Herkes çok üzgün olduğu için bu bölüm için sınır uygulamayacağım. Lütfen yorumlarınızı esirgemeyin. Sevgilerimle...Hacer Gazel
Dışarıda yağmur yağıyor ve elimdeki kahvem soğudu. Merak ediyorum tüm bir hayatım böyle mi geçecek? Buz gibi bir hava var hayat hikayemde. İnsanın içini sıcacık yapan hiçbir sahne yok. Hepsi tüylerimi diken diken ediyor ve içini ürpertiyor. Şöyle bi geriye dönüp baktığımda Hacer Gazel olarak tam bir muammayım. Ne sevdiği ne yediği ne de ne olduğu belli. Oradan oraya sürüklenen çöp parçası gibiyim.
Böyle söylesem de şükretmem gereken çokça şeyim de var. Görebilen gözler, duyabilen kulaklar ve düşebileceğim bir akıl. İç çekip hem sahip olduğum şeyleri hem de içinde bulunduğum kargaşayı düşündüm.
Polis minibüsünün içinde sağa sola sallanarak giderken elimdeki pet bardaktaki kahve iyiden iyiye soğumuştu. Onur elime içmem için tutuşturmuştu ama içimi sıkan düşüncelerden dolayı neredeyse bir yudum bile almamıştım.
Ben tekli koltukta otururken, hemen arkamda Meriç, onun yanında Cihanşah ve Onur duruyordu. Emre en ön tarafta şöför polisin yanında, Yağız da aramızdaki koridoru saymazsak yanımdaki koltuktaydı. Yağmur öyle kuvvetli yağıyordu ki lacivert yağmurluk ve çizmelerimizi giymiştik. Zira kontrol edip inceleyeceğimiz yer bir göletti. Çevresinin balçık olduğuna adımız kadar emindik. Bu beni ziyadesiyle endişelendiriyordu. Su, delilleri çabucak yok eden bir etken. Ayak izi, parmak izi ya da DNA. Değil biz gidene kadar su sebebiyle çoktan yok olmuştur. Böyle bir durumda delilsizken nasıl ilerleyebiliriz ki?
Minibüs sarsılarak durduğunda bizden önce gelen adli tıpçıları ve cinayet büroyu gördük. Onlar da çizme ve yağmurlukla etrafı incelemeye başlamışlardı. Adli tıpçılardan iki kişi yerdeki balçıktan aldıkları küçük bir miktarı poşet paketlerine alırken diğerleri etrafa bakınıp bir şeyler konuşuyordu.
Aslında bizim ekip tam olarak ne işe yarıyordu onu da bilmiyordum. Olay yeri inceleme yapıyoruz, geçmiş davaları çözüyoruz, cinayetten hırsızlığa her türlü davaya bakıyoruz, orta malı gibiyiz. Bumerang ekibi derken her b*ka karışan demek istemişlerdi sanırım. Bizim gibi böyle her şeye gönderilen başka bir ekip de yoktu. Emsal niteliğinde olduğumuz için hem kendimi şanslı hissediyor hem de durumu garip buluyordum. Yine de bir masum insan bile olsa onun kurtulması için tabiri caizse yemek seçmeden tüm davalara bakıyordum.
Tüm ekip minibüsten indiğimizde bir iki metre uzaktan rüzgarın etkisine dayanmaya çalışarak bize doğru gelen Gamze'yi gördüm.
"Hoş geldiniz! Şurada bir şey gördüm!" diye bağırdı Gamze. O da gelmişti çünkü ceset gerçekten de görüp görebileceğimiz en tuhaf haldeydi. Gamze genelde kendi ofisinden çıkmazdı ama bu sefer olay yeri inceleme cesedi incelemekten daha önemliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PROFESYONEL
RomanceO bir hırsız. Dahası dolandırıcı ve yalancı. O bir profesyonel. Üstelik gerçek bir dâhi. Ve şimdi polisin ona ihtiyacı var.