Episode 23

4.4K 246 466
                                    

Ağır smut içerir

Ep. 23- to touch him

"Başını geriye yatır." Dediğini yaparak geriye yaslandım ve başımı geriye yatırdım. Saç diplerimden aşağı doğru akıp giden su beni hayli mayıştırıyordu. Öte yandan üzerime çöken utancı da silemiyordum.

Odadan çıktıktan sonra duşakabinlere gitmek istemiştim. Beş adımdan fazla yürüyemeyince orada ayakta bile kalamayacağımı, duş işini ertelememi söyleyip beni geri götürmek isteyen Levi'yi zar zor ikna etmiştim. Bıkkınca Hange'den yardım isteyeceğini söylese de eliboş dönmüştü. Çünki Hange masabaşında çalışırken uyuyakalmıştı. En sonunda ona kalmıştım.

Saç diplerim arasında dolaşan parmakları rahatlatıcıydı, eğer buna uzun bir süre devam ederse küvette uyuyakalabilirdim belki de. Saçlarımı duruladıktan sonra elimden tutarak doğrulttu beni. Vücudumdaki sabundan arındığımdan emin oldu ve sıkıca havluya sararak küvetten çıkmama yardım etti. Yatak odasında, tam da şöminenin önüne, tekli koltuğa oturttu beni. O dolabından kıyafet seçerken öylece havluya sarılmış, ateşi izliyordum.

Bir kere olsun vücuduma dikkat etmemişti. Bu hem beni utandırmadığından beni minnet hissiyle dolduruyor, hem de kötü hissettiriyordu. Tamam, kabul. Vücudum öyle güzel ve şekilli değildi. Ama ne bileyim... etkilenmesini isterdim.

"Şimdilik bunları giyin." Siyah eşofman altını ve gri kazağı önümdeki küçük sehpaya bıraktığında bir an olsun gözümü çekmedim ondan. "Noldu? Neden öyle bakıyorsun?" Elim ona doğru uzattığımda önce tereddüt etse de elimi tutarak önümde diz çöktü. "Bugün fazlasıyla durgundun," dedi. Omuzlarımda asılı duran havluya dikkat ederek başımı omuzuna yasladım. Vücudum hem soğuktan, hem de heyecandan titriyordu. Onu istiyordum. Hiç olmadığı kadar hem de.

Ani cesaretle havluyu bıraktım, kolumun birini boynuna, diğerini beline sardım, onun gibi dizlerim üzerine çöktüm. Olduğu gibi öylece kalmış, sarılmıyordu bile. İleri gittiğimi düşündüm. Belki de istemiyordu, belki de beni beğenmemişti.

Geri çekilmek için hamle yaptım. Sıcak elleri buz gibi tenime dokundu o an. Beni vücuduna doğru bastırarak sıkıca sarıldı. Dudaklarının baskısını omuzumda hissettim Tenime çarpan nefesinin sıcaklığını dokunduğu yeri yakıp geçiyordu. Boynuna sarılı elimi ensesine kaydırdım. Teni o kadar sıcaktı ki beni eriteceğini düşündüm bir an. Aldığım derin nefesler yetmiyor gibiydi artık.

Geri çekilerek loş ışıkta parlayan mavi gözlerine baktım. Dişlerini sıkıyor, olabildiğince derin ve sık nefesler alıyordu. Saçları arasında dolaştırdığım elimi ensesine indirerek kendime doğru çektim onu. Dudaklarımı sıkıca dudaklarına bastırdım. Kucağına çıkıp olurduğumda yere çökerek olduğu yerde kalması hoşuma gitmiş, daha fazlasını istememe sebep olmuştu. Bana itaat etsin istemiştim, ona istediğimi yapmayı...

Çıplak tenimde dolaşan elleri kalçamla belim arasında tereddütle hareket ederken alt dudağını ısırarak geri çekildim ve gözlerine baktım. Bakışlarındaki tereddüt yok olmuş gibiydi, daha kararlı ve karanlıktı bakıyordu. İrisleri loş ışığa rağmen titrek bir ışıkla süslenmişti. Ateşi süsleyen kıvılcım bile bu kadar yakmazdı insanı.

Midem üzerindeki baskı artıyor, karnımda garip gıdıklanmalar hissediyordum. En kötüsüyse sızlıyordum. Daha fazlasını istiyordum. O an farkettim bunu dile getiremetecek kadar utandığımı. Her ne kadar ona hükmetmek istesem de ileri gitmesini bile isteyemiyorken bunu yapamayacağımı geç farketmiş olmam üzücüydü. Ben adım atmadıkça harekete geçecek biri değildi o. Buna emindim.

"Levi," boynuna sarılarak kulağına fısıldadım usulca. "Lütfen..." devamını getiremeyerek başımı boynuna gömdüğümde dediğimi anladığı gibi kalçalarımdan sıkıca kavrayarak kucağına aldı beni.

Just A Soldier - Levi AckermanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin