60

376 43 4
                                    

Siren Carnot'un kralını daha önce doğrudan görmüştü.

Bu olalı uzun zaman olmuştu. Bunun için Siren'ın Araştırma Enstitüsündeki zamanlarına geri dönmemiz gerekiyordu. Ayrıca bu Araştırma Enstitüsü patlatıldığı zaman değildi.

O olay yaşandığı sırada Siren yan binadaydı, bu yüzden eline geçen fırsatı anında değerlendirmiş ve kaos sırasında erkenden kaçmıştı. Yani Lakis Avalon'u o gün laboratuvarda görmemişti.

Siren'ın Lakis'i gördüğü ana dönmek için zamanda biraz daha geriye gitmemiz gerekiyor.

Doğal olarak Siren, deneyler sırasında harabenin kalıntılarını vücuduna başarılı bir şekilde alabilen az sayıdaki deneklerden biriydi. Güçleri belli bir seviyeye geldiği zamanlar hobisi kuşları kullanarak dış dünyayı görmekti.

"Bugün 'mezarlığa' gideceksin."

Ve bir gün doktorlar ve araştırmacılar arasındaki bir konuşmaya kulak misafiri oldu ve bir anda meraklanmaya başladı.

"Ben mi? İstemiyorum! Geçen sefer de ben gittim!"

"Başka şeylerle meşgul olduğumu bilmiyor musun? Yapman gereken tek şey gidip kaç kişinin yaşadığını görmek, neden bu kadar abartıyorsun?"

"Orası çok korkunç."

"Ben bir korkunçluğunu göremiyorum. Hepsi aynı işte, birer denek."

"Öyle düşünmediğinizi biliyorum doktor bey. Ne zaman sıra size gelse illa bir bahane bulup bunu bizim üstümüze yıkıyorsunuz, bilmediğimi mi sandınız?"

"Ne, seni serseri!"

Bahsettikleri 'mezarlık' önceki jenerasyona ait deneklerinin kaldığı yerdi. Ancak söylenenlere göre oranın ortamı Araştırma Enstitüsünden çok daha farklıydı, yani çok daha kanlı ve tehlikeli bir yerdi.

Siren araştırmacıların, laboratuvarın mezarlığa kıyasla cennet gibi kaldığını söylediklerini duymuştu. Her gün acı verici deneylere maruz kalıyorlardı ve eğer bunlara dayanamazlarsa tek çareleri ölmek ya da öldürülmekti, buna rağmen burasının cennet gibi olduğunu mu söylüyorlardı?

O zamanlar Siren oldukça hırçın bir karaktere sahipti. Mezarlık denilen yere bir kuş göndermesinin sebebi de buydu. Ve neyle karşılaştığına gelirsek...

Gerçekten de dehşet verici ve mide bulandırıcı bir yerdi. Orası iğrenç olduğu kadar korkunç ve kan dondurucuydu.

O günden sonra Siren bir hafta boyunca ne yediyse kustu ve her gece kabuslar gördü. O kadar kötü olmuştu ki onunla ilgilenmeyen Arakne bile gelip bir sorun mu var diye sormuştu.

Siren kuş aracılığıyla mezarlıkta o zamanlar daha çocuk olan Lakis Avalon'u görmüştü. O zaman bile Siren'ın kuşunu gördüğü gibi kanlı elleriyle yakalamış ve kafasını bedeninden anında ayırmıştı.

"Ama neden Carnot'ta olması gereken biri Arakne'nin evinde?"

Siren telaşlıydı ve kafa karışıklığı içindeydi.

O korkutucu şeyin Arakne'nin evinde ne işi vardı? Arakne'yi hedefleyen bir davetsiz misafir miydi? O zaman Arakne'yi bir an önce bilgilendirmesi gerekmez miydi?

Ama nedense eve girişi gayet doğal durmuyor muydu? Ayrıca elindeki maske Arakne'nindi, öyle değil mi?

...Eh?
Neler oluyordu?

Siren'ın kafası karışmıştı. Ayrıca düşündükleri hiç iyi yere gitmiyordu.

'Doğru ya bekçi köpeğine soralım.'

You've Got The Wrong House VillainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin