Episode 15

3.4K 272 110
                                    

Kısa bir bölüm oldu. Düzenlemedim.

Yorum ve oylarınızı esirgemeyin lütfen. Yorumlar bana heves veriyor, cesaretlendiriyor.

İyi okunmalar

Ep. 15- Kiss part 2

Dudaklarında hissettiği baskı onu öyle sarhoş etmişti ki ne yapacağını bilemez halde öylece kalmıştı. Deli gibi karşılık vermek istiyor, bu yapmamak için kendini sıkıyordu. Kalbi hızını daha da artırırken genç kızın elini kalbinden çekmiyor oluşu onu daha da mahvediyordu.

Genç kız dudaklarını hareket ettirdiğinde gözlerini kapattı. İçinden bir ses Faith'i itmesi için bağırırken yapamadı. İtemedi. Koluyla belini sardı ayakta tir tir titreyen kızın. Boyuna yetişmek için hafif eğilip dudaklarını araladı. O an dudakları arasında içkinin nahoş tadını hissetti.

Faith sarhoş muydu?

Kalbindeki burukluk öpme arzusunu bastırdı. Ne olursa olsun sarhoş birinden faydalanacak değildi.

Geri çekildiğinde genç kızın şaşkınca bakan yaşlı gözler kalbini daha da burkmuştu.

"Sarhoşsun," dedi. Genç kızın yanağına akan yaşı başparmağıyla sildi.

"Olmazsam buraya gelmeye cesaret edemezdim. Kaptan," derin bir nefes aldı genç kız. Kızarmış yanakları yeniden ıslandı yaşlarıyla. Alnını Kaptanın göğsüne yasladı. "Lütfen. Lütfen sen de beni bırakma." Bir hıçkırık döküldü dudakları arasından. Etrafına sarılan kolları hissettiğinde daha da sığında genç adama.

🤍

Zonklayan başımı bir az olsun rahatlatmak için alnımı ovuşturdum ve rahatsızca kıpırdadım yerimde. Dün gece Hange ile içkinin dozunu kaçırmıştık. Daha doğrusu Hange alışık olduğundan sarhoş olan taraf bendim. Fazla kaçırmış olmama rağmen kusmamış olmam mucizeydi. Gerçi kustuysam bile hatırlamıyordum ki.

Birden saçlarımda dolaşan parmakları hissettiğimde kaşlarım çatılmıştı. Yatağımda olmam gerekiyordu. Benim yastığım bu kadar sert değildi ve Hitch saçımı okşayacak biri de değildi. O zaman Hange ile uyumuş olmalıydım.

Bacaklarımı kendime çekerek daha rahat bir pozisyon bulmaya çalıştım. Sırtüstü uzandığım anda saçlarımdaki el bir anlık duraksadı. Daha fazla uyuyamayacağımı anladığımda gözlerimi haraladım. Baş ağrım odağımı tamamen bozduğundan görüş alanımın düzelmesi hayli zaman almıştı.

Beklemediğim bir şey oldu. Dizlerinde yattığım kişinin Hange olduğunu düşünürken Levi yukarıdan aşağıya bana bakıyordu.

Kendimi yattığım  yerden atmamla yere kapaklanmam bir olmuştu. Kalķmaya çalıştım ama yaramdaki sancı bir anda kendini belli ettiğinde inleyerek dizlerimin üzerine çöktüm.

"İyi misin?" Sesini duyduğumda kalbim hızını artırmış, kulaklarım çınlamaya başlamıştı. Vücudumda yukarıdan aşağı bir titreme hissettim. Öyle korkuyordum ki...

Odamda uyuduğumu sanıyorken Levi'nin ofisindeydim. En kötüsüyse hiçbir şeyi hatırlamıyordum. Kim bilir neler yapmıştım da burada uyumama izin vermişti.

"Faith." Omuzlarımda hissettiğim ellerle irkildim. Yavaşça oturduğum yerden kaldırılarak düştüğüm koltuğa tekrar oturtuldum. Utanç dolu ve mahçup şekilde baktım yüzüne. Öylece beni inceliyordu.

"Özür dilerim," dedim.

"Neden?" Gözleri gözlerime sabitlendi.

"Ben..." dedim. "... hatırlamıyorum. Yanlış bir şey yaptıysam özür dilerim." Anında gözlerini gözlerimden çekerken oturduğu yerde önüne dönüp dirseklerini dizlerine dayadı. İfadesi daha da sertleşirken hiçbir şey diyemedim." Yanlış bir şey mi yaptım?"

"Ağrın var mı?" Sert bir tonda sorduğu soruya karşı cevap talep edemedim. Dişlerini sıkıyor, boynundaki damarı fazlasıyla belli oluyordu.

"Hayır."

"İyi," dedi. "O zaman çık." Sertçe yutkunduğumda hiçbir şey demeden kalktım ve aksak adımlarımla sessizce odayı terkettim.

Just A Soldier - Levi AckermanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin