Selamlar herkese.
Umarım iyisinizdir
Düzenlemeye üşeniyor olduğumdan yazdığım gibi atıyorum bölümü. Eklediğim çizimler bölümlerden alakasız öylece yaptığım şeyler.
Bir de şarkı eklemek istiyorum. Nedense aklıma Faith'in Levi'ye olan hislerini hatırlattı bana.
Neyse çok konuştum
İyi okumalar.
Ep. 11- fight
Ailelerini görmek için giden acemiler geldikten sonra eğitimin ikinci aşamasına geçiş başlamıştı. Soğuk havada biraz olsun kendimize gelmek için ısınma hareketleri yaparken kaptanın geldiğini söyleyen Sasha sırada kendi yerine geçti. Herkes Sashanın arkasıyla bir sıraya dizilince kalbim yerinde durmayı redd ediyordu. Tatil boyu hep kaçmıştım. Ondan en uzak noktada durmuş, daha az görmek için çoğu zaman öğünlerimi bile atlamıştım. Onu görmezden gelmek için elimden geleni yapıyor, aynen dediğim gibi karşısına da çıkmamaya çalışıyordum. Şimdiyse yüzleşmek zorundaydım.
Geldiği gibi meydan boyunca 2 tur koşmamızı söyledi. Dediğini aynen yaptık. Vücudumuz hem ısınmış, hem de keskin soğuğa daha da alışmıştı.
Isınma koşusundan hemen sonra birkaç ısınma hareketiyle ikişer takımlara ayrılmıştık. Karşıma geçen Jean sinsice gülümseyerek yumruğunu avucuna bastırdı.
"Seni pataklamak benim için bir zevk olacak." Söylediği şeye karşı dalga geçercesine bir gülüş bıraktım burnumdan. Yumruklarımı yüzüme siper ederel bir ayağımı hafiften geriye kaydırdım.
"Rüyanda görürsün."
Saldırmak benim hoşuma giden bir şey olmadığından beklemeyi seçtim. O da benim ne yapmak istediğimi anladığı gibi üzerime atıldı. Savurduğu tekme ve yumruklardan kolayca kaçıyor, başıma darbe almamak adına kollarımı siper ediyordum. En sonunda öfkelenerek savurduğu yumruğundan kaçmak için eğildim. O an kendisini savunmayı bir kenara bıraktığını, açık verdiğini farkettim. Karın boşluğuna attığım yumruğun hemen ardından gerilemesiyle beline sarılarak indirdim onu. Kaçmaması adına üzerine çıkarak boynunu kavradım.
"Bu kadar yeter." Bir anda kaptan tarafından uyarılınca Jean'ın üzerinden kalkarak kaptana baktım. "Eşlerinizi değiştirin." Gözlerini kısarak gözlerimin içine baktı. "Faith ve Christa."
"Ne?" Kısık gözlerine çatık kaşları eşlik etti.
"Bir itirazın mı var, asker Anderson?" Sesi tüm vücudumu baştan aşağı titretecek kadar soğuk gelmişti. Buna rağmen geri durmamayı seçtim.
"Evet, kaptan. Christa benim dengim değil."
"Buna sen karar vermiyorsun."
"Ama gücümün limitini biliyorum ve fiziksel olarak benden zayıf olan birine vurmak istemiyorum." Kollarını göğsünde birleştirerek bana doğru bir adım attı.
"Haddini aşıyorsun, Anderson. Ne diyorsam onu yap ve Christa'nın karşısına geç. HEMEN!"
Bir anda atağa geçtim. Ama Christaya değil de Levi'ye karşı. Bir anda savurmaya başladığım yumruklardan kolayca kaçmayı başarırken ben de Jean gibi öfkeme yenik düştüm. Ama bu vuramamanın öfkesi değil de beni sevmediği için hissettiğim öfkeydi. Boşluğa düşmüş gibi gelişigüzel saldırıyordum. O da bunun farkındaymış gibi ek bir hamlede bulunmuyordu. En sonunda yüzüne tekme atmak isterken ayak bileğimi kavrayarak geriye doğru itti beni. Durmadım. Tekrar saldırdım. Bu kez başardım, onu indirdim tek hamlede. Yakasına yapışarak yumruk atmak adına kolumu geriye doğru gerdiğimde bir an gözlerine dokundu bakışlarım. Uzun zaman sonra bu mavileri böyle yakından görmek öyle etkilemişti ki beni, kendimi kaybederek sadece gözlerini izlemiştim bir süre.
