Bu bölümü önceki bölüme en çok yorum yapan of1kez arkadaşa ithaf ediyorum
Bu bölüm çok kısa biliyorum. Ama olması gereken de buydu.
İyi okumalar.
Ep. 34- Promise
Etrafa göz gezdirdim. Yemyeşil çayır beyaz çiçeklerle doluyodu. Önümde akan nehirin sesi huzurvericiydi. Mavi gökyüzünün nehirdeki yansımasında oluşan renkler gözalıcıydı. Kuş cıvıltıları burays uzak olan ormandan duyuluyordu. Esen ılık rüzgar tüm çiçeklerin kokusunu bir birine karıştırıyor, muhteşem kokuyu burnuma taşıyordu.
Bacaklarımı kendime çekip manzaranın tadını çıkarmak, gökyüzünde şekiller çizen bulutları izlemek istedim ama karnım buna engel oldu.
Karnım neden bu kadar büyümüştü?
"Nasılsın?" Birden yanıma oturan Erenle içimdeki huzuru endişe sardı. En son ne olmuştu? Ben neredeydim? Neden buradaydım? En önemlisi Levi neredeydi?
Onu inceleyen yüzüme baktı.
"Merak etme," dedi yorgun bir gülümseme takınarak. "Endişelenecek hiçbir şey yok. Sadece bu olmak zorundaydı."
"Ne olmak zorundaydı?"
"Sen," derin bir nefes alarak gökyüzünü izlemeye başlayınca biraz daha yaklaştım ona.
"Ben?"
"Evet, sen." Mavileri kahvelerimi bulunca aklımı dolduran sahneyle endişem artsada tepki veremedim.
Levi yaralanmış mıydı?
Şu an nasıldı?
" Sen olmamalıydın." Kaşlarımı çatarak baktım ona.
"Nasıl yanı ben olmamalıydım?"
"Sen yazdığıma müdahele ettin. Yaşanması gerekenler yaşanmadı. Sasha ölmedi, Levi ölümcül bir yara almadı. Bu yüzden de benim planlarım yavaş yavaş bozguna uğruyordu. Ben de seni tüm olaylardan uzak tutmayı istedim. Bu şekilde olduğu için üzgünüm." Çenesiyle karnımı gösterdi. "Ama iyi olacaksın. Bebeğinle ve Kaptanla. Mutlu bir aile olacaksınız. Benim için minik Kuchel'e iyi bak." Dolan gözlerime engel olamadım. Karnımın izin verdiği kadar sarıldım ona. O da beni sıkı sıkı sararken omuzumda hissettiğim ıslaklık ağlamamı şiddetlendirdi.
"Peki sen?" Geri çekilerek ona baktım. Yıllarca aynı cebhede savaştığım arkadaşıma.
Ne ölümler görmüştü, ne acılara şahit olmuştu. Gözlerindeki yorgunluk neşesini elinden almış, onu içten içe eritmişti.
Şimdiyse bana mutlu olacağımı söylüyordu.
"Benim için çok geç. Sizin özgürlüğünüz benim için kendimden ve tüm insanlıktan daha önemli." Gözyaşlarını silerek omuzlarımı kavradı ve kızarmış gözlerindeki kararlılıkla gözlerime baktı. "Sizi kurtaracağım. Hepinizi. Yaşayacaksınız. Söz veriyorum."
Tüm endişelerim birer birer yok olurken gülümsedim ona. Sözüne güvendim. Geri çekildim ve huzunlu gökyüzünün maviliğini izlemeye devam ettim. Eren tüm devlerin sonunu getireceğini söyledi, duvarların dışı için büyük bir savaş verdi ve sonunda kazandı. İnsanlığı dünyaya tanıttı. Özgür kıldı. Her birine kanat oldu. Eğer söz veriyorsa dediği gibi olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just A Soldier - Levi Ackerman
FanfictionLevi Ackerman Türkçe hayran kurgudur. Smut içerir "Peki seni rahatsız eden konu ne?" "Sevilmemek, Hange. Sevilmemekten ölesiye korkuyorum. Normal biri olsa yaklaşır iletişim kurmaya çalışıyım ama öyle değil işte. Vereceği tepkiyi bile ölçemiyorum...