77🎭 "Avanak kavak"

2.5K 269 427
                                    



Keyifli okumalar dilerim...

2 ay önce
Haris'in örgüte katıldığı ilk gün...

Haris Çelik

İnsan hangi pisliğe bastığını birkaç adım attıktan sonra öğrenir. Geçmişte dışkılarla o kadar çok içli dışlı olmuşluğum var ki genelde adım atmama gerek kalmadan ayağımdakinin ne olduğunu hemen anlıyorum. Büyükbaşınki yumuşak bir çamura basmışsın gibi hoş bir his verirken, koyununki daha seyrek dokunuşludur. Tavuk ve güvercinlerinki nispeten daha az olsa da en rahatsız edeni onlarınkidir. Çıkmak bilmez ve temizliği neredeyse günler sürer. Mevzu gerçek dışkı değil aslında. Düşünüp bunu insanlara uyguladığımda bulaştığım bu pisliğin belki bir güvercin belki de bir kumru pisliği olduğunu varsayabilirim. Zira dışarıdan hoş ve alımlı görünse de pisliği uzun, yoğun, pek uğraştırıcı olacak gibi.

Karşımda duran devasa binaya bakarken tıpkı onlar gibi siyah takım elbise giyip beyaz gömleğimin ilk düğmelerini de açık bırakmıştım. Kendilerini böyle mafya gibi mi hissediyorlardı bilmiyorum ama dışarıdan penguene benziyordu hepsi. Hitlerin yaverleri kahverengi gömlekliler diye anılırken, Mussolini'nki kara gömleklilerdi. Herkesin aynı giyinmesinde bir şey var herhalde. Diğer türlü birlik beraberlik sağlanamıyor. Ağzımda çevirdiğim kürdanı en son elime alıp çöpe attım.

"Örgütün arasına katılmak kolay olmasa gerek. Devran komiser Yusuf Gazel'i ispiyonladığı için aralarına girebildi. Peki ya ben? Bana nasıl güven duyacaklar? Katılsam bile aralarında barınmak kolay değil. Eninde sonunda kendileri dışındaki herkesi yok ediyorlar. Öyleyse nasıl aralarına karışacağım? Kim olarak? Zekadan etkilenmez ki bunlar. İyilik ve samimiyet de işlerine gelmez. O zaman? Öyle biri olmalıyım ki ne kendilerine benzesin ne de sıradan birine. İçi dışı bir ama aslında ne yaptığı belirsiz. Son derece kurnaz ama aptal görünen. Bir opsesif lakin sakar ve ahmak. Bir avanak nasıl olunur ki? Beni hem sevmelerini hem de kendilerinden görmelerini nasıl sağlayabilirim?"

Uzun süre kendi kendime soruyor sorup içimden cevaplarımı verdiğimde hazırdım. Binadan içeri girer girmez ayağım kırmızı halıya takılmadı ama takıldı. Hızlı attığım birkaç adım sonunda kendimi girişteki masaya çarparken buldum. Bu o kadar profesyonel bir hataydı ki hiçkimse bunun aykırısını düşünmedi. Herkes bana şaşkınlıkla bakarken gülümseyerek üzerimi düzelttim. Ellerimi iki yana açıp 360 derece dönerek sorun olmadığını belli etmeye çalıştım. Onlar için fevkalede tuhaf olan bu sakarlık daha önce tecrübe etmedikleri bir füturattı.

Ama zaten ne demişler? En güvenli yol, düşmanın hemen yanından geçen yoldur. En dikkat çekmeyen şey, en çok dikkat çeken şeydir. Kimse gözünün önünde olan için evham yapmaz...

Herkes bana bakarken başlarını iki yana sallayıp yeniden işlerine döndüler.

Danışmadaki genç bana bakarken ceketimi düzeltip masaya doğru yaklaştım.

"A merhaba! Ben başkanınız ile görüşecektim?"

Karşımdaki genç adam anlamayarak kaşlarını kaldırdı.

"Başkan?"

"Evet. Buraya yeni katılıyorum ve başkanınız ile görüşeceğim."

"Beyefendi kimsiniz bilmiyorum ancak CEO'muz Adnan Bey ve yardımcıları..."

Gözlerimi kapatıp umrumda olmadığını belli edercesine elimi salladım. "Onlardan biri de olur. Kim varsa görüştür beni onunla. Zamanım kıymetli ve çalacak çok şey var bu dünyada."

"Sizi anlamıyorum. Ben kendimi anlatamıyorum galiba. Onlar ile görüşemezsiniz ancak uzun süreli çalışanlarımız görüşüyor."

"Bana bak!" Ellerimi masaya sert bir şekilde vurduğumda irkilerek geri çekildi. "Ben kimim biliyor musun sen ha!"

PROFESYONEL  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin