06

1.6K 159 36
                                    


Sandviçimi hazırlamayı bitirdikten sonra kullandığım ipliklerimi topladım. Bir dakika içersinde yemeğim hazırdı.

Yemeyi bitirdikten sonra tepsimi aldım ve manzaranın en iyi gözüktüğü odaya doğru ilerledim. Evin arkasında akan bir nehir vardı ve bu da gökyüzünün güzelliği ile birleşip harika bir görüntü sunuyordu. Gray Ferret Sokağı'nda kiranın bu kadar çok olmasının sebebi de buydu.

Pencerenin önünde rahat bir pozisyonda oturdum ve dışarıyı seyretmeye başladım.

"Ne kadar da huzurlu.."

Kadın kahramanla tanıştığımdan beri huzursuz hisseden kalbim sakinleşti. Tok karnım ile güzel manzaranın tadını bir süre daha çıkardıktan sonra ayağa kalktım ve odadan çıkmak için adım attım.

Tak

Bir şey ayağıma takıldı. Eğilip aşağı baktığımda bunun ahşaptan yapılma bir kol olduğunu gördüm. Bulunduğum odada etrafta dağınık halde bulunan bir kaç ahşap kuklalar vardı. Onları gerçek insan gibi görünmeleri için tasarlamama rağmen karanlıkta bu odaya geldiğim zamanlar beni bile şaşırttıkları oluyordu.

Gündüzleri Yuri olarak bir kafeye, akşamları ise Arakne olarak yeraltı dünyasına çalışıyordum. Arakne olarak yeteneğim oldukça işe yarar olduğundan ara sıra yüklü miktarda ödemesi olan istekler aldığım da oluyordu. 

Bu kuklalarda işimde yardımcı olması için hazırladığım şeylerdi. Yandaki evde hayalet olduğu söylentisi Arakne olarak gücümü kullandığımı saklamakta biraz zorlandığımdan dolayı ortaya çıkmıştı. Gücümü geliştirmek ve biraz da alıştırma yapmak için yandaki boş evi kullandığım bir gün kuklaları ellerimdeki ipliklerle oynatırken ortaya çıkan silinik gölgeler bir komşu tarafından görülmüş ve mahallede o evde bir hayalet yaşadığı söylentisi yayılmıştı.

Şimdi artık o evde biri olduğundan söylentiler kesilecektir.

Kuklanın kolunu ittirip odadan çıktım.

Doğru. Roman karakterlerinin hayatına dahil olmam için hiç bir sebep yok. Hayatıma uzun zamandır nasıl devam ediyorsam öyle devam edebilirim.

O zamanlar yarım yıl bile geçmeden küçük huzurumun şak diye sonlanacağından bihaber, kendi kendime söylediğim şey buydu.

"Haa.."

Karanlığın hakim olduğu bir geceydi.

Bir adam ay ışığının bile uğramadığı bir ara sokakta ilerlemeye çalışırken sendeledi. Çevresi gittikçe bulanıklaşmaya başlarken kesik kesik çıkan nefesi havanın sessizliğini bozuyordu.

"Çok gürültülüsün.. Kapa şu çeneni artık."

Etrafında kimse olmamasına rağmen ara ara sanki birine cevap veriyormuş gibi mırıldanıyordu.

Simsiyah kıyafetleri kanla kaplanmıştı. Gecenin karanlığında zaten siyah olan kıyafetleri sayesinde biri tarafından yaralı olduğunun fark edilmesi pek mümkün değildi. Ama şaşırtıcı bir şekilde adamın yere düşen her bir kan damlası, yere değdiği gibi iz bırakmadan yok oluyordu.

Tam o sırada bulutlar dağıldı ve yusyuvarlak dolunay kendisini gösterdi. Dağınık saçlarının altında gizlenmiş buz gibi gözleri, dolunayın ışığı ile parladı.

Solgun yüzü terden sırımsıklam olmuştu ama derin mavi gözleri vahşi bir canavara aitmiş gibi delici bir şekilde parlıyordu. Keskin çene hatları dişlerini sıktığını belli edercesine gerilmişti.

"Ölmeyeceğim.. O yüzden sadece kapa çeneni.."

Adam sıkıca kenetlendiği dişlerini çok açmadan fısıltı halinde konuştu. Konuşmasıyla birlikte kendini yerde bulması da çok uzun sürmedi.

You've Got The Wrong House VillainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin