Selam millet. Öncelikle nasılsınız?
Bölüme geçmeden önce size harika bir kurguyla geldim. Yazarı LeviKuchelAckerman
Kurgu muazzam ötesi ve farklı. Seveceğinizi düşünerek ekledim buraya. Mutlaka bakın derim.
Umarım bölümü seversiniz.
İyi okumalar.
Ep. 18- father
Zar zor atlatılan bir günün ardından köşe bucak kaçmaktan zor kurtulmuştum. Toplantıda hayli bir konu tartışılmıştı. Ereni koruma operasyonundan sonra Levi'nin dağılan ekibi tekrar toplanmıştı. Toplanan ekip arasında benim de yerim resmi olarak onaylanmıştı.
Eksikler tamamlanmış, yapılacak sefer planlanmıştı. En azından bana söylenen kısım buydu. Toplantı geç saatte bittiğinden üst rütbelilerin karargahta ağırlanması uygun görüldüğünden hala rahat hareket edemiyordum. En kötüsüyse Levi'yi sabahtan beri görememiştim. Andersonla arasında bir şeyler geçmiş olabilmesinden deli gibi korkuyordum. Levi'nin her hangi bir şey demeyeceğini biliyordum. Anderson da bir şey bilmediğinden elbette söylemezdi ama sinirbozucu sakin bir tavrı vardı. Seni kışkırtana kadar oynar, sonra suçlu konumuna seni düşürürdü. Bu yüzden ölesiye korkuyordum.
Toplantı sonunda bittiğinde Hange boynunu ovarak gelmişti laboratuvara. Ona bıraktığım bir fincan çayın ardından Levi'yi sormuştum. Toplantıdan sonra doldurması gereken kağıtlar olduğunu ve muhtemelen ofisinde olacağını söylediğinde bu gecenin uzun olacağını anlamıştım. Ayrıca bir fincan da yetmeyecekti.
Bu yüzden fincanı boşvererek mutfağa deri döndüm. Tepsiye yerleştirdiğim iki fincanın ardından demlikte hazırladığım çayın üzerine bir örtü çekerek onu da tepsiye yerleştirdim. Hemen ardından mutfağı terkederek merdivenlere yöneldim.
Üst rütbelilerin hepsi aynı katta olduğundan Andersonla karşılaşırdım diye ödüm kopuyordu ama şans benden yana olacak ki koridor bomboştu.
Kapıya vardığımda ayağımla tekmeleyetek çalmak zorunda kalmıştım. Gir komutunun ardından yakalanmamak için hemen içeri girip kapıyı sırtımı yaslayarak kapatmıştım.
"Sen delirdin mi? Yüzleşmek istemediğini söyleyerek buraya geliyorsun."
"Sana da iyi akşamlar kaptan Ackerman." Göz devirerek kalemini masaya attı ve geriye yaslandı. Tavırlarını es geçerek tepsiyi masaya bıraktım. Demliğin üstünden örtüyü kaldırdım ve fincanlardan birini doldurarak önüne koydum. "Hem ben yardıma geldim. Hange çok fazla evrak işin olduğunu söyledi."
"Halledeceğim. Sen merak etme."
"İzin aldığımı sanmıyorum."
"İzin istediğini söylemedim."
"Ben de onu di-" kapının alışılmadık şekilde çalınmasıyla duraksadım. Masanın üstündeki evrakları çekerek düzenlemeye başladığımda Levi gir komutunu vermişti. Saat 12ye yaklaşırken odaya her hangi bir asker gelemez, rütbeliler gün boyu toplantı hazırlığından ve toplantıdan dolayı bitkin düşmüşken onlar da gelmezdi. En çatlağımız Hange bile bu denli yorulmuşsa gerçekten de birilerinin gelme ihtimali yoktu.
Kapı açılıp kapanırken evrakları tarihe göre düzenlemeye devam ettim. Kısa süreliğine Levi'nin bana yandan bir bakış attığını farkettiğimde ne var dercesine salladım başımı. Sabit bakışları tekrar odaya giren kişiye döndü.
"Buyurun, yüzbaşı Anderson." Kalbimin teklediğini hissettim. Ellerimden ve kollarımdan kan öyle çekildi ki tamamen hissizleştim. Gözümün kararmasına rağmen ayakta kalmayı başarabilsem de donan ifademe sakin bir maske çekememiştim.
"Sizinle kızım hakkında konuşmak istiyordum, yüzbaşı Ackerman. Ama görüyorum ki o çoktan sizin yanınızda yerini almış."
"Ne söyleyecekseniz söyleyin, yüzbaşı. Fazlasına lüzum yok." Hala başımı kaldıramamıştım ama konu bana geldiğinden dosya düzenlemeyi bırakarak masanın yanında Levi'yle yüzyüze durdum.
"Tamam." Dedi. İzin bile almadan çalışma masasının önüneki koltuklardan birine oturdu. Konuşurken yüzünde hissiz bir gülümseme olduğuna yemin edebilirdim. "Ben kızımın askeriyede olmasını onaylamıyorum, yüzbaşı. Biran önce buradan ayrılmasının onun için daha uygun olduğunu düşünüyorum. O bir kadın ve askeriye kadınlara uygun bir yer değil."
"Şahsi düşüncelerinizi kendinize saklayın, yüzbaşı Anderson." Levi'nin sesinde bastırmaya çalıştığı bir öfke olduğu aşikardı. Bir elinde kalemiyle oynarken diğer yumruğunu sıkıca tutmuştu. " Ailevi konularınız bu duvarların içinde kendi anlamını kaybediyor. Bunu en iyi siz biliyorsunuz."
"Biliyorum elbette. Biliyorum, biliyorum. Ama ben bu konuyu sizinle bizzat konuşmalıydım çünkü kızımı özellikle kendi takımınıza aldınız."
"Evet. Çünki asker Anderson çok cesur ve yetenekli bir asker. Ayrıca acemi birliğinin ilk seferinden sonra hayatta kalmayı başaran sayılı kişilerden. Sizin isteğinize gelirsek. Asker Anderson, Babanın söyledikleri hakkında ne düşünüyorsunuz?" Gözlerinden aldım cesaretimi. Sertçe yutkundum, ardından boğazımı temizlemek için hafifçe öksürdüm.
"Onaylamıyorum, efendim," dedim sakin ve olabildiğince duygulardan arınmış ses tonuyla. "Kendisiyle evden ayrıldığımda ve orduya katıldığımda bağlarımı koparmış biri olarak, hür irademle burada kalmayı istiyorum."
"Cevabınızı aldınız, yüzbaşı Anderson."
"O benim kızım. Hem..." burnundan bir gülüş bıraktı oturduğu yerde geriye yaslanırken. "Ne zamandan beridir askerlerinizin düşüncelerini önemser oldunuz? Sizin emretmeniz gerekiyor."
"Kızınızın olması onu sizin malınız yapmaz, yüzbaşı Anderson. O reşit ve istediği kararları verir. Ayrıca onun benim emri istediğimi yapabileceğim ve yaptırabileceğim bir obje değil. Laflarınızda dikkatli olun."
"Öyle olsun. Size iyi geceler dilerim, yüzbaşım." Levi'den cevap alamayınca hızlıca terketmişti odayı. Onun çıkışıyla titreyen bacaklarım üzerinde daha fazla duramayıp kalçamın üzerine bıraktım kendimi. Bir süre alnımı dizlerime yaslayarak öylece oturmamın ardından soğuk alacağıma dair Levi tarafından uyarıldım. Kalkmamak konusunda inat edince de kollarımdan tutularak kaldırılmıştım yerden.
"Kalk dedim."
"Uyuyacağım ben," dedim azarlamasının aksine. Uzanarak yanağına tüy kadar hafif bir öpücük kondurmamın ardından gözlerine baktım. "Teşekkür ederim."
"Etme." Sesi mırıltı gibi çıkmıştı. Belli ki onu öpmemi beklemiyordu. "Fazla düşünme. İyice dinlen. Yarın sıkı bir eğitim günü olacak."
***
Hikaye hakkında tahmin ve düşüncelerinizi bilmeyi isterim.
Gelecek bölüm görüşürüüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just A Soldier - Levi Ackerman
FanfictionLevi Ackerman Türkçe hayran kurgudur. Smut içerir "Peki seni rahatsız eden konu ne?" "Sevilmemek, Hange. Sevilmemekten ölesiye korkuyorum. Normal biri olsa yaklaşır iletişim kurmaya çalışıyım ama öyle değil işte. Vereceği tepkiyi bile ölçemiyorum...