygunun adını tam tarif edemesem de kıskançlık olmadığına emindim. Benim üzgün oluşum kendimeydi. Bu tamamen ben ve özgüvenim arasındaydı.

Sonunda tanıdık bir sokak gördüğümde eve geldiğimizi anlamak içimde bir rahatlık var etmişti. Bu ana kadar vücudumu öyle bir sıkmıştım ki eklemlerde sızlamalar oluşmuştu. Ilgaz arabayı gelişigüzel park ederken büyük bir sabırsızlıkla emniyet kemerini çıkardım. Aldığım derin nefes yaşadığıma şükrettirdi. Yine de eve sağ salim varmak içimde yanan hislerimi söndürmeye yetmedi.

Ilgaz arabayı durduğu anda " Sen içeride kal." deyip hızla arabadan indi. Sertçe çarptığı kapı tüylerimi ürpertirken birkaç metre ötemde gözlerim onu bulmuştu.

İzlere DokunulmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin