Ep. 35- happy end
Neredeyse bir birine yapıştığını düşündüğüm göz kapaklarımı tüm vücudumu saran acı eşliğinde açtım. İç organlarım yer değiştirmiç gibiydi. Sırtımdaki yanma hissiyse göz yaşartacak kadar fazla ve ağır geliyordu.
Zihnimdeki cevapsız sorular acılarımdan daha ağır bastığı için hiç düşünmeden ayaklanmıştım. Muhtemel kan kaybından kaynaklı olan baş dönmesi ve göz kararması görüş açımı kapattığımdam birkaç saniye yatağa tutunarak kendime gelmeyi denedim. Görüş açım düzelse bile başım hala dönüyor, kulaklarım uğulduyor be bacaklarım titriyordu. Hiçbir şey yemediğim için hem guruldayan hem de çalkalanan mideme bastırarak paytak adımlarla kapıya ilerlerken içeri giren doktor durdurdu beni. Gitmeme izin vermeden tekrar yatağıma oturttu ve rutin kontroller yaparken bir andan da bana durumumla ilgili bilgi veriyordu
"İç organlarınızda gözlegörülür bir hasar mevcut, bu yüzden fazla ayakta kalmamalı ve iyice dinlenmelisiniz. Sırtınızda patlamadaki yangından kaynaklı yanık izleri var. Bir süre duş almamanızı tavsiye derim. Yaralarınız suyla temas etmemeli. Bir de..." Duraksayarak yüzümü inceledi. Takındığı samimi gülümseme içimi kıpər kıpır ederken söylediklerini dinledim.
"Dikkatli olun." Konuşmadan sonra midemin kalkması ve öğürmem bir oldu. Ama kusacak bir şeyim olmadığından durmuştum."Mideniz çok mu bulanıyor?" Yatmamı sağlayıp elini midemin üzerine bastırması bulantımı daha da artırırken kalkıp oturdum ve elimı ağzıma bastırdım.
"Görevden döndüğümden beri. Üzerimde sürekli olanbir yorgunluk var. Uyusam dahi dinlenemiyorum. Mide bulantıları ve baş dönmelerini saymıyorum bile." Düşünceli şekilde mırıldanarak idrar ve kan testiyle neyim olabileceğini çözeceğini söyledi. Aldığı örneklerle bir şeyler karıştırdı. Farklı kaplarda rengi değişmiş sıvılardan sonra şaşkınca baktı yüzüme.
"Mucize gibi." Dedi. "Patlamadan sonra neredeyse imkansız bir olay."
"Neler oluyor?" İçeri giren ve hayli yorgun gözüken Levi'yi inceledim. İyi olmasına içten içe şükrettim. Görünürde hiçbir yarası ve ya morluğu yoktu . Benden sonra neler yaşanmıştı daha soramamıştım bile ve durumuna bakılırsa hiç iyi şeyler değildi.
Gözleri yatakta kambur biçimde oturan beni buldu."İyi misin?"
"Mucize gibi olan ne?" Levi'nin sorusunu es geçerek doktora baktım. Çünki sorduğu sorunun cevabı bende değil, ondaydı.
"Hamilesiniz." Söylediği şeyle kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamış, irice açılmış gözlerim şoka uğramış biçimde bana bakan Levi'yi bulmuştu.
O an içimi mutluluktan öte bir korku sardı.
Ya bu Levi'nin istemediği bir durumsa?
O zaman ne yapacaktık?
Beni bırakıp gidecek miydi?
Yoksa ondan kurtulmamı mı isteyecekti?
Tekrar durgun bir hal haldı ifadesi. Doktordan bizi yalnız bırakmasını rica ettiğinde sertçe yutkundum. Korunmamıştık. Çünki böyle bir durum şimdiye kadar hiç gerçekleşmemişti ve bizde akışına bırakıp gitmiştik.
Doktor çıktıktan bir süre sonra odada yankılandı adım sesleri. Tam olarak önümde durdu. Aşağı eğdiğim başımı çenemden tutarak narin bir şekilde kaldırdı. O an yaptığım ilk şey elimi karnıma koymak olmuştu.
Orada gerçekten bir can mı vardı şimdi?
İkimizden bir parça mı vardı?
Akıttığımı farketmediğim yaşlarımda dolandı parmakları. Yanaklarımdaki ıslaklığı sildi. Yüzüne duygu yüklü bir gülümseme yayıldı. Eğilip dudaklarıma bir buse kondurdu. Hemen ardından kollarını sıkıca etrafıma sardı. Göğsüne iyice sokulurken kokusunu çektim içime. Gördüğüm rüyadan sahneler zihnimi duldurken gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just A Soldier - Levi Ackerman
Fiksi PenggemarLevi Ackerman Türkçe hayran kurgudur. Smut içerir "Peki seni rahatsız eden konu ne?" "Sevilmemek, Hange. Sevilmemekten ölesiye korkuyorum. Normal biri olsa yaklaşır iletişim kurmaya çalışıyım ama öyle değil işte. Vereceği tepkiyi bile ölçemiyorum...