Tetikte olan gözleri etrafı taradı, durumu kavramaya çalışırken bir kez daha bakışları, önünde dikilen kişiye doğru kaydı."Neden ben..."
Lakis içgüdüsel olarak ağzını açtığında dudaklarından çatlak bir ses döküldü. Ama devamında gelen acı ile cümlesini tamamlayamadan inledi. Boyundaki yara yüzünden şu an konuşması zor görünüyordu.
Lakis, elini kaldırdı ve boynundaki bandajlara götürdü. Sonrasında, boynu gibi bandajlarla kaplanmış vücuduna bakmak için kafasını eğdi ve gözü bir süre orada takılı kaldı. Bakışları tekrar yukarı çıktığında mavi gözleri olduğundan daha sakin görünüyordu. Yuri'nin onu tedavi ettiğini anlamışa benziyordu.
Lakis'i böyle görünce Yuri dudaklarını araladı:
"Hatırlıyor musun bilmiyorum ama iki gün önce evimin önünde yaralı bir
halde baygın yatıyordun. Bende seni şimdilik içeri getirdim ve tedavi ettim."Eğer şu an burada duran Yuri değil Annmarie olsaydı, onu bulduğundaki durumunu nazikçe açıklar ve yarası hakkında detaylı bilgi verirdi. Sonra yanında kalır ve yaraları tamamen iyileşene kadar evinde kalmasını söylerdi.
Ama Yuri bunu yapmadı.
"Bazı soruların olduğunu biliyorum ama işe gitmem gerekiyor."
Herhangi bir gereklilik hissetmedi ve hepsinden önemlisi, Lakis'e durumu açıklamak için kelimeleri kafasında organize etme işi onu rahatsız etti.
"Gitmeden önce hızlı bir soru. Yaralarını kabaca tedavi ettim ama uzman değilim. Senin için klinikten birini çağırmamı ister misin?"
Lakis'in daha sonrasında yaptığı tedavinin berbat olduğunu söylemesi ihtimaline karşın Yuri şimdiden durumu çözmek için böyle bir şey söyledi. Tabii ki soruyu sorduğu kişi Lakis ise, sözde kalacak olsa bile, birisini çağırmasını istemesinin hiçbir yolu yoktu.
"Konuşmana gerek yok. Cevap vermek için başını kullanabilirsin."
Mavi gözlerini Yuri'nin üzerine dikmişti, ne düşündüğünü bilmek imkansızdı. Ona bir süre daha öylece baktıktan sonra kafasını yavaşça iki yana salladı.
Tam olarak beklediği gibiydi. Yuri de başını onu onaylarcasına salladı.
"İhtiyacın olabilecek şeyleri yanına koydum yani ben yokken istediğin gibi kullanabilirsin. Eğer biraz daha uyumak istersen, uyuyabilirsin. Eğer gitmek istiyorsan, bunu da yapabilirsin, benim için hiçbiri önemli değil."
Son cümlesine bakılırsa o yokken hiçbir şey söylemeden gidebilirdi. O umursamayacaktı. Bir bakışta, düşünceli mi davranıyor, ihmâlkar mı, yoksa soğukkanlı mı anlamak zordu. Düz sesi hem kuru hem de sakin çıkıyordu. Bu yüzden onu tanımayan birinin, sesinin nazik mi yoksa soğuk mu olduğu konusunda kafası karışırdı.
Yuri konuşurken Lakis okunması zor bakışlarla ona bakmaya devam etti. Konuşmasını bitirdikten sonra, kendisini takip eden bakışları arkasında bırakarak evden gerçekten de ayrıldı.
Dürüst olmak gerekirse, bu kadar yaralanmış olan birini evde tek başına bırakmak mantıklı değildi. Ve tabii ki Yuri bunu biliyordu. Ama Yuri, uzun zamandır mantığı takip eden biri olmamıştı.
Yuri, Blue Ferret Sokağı'ndan kafenin bulunduğu yere doğru yürüdü. Ama direkt olarak kafeye gitmedi, onun yerine tenha bir sokağa girdi. Aslında evden bu kadar erken ayrılmak zorunda değildi ama bu sabah, iki gün önce bu sokakta kendisini takip eden adam yüzünden acele etmişti. Asıl çöpü diğer çöplerden ayırmak için çöp kutusuna doğru ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You've Got The Wrong House Villain
FantasyGecekonduların arasında yaşamaya çalışan bir çocuk olarak reeenkarne olmam yetmezmiş gibi suçlular kasabasına düşüp laboratuvarlarda kullanılan bir denek haline geldim. Araştırma merkezini yok etmek için gelen adamı gördüğümde yaşadığım dünyanın geç...