"Vur." Dediği şeyle kendime gelirken etrafa çöken sessizliği dinledim bir süre.
"Ne?"
"Seni rahatlatacaksa vur." dedi. Öfke damarlarımda kol gezmeye başladı tekrar. Gözlerine bakmak bile öfkemi gram azaltmıyordu. Günlerce yastığımı ıslatan o yaşların hıncını çıkarmak istedim, hırpalamak, suratını dağıtmak istedim. Ama düşüncesi bile kalbimde sızılar oluştururken bunu yapmam imkansızdı. Benden rahatsız olmasın diye uzak durmayı seçmiştim ben. Ona vurabilir miydim?
Öte yandan ona vurmam neyi değiştirecekti? Beni sevecek miydi? Hayır. Rahatlayacak mıydım? Yine hayır. Saçma duygu karmaşalarım son bulacak mıydı? Yine ve yine hayır.
Yumruğum başımın yanında toprağa inerken gözümden süzülen yaş yanağına düştü. Buna rağmen çekmedim gözlerimi ifadesiz gözlerinden. Pes etmişcesine tüm ağırlığımı üzerine verdiğimde hiç beklemediğim şekilde altına aldı beni. Yumruğunu sıkarak kolunu geriye doğru gerdiğinde doğruca gözlerine baktım onun bana yaptığı gibi.
"Karşı koy." Başımı olumsuz anlamda salladım. "Anderson," dedi. Kolunu daha da geriye çekti. "Karşı koy." Yumruğu harekete geçtiğinde yorgunca kapattım gözümü. Kendimi acıya hazırlamışken Levi'nin üzerime çöken gölgesi bir anda çekildi. Hemen ardından eğitimi sonlandırdığını söyleyen sesi ulaştı kulaklarıma.
***
Gözlerimi kapatarak başımı Hange'nin omuzuna yasladım yorgunca. Usulca kolları arasına aldı beni. Sıkıca sarıldı.
"Daha iyi misin?" Mırıltıyla onayladım onu. "Çok fazla şey olmuş ama ikiniz de susmuşsunuz." Sadece omuz silktim.
"İtiraf ettim de ne oldu sanki? Her şey daha da boka sardı." Parmakları saçlarım arasında usuıca dolaşmaya başladığında derin bir nefes aldı bıkkınca. "Eskiden her şeyden habersiz beni seveceği umuduyla çırpınırken şimdi sadece öylece yatmak istiyorum. Galiba babam haklıydı. Gerçekten sevilmeyi haketmiyorum."
"Saçmalama, Faith. Levi seni sevmiyor diye böyle söylemen aşırı saçma. Güzelsin, temiz kalplisin, sıcakkanlısın. Girdiğin ortamda hemen belli oluyor enerjin."
"Bilmiyorum, Hange. Şu an zihnimin kavradığı tek şey yorulduğum. Fiziksel değil, ruhsal olarak hem de. Uzaklaşamıyorum, gidecek yerim yok. Her gün yüzünü görmek zorundayken unutamam da. Hem unutulacak gibi değil ki."
"Kalbine işlemiş. Silemezsin." Dedi. "Kimseyi seni sevmeye zorlayamazsın. Seni sevmediği için de suçlayamazsın."
"Farkındayım. Yine de insanın canı yanıyor. Daha farklı olabilirdi demekten geri duramıyorum mesela. Bir şans verebilirdi, deneyebilirdik, üstesinden bir şekilde gelirdik. Bilmiyorum." Cevap vermeden omuzumu sıkarak sessiz desteğini bildirdi sadece.
***
Lütfen atlamayınBenim ölesiye korktuğum bir şey varsa o da Levi'yi doğru yansıtamamak. Bu konuda düşüncelerinizi bilmek isterim.
Ve sessiz okurlarım. Lütfen sesinizi çıkarın:)
Gelecek bölü görüşürük
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just A Soldier - Levi Ackerman
Hayran KurguLevi Ackerman Türkçe hayran kurgudur. Smut içerir "Peki seni rahatsız eden konu ne?" "Sevilmemek, Hange. Sevilmemekten ölesiye korkuyorum. Normal biri olsa yaklaşır iletişim kurmaya çalışıyım ama öyle değil işte. Vereceği tepkiyi bile ölçemiyorum...