Episode 12

3.3K 276 107
                                    

Herkese merhaba.

Fazla özenmeden tanıtımdaki bölümdeki kısmı attım.

Çizdiğim Levixme çizimlerini instagramda paylaşacağım.

İnstagram: lebblevi.onwattpad

Iyi okumalar:)

Ep. 12- Happy Birthday

Soğuktan uyuşan ellerimi bir birine sürterek, dolunayı kapatan bulutları izledim. Yeryüzü kışın keskin soğuğundan nasibini alırken bulutlar yeryüzüne beyaz örtüsünü çekiyordu.

25 Aralık

Kışın ilk karının yağdığı gece.

Ama bu geceyi böyle hatırlamak istemiyordum, hayır. Bu gece özel bir gece olmalıydı. Neredeyse bir yıl oluyordu onu sevmeye başlayalı. Artık hislerimi kalbimde taşıyabileceğim sabıra ve güce sahip değildim. Bundan önceki kışta, tam yeniyıl gecesinde söz verdim kendime. Hislerimi açıklayacaktım. Ona olan aşkımı itiraf edecek ve omuzlarımdaki yükü azaltacaktım.

Açıkladım, yüküm azalmak yerine daha da arttı. Hep ağladım. Mutlu olmak isterken daha da gömülmüştüm hüzne.

Balkondan başımı uzatarak, arkabahçede karanlığa gömülmüş olan koşu alanını izlemeye başladım. İlk kez bu bahçede görmüştüm onu. Sert bakışlarından, dik duruşundan asla ödün vermemişti. Eğitim şekli çok ağır bile olsa her defasında kendime bunlar sizin iyiliğiniz için diye teselli verirdim. Eğitim alanında zayıf düşerseniz devlere yem olmaktan başka bir işe yaramazsınız demişti bir keresinde. Bu yüzden asla pes etmek hakkında düşünmez, hep bir adım ileride olmak ve taktirini almak için çalışırdım ama sonra farkettim ki, olay taktir almaktan fazlasıydı. Bana attığı her adımda, kurduğu her cümlede, attığı her bakışta bir anlam aramış, bir ışık görmek istemişdim. Ben ondan hoşlanmaya başlamıştım.

Ve sonunda İnsanlığın en güçlü askerine aşık olmuştum.

Balkon korkuluğunda içinde kekin olduğu küçük tabağı kavradım. Evet, çok acı çektim, yıkıldım. Toparlanamayacağımı sandım. Unutmak istedim ama olmadı.

Buna rağmen günler döndü, dolaştı ve yine ona olan hislerimi anladığım gün geldi çattı.

Levi'nin doğum günü.

Ona pasta yapacağım konusunda kendime söz verdiğimde Hange'ye koşmuş ve Levi ne sever diye soru yağmuruna tutmuştum onu. Tatlı sevmediğini öğrendiğimdeyse yıkılmıştım. Ama Limonlu ve vanilyalı dondurma seviyordu. Bundan yola çıkarak bir şeyler yapabileceğimi düşünmüştüm.

Surların içi gibi her şeyin kısıtlı olduğu bir yerde tatlı yapmak taştan altın çıkarmak gibiydi.

Malzemeleri toplamam bile uzun zaman almıştı. Hatta bazı eksikler bile vardı ama onlar olmadan da bir şeyler yapabileceğimi düşünmüştüm. Malzeme miktarı kısıtlı olduğundan hata yapma payım da yoktu, bu yüzden yemekhanede çalışan yaşlı kadından yardım istemiştim.

Şimdiyse buradayık. Küçük limonlu bir kek ve ben.

Bunu yaparken aklımdan ne geçiyordu bilmiyorum. Beni sevgisizliğiyle defalarca parçalara ayıran adamın doğum gününe pasta yapmak normal bir akılla karar verilebilecek bir şey gibi durmuyordu. Yine de yapmıştım işte.

Odanın kapısını usulca tıklattım. Yasak saati başlayalı çok olmuştu. Devriye gezen askerler yakalanmış olsam da yaptığım şeyi gören Erwin yardıma yetişip izin vermişti gitmeme.

"İsim ve iş."

"Faith Anderson." Gerisini getirmeden öylece bekledim sessizce. Kapının ardında bir kaç tıkırtı duyuldu. Ardından içeri girmem için gereken komutu verdi.

"Asker Anderson, yasak saati baş-" elimdeki küçük tabağı gördüğünde duraksamış, loş ışıkta görebildiğim kadarıyla kaşları çatılmıştı. Sorgular gibi bir bana bir de tabağa bakıyordu ama soru da sormuyordu. Bense öylece dikilmiş yapacak bir açıklamam olmadan endişeyle bakıyordum yüzüne. Bir süre böyle devam etti bu. Sonra bu sessizliğin saçmalığının farkına varınca tabağı kaptanın önüne koydum.

"Doğum günün kutlu olsun, kaptan." Dedim içten bir gülüşle. Şaşkınca yüzüme bakarken sonunda kendini toparlayarak konuştu.

"Buna gerek yoktu."

"Biliyorum, içimden geldiği için yaptım zaten. Bazı eksikleri vardır illa. Tam olarak neyi sevdiğinizi de bilmiyorum. Ama yaptım işte." Öylece yüzüme bakıp dururken tekrar konuşma isteği duydum.

"Bir şey söylemene gerek yok. Dediğim gibi içimden geldiği için yaptım. İstersen ye, istersen  at, istersen birine ver. Doğum gününü kutlamak istedim sadece." İçten gülümsemem daha da büyüdü yüzümde. "Doğum günün kutlu olsun kaptan. Dilerim hayatında her şey gönlünce olur." Cebimden çıkardığım köstekli saati kontrol ettim. "Çok geç oldu, artık gitsem iyi olacak. İyi geceler, kaptan." Kendimden beklemediğim sakinlik ve neşeyle el salladım Levi'ye. Hızlıca odasını terkettiğimde bunu yaptığıma inanamıyordum. Yaşadığım onca şeye rağmen hala onu mutlu etmeye çalıştığım için bana küfürler eden zihnimi susturdum.

Just A Soldier - Levi AckermanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin